Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/11521 E. 2014/18350 K. 25.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/11521
KARAR NO : 2014/18350
KARAR TARİHİ : 25.11.2014

MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2012
NUMARASI : 2004/392-2012/210

Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28/12/2012 tarih ve 2004/392-2012/210 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı A.. Ö.. dışındaki davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların müvekkili bankanın eski genel müdürü, şube müdürü ve krediler müdürü olarak görev yaptıkları süre içinde dava dışı şirkete yeterli teminat alınmadan usulsüz olarak kredi kullandırdığını, kredinin tahsil edilememesi nedeniyle bankanın zarara uğradığını, davalıların dava dışı firma hakkında olumsuz istihbarat raporlarına rağmen limitinin üzerinde kredi kullandırılmasından dolayı kusurlu ve sorumlu olduğunu ileri sürerek, 447.480,75 TL anapara, 2.817.366,80 TL faiz, 5.708.35, TL masraf, 1.050,00 TL teminat mektubu ve 533,53 TL teminat mektubu komisyon alacağı olmak üzere toplam 3.272.139,43 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Nazım ve Yaşar vekilleri ayrı ayrı, zamanaşımı defi ile birlikte, sorumluluk davası açılmasına ilişkin alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığını, iddia edilen zararın oluşmasında müvekkillerinin bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, olumsuz istihbarat raporlarına rağmen dava dışı şirkete usulsüz olarak kredi kullandırılarak bankanın zararına neden olunmasında davalıların sorumluluklarının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 358.456,66 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı A.. Ö.. dışındaki davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı Nazım vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, davacı bankanın eski genel müdürü ve şube müdürü olan davalıların bankayı zarara uğrattıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için ispat yükünü tersine çevirmiş, kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, s:1941, 1942, 1999). Nitekim TTK’nın 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Yine TTK’nın 337. maddesinde, yeni seçilen veya tayin olunan yönetim kurulu üyelerinin, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeğe mecbur oldukları, aksi halde seleflerinin sorumluluklarına iştirak edecekleri belirtilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı banka tarafından usulsüz kredi verilmek suretiyle oluşan zararının hesap kat tarihi itibariyle 441.177,43 TL olduğu, bu zarardan kredi veren şubenin %50, krediler genel müdürlüğünün %30, yönetim kurulunun %20, ancak yönetim kurulu üyesi ve genel müdür olan davalı Nazım’ın sorumluluğunun %50 hafifletilerek bundan da 1/8 oranında sorumlu olduğu belirtilmiş olup, mahkemece her ne kadar doğru bir şekilde davacı bankanın yönetim kurulu eski üyesi ve genel müdürü olan davalı Nazım’ın zararın tamamından sorumlu olduğu kabul edilmiş ise de, hükmedilen tazminat miktarı gözönüne alındığında davalı Nazım’ın zararın %81,25 oranından sorumlu tutulduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla mahkemece, davalı Nazım’ın meydana gelen zararın tamamından diğer zarar veren kişiler ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Bununla birlikte, dava dilekçesinde, dava dışı firmaya kullandırılan usulsüz krediler nedeniyle davacı bankanın 447.480,75 TL anapara, 2.817.366,80 TL işlemiş faizi, 5.708,34 TL masraf, 1.050,00 TL teminat mektubu ve 533,53 TL teminat mektubu komisyon bedeli olmak üzere toplam 3.272.139,43 TL zarara uğradığı iddiası ile anapara miktarına temerrüt faizi uygulanmak suretiyle anılan bedelin tahsili talep edilmiş olup, mahkemece davalıların dava tarihinden önce temerrüde düşürülmedikleri gerekçesiyle işlemiş faizin tahsili isteminin reddi ile anapara alacağına 12.06.2002 tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmiş ise de, davacı bankanın alacak isteminin temeli davalının haksız eylemleri olduğundan, temerrüt için davalıya ihtar gönderilmesi gerekmediği gibi haksız fiilin gerçekleşme tarihi de dava dışı firmaya usulsüz olarak kredinin verildiği tarihtir.
Bu itibarla, mahkemece, davacı tarafın dava tarihine kadar işlemiş faize ilişkin talebinin buna göre değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
3- Davalılardan Y.. M.. vekilinin temyiz itirazlarına gelince; mümeyyiz davalı, davacı bankanın dava dışı firmaya kredi kullandıran Çiğli Şubesi’nin eski müdürü olup, taraflar arasındaki ilişki iş akdinden kaynaklanması nedeniyle davalı Yaşar’ın sorumluluğu dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesinde düzenlenen yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu gibi değildir. Adı geçen davalı meydana gelen zarardan ancak varsa kusuru ile ve bu oranda sorumlu olur.
Somut olayda, mahkemece, davalı Yaşar diğer davalılar ile birlikte zararın tamamından sorumlu tutulmuş ise de, dava dışı firmaya kullandırılan kredinin miktarı itibariyle genel müdürlükten onay alınmadan tek başına şubenin verebileceği limit dahilinde olmadığı, davacı bankanın “Banka Ticari Krediler Yönetmeliği’ne göre şubenin tek başına yetkili olduğu limitin üzerinde kredi talep edilmesi halinde, şubenin görevinin kredi talep eden firmanın mali durumuna ilişkin istihbarat raporu hazırlamak suretiyle durumu genel müdürlüğe bildirmek ve genel müdürlükten gelen talimatları uygulamaktan ibaret olduğu, dava dışı şirketin kredi talebine ilişkin şube tarafından hazırlanan 13.09.1993 tarihli istihbarat raporunda kredi talep eden firmanın mali yapısına ilişkin olumsuz bilgilere rağmen genel müdürlük tarafından kredinin onaylandığı, aynı firma hakkında mümeyyiz davalının müdürü olduğu şube tarafından 16.08.1994 tarihinde hazırlanan bir başka istihbarat raporunda kredi talep eden şirketin mali durumunun iyi olmadığı, özkaynaklarının yetersiz olduğu, borçlanma ile işlerini devam ettirdiği belirtilmiş olduğu halde genel müdürlük tarafından bu olumsuz rapora rağmen dava dışı firmaya kredi kullandırılmasına onay verilmiştir. Bununla birlikte, aynı şube tarafından 04.04.1995 tarihli ve 11.06.1996 tarihli olumsuz istihbarat raporlarına rağmen borçlu şirketin kredi limitleri genel müdürlük onayı ile artırılmıştır. Tüm bu hususlar gözönüne alındığında, davalı Y.. M..’ın davacı bankanın iç mevzuatına uygun olarak kredi talep eden dava dışı firma hakkında araştırma yaptırdığı, buna ilişkin raporları genel müdürlüğe gönderdiği anlaşıldığından, adı geçen davalının meydana gelen zararda doğrudan bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, mahkemece davalı Y.. M.. hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
4- Bozma neden ve şekline göre davalı Yaşar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Nazım vekilinin tüm, davacı vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Yaşar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın adı geçen davalı yararına BOZULMASINA, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı Yaşar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 24.432,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı N.. D..’tan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı Y.. M..’a iadesine, 25.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.