Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2012/8781 E. 2013/10235 K. 17.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8781
KARAR NO : 2013/10235
KARAR TARİHİ : 17.05.2013

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 29/12/2011 tarih ve 2008/544-2011/591 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilleri ile davalıların 09.06.2001 tarihinde vefat eden muris…’un mirasçıları bulunduğunu, dava dışı … Boya Kim. Mad. San. Tic. Ltd. Şti’ndeki murise ait %90 payın henüz taksimi yapılmamış olan terekenin bir parçası olduğunu, davalıların anılan şirkette müdürlük sıfatını haiz oldukları 20.02.1997-20.02.2002 tarihleri ile bu sıfatları sona ermesine rağmen takip eden dönemdeki eylemleri ile şirketi zarara uğrattıklarını ve şirketin davalılardan …’a 73.000.00TL miktarında borçlandırıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 73.000,00 TL tazminatın, tazminat borcunun doğduğu tarihten itibaren işleyecek reeskont faiziyle şirkete ve dolayısı ile taksimi henüz yapılmayan terekeye ödenmesini, terekeye ait olan şirkete kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, dava dışı şirkette murisin %90, davalılardan murisin eşi …’un %10 oranında pay sahibi olduğunu, murisin ölümü üzerine davacıların miras hisseleri oranında şirkete ortak olduklarını, müvekkillerinin basiretli bir iş adamı gibi şirketi yönettiklerini, müvekkillerinden …’un dava konusu miktarda bir alacağının olmadığını, muhasebe kayıtlarında gözükse bile şirkete böyle bir parayı koymadığını açıkladığını, bu nedenle davanın nedeninin olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, murisin dava dışı şirketteki hissesinin mirasçılar adına intikalinin yapılmadığı ve mirasçılar arasında elbirliği mülkiyeti bulunduğu, bu nedenle TMK’nın 702. maddesi hükmüne göre gerek yönetim gerekse tasarruf işlerinde tüm paydaşların oybirliği ile hareket etmelerinin zorunlu olduğu, murisin taraflar dışında olup davada yer almayan … … isminde başka mirasçısının bulunduğu, davacıların davayı tek başlarına açmalarının mümkün olmadığı, bu hususun dava takip yetkisiyle ilişkili olduğu, HMK’nın 115/2. maddesi gereğince davacılar vekiline, dava dışı mirasçının davaya muvafakatını sağlaması veya bu mirasçıya ait vekalet sunması, bunların mümkün olmaması halinde terekeye mümessil tayin ettirilmesi için verilen kesin süreye davacılar vekilince uyulmadığı gerekçesiyle, davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. …/…
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Karar tarihinde yürürlükteki 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 521/1 maddesi hükmü uyarınca limited şirketlerde bir payın miras yoluyla iktisabı için, ortakların muvafakatına ihtiyaç yoktur ve murisin ölümü ile başkaca hiç bir işleme gerek kalmaksızın murise ait pay mirasçılarına intikal eder. Somut uyuşmazlıkta da, dava dışı limited şirkette bulunan murise ait paylar, murisin ölümü ile doğrudan mirasçılara intikal etmiştir. Bu itibarla mahkemenin dava dışı mirasçının davaya muvafakatının sağlanılması veya bu mirasçıya ait vekalet sunulması veyahut da terekeye temsilci atanması gerektiği görüşüne itibar edilemez.
Ayrıca, TTK 556. maddesi hükmü yollamasıyla, aynı kanunun 336. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların mal varlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa, bu zararı veren yöneticilere karşı, zarar gören adına tazmin istemiyle dava açılması mümkündür. Ancak zarar doğrudan değil, dolaylı, yani ortak veya alacaklının olmayıp, onların çıkarlarının bağlı olduğu şirket varlığındaki azalmaya ilişkin ise, TTK 340. maddesi yollamasıyla, aynı yasanın 309. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenilmesi ve hükmedilmesi gerekmektedir. Dairemizin yerleşik uygulamaları da bu yöndedir (Dairemizin 10.02.2012 gün, 2010/16215-1729 E.K., 09.11.2012 gün, 2010/14048- 18980 E.K. sayılı kararları)
Somut uyuşmazlıkta davacıların iddiası, ortakları oldukları şirketin yöneticisi olan davalıların kusurlu davranışlarıyla ortaklığı zarara uğrattıklarına yönelik olup, dolaylı zarara ilişkin bu davanın TTK’nın 309. maddesine dayalı olarak açıldığının kabulü gerekir. Yukarıda açıklanan ilke uyarınca davacıların dava hakkının bulunduğunun kabulü zorunlu ise de, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere böyle bir davada davacıların dava sonunda hükmedilecek tazminatı şirket yararına istemiş olmaları gerekmektedir. Ancak davacılarca hükmedilecek tazminatın terekeye intikali istenilerek dava açılmış olmakla davanın bu haliyle dinlenilebilmesi mümkün olmayıp bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi yerinde değil ise de, sonucu itibariyle doğru olan hükmün HUMK’nın 438/son maddesi uyarınca gerekçesi değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün açıklanan değişik gerekçeyle ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 17.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.