Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2012/4077 E. 2013/7550 K. 17.04.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/4077
KARAR NO : 2013/7550
KARAR TARİHİ : 17.04.2013

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 27. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen ….11.2011 tarih ve 2011/60-2011/90 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 11 adet yapı denetim sözleşmesi imzalandığını, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğine göre bir yapı denetim kuruluşunun ancak 360.000 m² alanda yapı denetimi yapabildiğini, bu alan üzerinde iş almasının mümkün olmadığını, davacı şirketin ilgili imar müdürlüğüne başvurarak yapılara ait denetim hizmetini üstlendiğini, proje denetim hizmetini yerine getirerek 11 adet yapı ruhsatının alınmasını sağladığını, davalının bu ruhsatlara istinaden inşaatlara başladığını, davalının yapı denetim sözleşmelerini tek taraflı ve haksız olarak feshettiğini, davalı ile akdedilen 11 adet sözleşme için toplam 54.426 m² oranında yeni iş alma imkanının ortadan kalktığını, sözleşmenin tek taraflı olarak feshedilmesi nedeniyle uğranılan kazanç kaybının 818.893,57 TL olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ….000,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yapı denetim sözleşmelerinin haklı olarak feshedildiğini, yapı denetim hizmetinin gereği gibi yerine getirilmediğini, feshin ilgili Bakanlık tarafından onaylandığını, yapı denetim sözleşmelerinin istendiği zaman sona erdirilebileceğini, davacının inşaattaki gerçekleşme oranında ücrete hak kazandığını, fesihten sonra kalan işler nedeniyle ücret ve zarar tazmininin söz konusu olmadığını, fesih sonrası seviye tespiti ile davacının oluşan hak edişinin ödendiğini, davacının başka bir alacağının kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki yapı denetim sözleşmelerinin vekalet sözleşmesi niteliğinde olduğu, davalının inşaatların gerçekleşen seviyelerine ilişkin ücretlerini davacıya ödediği, ileriye etkili olarak sözleşmeleri tek taraflı olarak 4708 sayılı Yasa’ya uygun biçimde feshettiği, davacının feshin uygun olmayan zamanda yapıldığını ve uygun olmayan zamanda yapılan fesih nedeniyle zarara uğradığını kanıtlayamadığı, sözleşmenin kalan sürelerine ilişkin ücretin zarar olarak istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen yapı denetim sözleşmesinin süresinden önce feshedilmesi nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararın tazmini istemine ilişkin olup, yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunun 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 96. maddesi uyarınca, alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifade edemediği takdirde borçlu kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bundan … zararı tazmine mecburdur. Anılan yasa maddesi gereğince, yapı denetim sözleşmesini haksız feshettiği sabit olan davalı, davacının zararını tazminle mükelleftir. Bununla birlikte 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 325. maddesi “İş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmağa mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti istiyebilir. Şu kadar ki, işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyi mahsup ettirmeğe mecburdur.” hükmünü haiz olup, BK’nın 98. maddesi delaletiyle BK’nın 44. maddesi gereğince de davacı taraf zararının artmasını önlemek için gerekli tüm önlemleri almalıdır. Adı geçen yasa maddeleri uyarınca, tazminat talep etme hakkı bulunan davacının aynı şartlardaki yapı denetim işini ne kadar sürede bulabileceği belirlenerek, bu süre içinde mahrum kaldığı ücrete hak kazandığının kabulü gerekir. Ancak bu husus hakimin özel bilgisiyle halledebileceği bir durum olmadığından mahkemece bu konuda bilirkişiler aracılığıyla inceleme yapılarak, bilirkişilerden ek rapor alınması sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş; kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, ….04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.