Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2013/10919 E. 2014/5889 K. 26.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/10919
KARAR NO : 2014/5889
KARAR TARİHİ : 26.03.2014

MAHKEMESİ : GEBZE 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2013
NUMARASI : 2012/660-2013/527

Taraflar arasında görülen davada Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/04/2013 tarih ve 2012/660-2013/527 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılardan M.. Ş.. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi arafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, K.D.S. Pres Döküm San. ve Tic. A.Ş. yönetim kurulu başkanı davalı M.. Ş..’nin müvekkiline gönderdiği e-mail ile Türk Ticaret Kanunu’nun 390. maddesi gereği karar almaya çağırdığını, A.. Ş..’nin ise sözleşme ve TTK uyarınca yüz yüze karar alınması gerektiğini, işe alımların A.. Ş..’nin onayı olmadan gerçekleştirilmeyeceğini, şirketin iki imza ve iki yönetim kurulu üyesinin onayı ile yönetildiğini bildirdiğini, M.. Ş..’nin çift imza zorunluluğunu bertaraf edip, şirketi tek başına idare etmeye, kendi şirketi haline dönüştürmeye çalıştığını, oğlu M.. Ö.. Ş..’yi işe aldığını, davalı M.. Ş..’nin 06.11.2012 tarih ve 80 sayılı yönetim kurulu kararını Kadıköy 14. Noterliği’nde tasdik ettirdiğini iddia ederek yönetim kurulunun 06.11.2012 tarih 80 sayılı kararının kurucu unsurları bulunmadığından batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı M.. Ş.. vekili, davacı şirket ortağının yönetim kurulu toplantısı yapılması konusunda herhangi bir talebinin bulunmadığını, müvekkilinin defalarca yazılı ve sözlü toplantı daveti önermesine rağmen davacının bu davetleri red ettiğini ve talepleri karşılanıncaya kadar hiçbir toplantıya katılmayacağını bildirdiğini, anılan yönetim kurulu kararının TTK ve davalı şirket ana sözleşmesine tamamen uygun olduğunu, asgari nisabın sağlandığını, üç kişilik yönetim kurulunda başkan M.. Ş.. ve üye N.. Ş.. tarafından kararın onaylandığını, usulde paralellik ilkesi uyarınca yönetim kurulu imza sürkülerini dilediği zaman değiştirme hak ve yetkisine sahip olduğunu ve yönetim kurulunun 17.06.2010 tarih 74 sayılı kararında değişiklik yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; yönetim kurulu kararlarının kural olarak toplantılarda alınması gerektiği, TTK’nın 390/4 maddesinde toplanmaksızın karar alınmasının istisnai olarak belirlendiği, davalı şirkette üç kişilik yönetim kurulu bulunup, birlikte temsil yetkisinin geçerli olduğu, taraflar arasındaki yazışmalardan, e-maillerden davacının yönetim kurulu toplantısı talep ettiğinden sirküler karar alınamayacağı, şirketin işe alma prosedüründe davacı tarafın Rev-1 işe alma talimatının yürürlükte olduğunu, davalı yönetim kurulu başkanının da Rev-0 işe alma talimatının yürürlükte olduğunu ileri sürdüğü, 10.10.2001 tarihli Rev. No: 0
talimatta genel müdür onayından sonra başvuru sahiplerinin işletmeye çağırılacağının açıklandığı, yönetim kurulu başkanı veya genel müdür onayı ile işe alacaklarına dair açıklık bulunmadığı, davacı tarafın yürürlükte olduğunu ileri sürdüğü Rev-1 işe alma talimatına göre mühendis ve üzeri nitelikteki personelin çift imza onayı ile işe alınacağının belirtildiği, bu durumda TTK ve ana sözleşmeye aykırı şekilde toplantı istenilmesine rağmen sirküler kararla ve birlikte temsil kuralına aykırı şekilde karar alındığı gerekçesiyle davanın kabulü ile yönetim kurulunun 06.11.2012 tarih ve 80 sayılı hukuki işlemi emredici hukuk kurallarına aykırı bulunduğundan batıl olduğunun tespitinekarar verilmiştir.rarı davalılardan M.. Ş.. vekili temyiz etmiştir.
Dava, dava konusu yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Bu tür davalarda, şirkete husumet yöneltilmesi yeterli bulunduğundan, mümeyyiz davalıya husumet yöneltilemeyeceği nazara alınarak mümeyyiz davalı aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, mümeyyiz davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalılardan M.. Ş.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün mümeyyiz davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalılardan M.. Ş..’ye iadesine, 26.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.