Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2012/8764 E. 2013/10254 K. 17.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/8764
KARAR NO : 2013/10254
KARAR TARİHİ : 17.05.2013

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … (…) Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26.01.2012 tarih ve 2011/222-2012/71 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin sigorta acentesi olarak davalının akaryakıt bayiliğini sigorta ettirdiğini, poliçe bedelinin tahsili için 22/09/2010 tarihli makbuzun kesildiğini; ancak davalı tarafından prim borcunun ödenmediğini, bu arada kooperatif yönetiminin el değiştirdiğini, yeni yönetimin makbuzu bulamadıklarını ve yeni bir makbuz kesilmesi halinde borcu ödeyeceklerini belirtmesi üzerine müvekkilince 10/11/2010 tarihinde ikinci bir makbuz kesildiğini, prim borcunun veresiye olarak davalı yerine müvekkilince ödendiğini, borcun müvekkiline yine ödenmemesi üzerine davalı hakkında prim borcunun tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız şekilde itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında dava konusu sigorta poliçesi ile ilgili herhangi bir sözleşme olmadığını, … Cumhuriyet Savcılığı’nın 2010/4335 hazırlık sayılı dosyası kapsamında önceki yönetim zamanındaki kooperatif defter ve kayıtlarına el konulduğu için davacı ile kooperatifin önceki yönetimi arasında sözleşme olup olmadığının bilinemediğini, davacı tarafından dosyaya sunulan makbuz altı imzalı ve kapalı olarak düzenlendiği için borcun ödendiğini gösterdiğini, poliçe bedeli ödenmediği zaman sigorta himayesinden yararlanılamayacağı için yararlanılmayan bir poliçenin priminin ödenmesinin istenilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu alacağın 3 aylık süre içerisinde talep edilmemesinin sözleşmeden cayıldığı anlamına geldiğini, aradaki ilişki ispat edilse dahi yalnızca üç aylık prim borcunun tahsilinin istenebileceğini, davacının müvekkiline prim borcunun ödenmesine yönelik ihtarname gönderip ödenmediği halde sözleşmeyi feshedeceği halde doğrudan dava ve takip yoluna geçmesinin hakkın kötüye kullanımı teşkil edeceğini, müvekkilinin poliçe bedelini ödemeyerek sözleşme yapmama iradesini ortaya koymasına rağmen davacının yetkisi olmadığı halde ödeme yaparak müvekkilini sözleşme ile bağlı kılmaya çalıştığını savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafın, poliçe bedelinin kendisi tarafından davalılar adına ödendiğini ve davalı tarafından kendisine ödeme yapılmadığını ispat etmesi gerektiği, dosyaya sunulan kapalı faturanın borcun davalıca ödendiğine karine teşkil ettiği ve bu karinenin aksini ispatlayacak bir delilin davacı tarafından sunulmadığı, yine davacının delil dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı gerekçesi ile ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili ; kararı temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 17.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.