Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/12907 E. 2014/2719 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/12907
KARAR NO : 2014/2719
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 29/01/2013 tarih ve 2010/92-2013/17 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK’nın 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin …’daki iş yerinde 1959 yılından bu yana “…” markası ile çeşitli giyim eşyalarının satımına ilişkin faaliyet gösterdiğini ve 2005/06137 sayılı “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının”…” ibareli marka başvurusuna itirazının … tarafından reddedildiğini, müvekkilinin önceye dayalı kullanım sonucu markayı maruf hale getirdiğini, davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, … kararının iptalini, davalı adına tescil edilen markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının önceye dayalı elde edilmiş bir hakkı bulunduğunu ve kullanım sonucu hak sahibi olduğunu ispat edemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı …, ”…” markasının sadece davacının emeği ile ortaya çıkmadığını, kendisinin “…” adı altında havlu ve bornoz imalatı ve satışı konusunda faaliyette bulunduğunu, markaya konu olan “…” ibaresinin soy isimleri olduğunu, davacının tamamen Gürdal Kardeşlerin oluşturduğu bu isim üzerinde tek hak sahibi olmaya çalışmasının kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların her ikisinin de 25. ve 35/07 sınıflarda fiili kullanımla önceye dayalı haklarının olduğu, zira tarafların birbirlerinden ve fiili kullanımlarından haberdar olarak dava tarihine kadar yaklaşık 50-51 yıl birlikte … ilinde faaliyet gösterdikleri, dolayısıyla davacı ya da davalının 25. ve 35/07
veya herhangi bir mal/hizmet sınıfı için “…” ibaresini tescil ettirmiş olmasının diğerinin kullanımını engelleme, önleme, sona erdirmesini talep hakkı vermeyeceği, tarafların bir marka tescilini arz ediyorlarsa yapılması gerekenin ortak kullanıma konu “…” ibaresini diğerinin kullanımından ayırt edip bağımsızlaştıracak bir ilave ile başvuruda bulunması gerektiği, ne var ki bu davada itiraza mesnet marka ile başvurusunun bire bir aynı olduğu ve herhangi bir farklı ilave içermedikleri, bu nedenle kullanımla ayırt edicilik sağlanarak karışmadan birlikte var olabileceklerinden söz edilemeyeceği, davalı başvurusuna karşı davacı itirazının 556 sayılı KHK’nin 8/1-b, 8/3 hükümleri uyarınca kabulü yerine davacı itirazının reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, … kararının isabetli olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalılar vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 17/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.