Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2012/3282 E. 2013/20240 K. 12.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/3282
KARAR NO : 2013/20240
KARAR TARİHİ : 12.11.2013

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 24. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/10/2011 tarih ve 2011/11-2011/25 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 12/11/2013 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı firmadan 15.03.2002 tarihli sözleşme uyarınca ergitme sistemi satın aldığını, satıcının satın alınan bu sistemin garanti performansını da taahhüt ettiğini, davalının sözleşme bedelinin %10’u tutarında dava dışı satıcının garanti performansını garanti altına almak için teminat mektubu düzenlediğini, ayrıca 18.03.2003 tarihli bir satım sözleşmesi daha imzalandığını, bu teminat mektubunun ikinci sözleşmeyle bir ilişkisinin olmadığını, ilk satın alınan sistemin düzgün çalışmadığını, satıcı şirketin garanti yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu nedenle ikinci sözleşmenin feshedildiğini, dava dışı satıcı firmanın tazminat davası açtığını, ikinci sözleşmeyle ilgisi olmayan ilk sözleşme kapsamında düzenlenen teminat mektubuna tedbir konulduğunu, yapılan yargılama sonucunda tedbir kararının 10.02.2007 tarihinde kalktığını, müvekkilinin tazmin talebinde bulunduğunu, vadesi dolduğu ve dava dışı satıcı şirketin borcunu ödediği gerekçesiyle bu talebinin reddine karar verildiğini, oysa teminat mektubunun kesin ve ilk talep üzerine tazmininin zorunlu olduğunu, davalının lehdar şirketin güdümü altında hareket ettiğini, teminat devam ettiği sürece vadenin o kadar uzayacağını, garantinin temel ilişkiden bağımsız olduğunu ileri sürerek, 35.000 USD tutarındaki teminat mektubunun geçmiş günler faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile dava dışı şirket arasında iki ayrı satım sözleşmesi bulunduğunu, teminat mektubunun ikinci sözleşmeyle ilgisinin olmadığını, ikinci sözleşmenin feshi nedeniyle davacı ile satıcı firma arasında davalar görüldüğünü, birinci sözleşmeyle ilgili bir sorun olmadığını, teminat mektubu üzerine tedbir konulduğunu, birinci sözleşme kapsamında bir riskin doğmadığını, tazmin talebinde riskten bahsedilmediğini, süresi içinde tazmin talebinde bulunulmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, davacı şirketin 07.08.2007 tarihinde açtığı işbu dava ile davacının dava dışı akidi firma arasında düzenlenen satış sözleşmesi uyarınca uyuşmazlık konusu teminat mektubunun düzenlendiği, davalının, dava dışı satıcı firmanın performans garantisinden doğan borcunu teminat altına aldığı, 35.000 USD tutarı ve 25.07.2003 tarihine kadar ödemeyi taahhüt ettiği, kesin teminat içerikli bu mektubun davacıya verildiği, davacı şirket her ne kadar Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin verdiği tedbir kararı nedeniyle bu teminat mektubunun süresinden sonra nakde çevrilmesini talep ettiğini beyan etmiş ve de teminat mektubunun nakde çevrilmemesi yönünde tedbir kararı bulunuyor ise de anılan teminat mektubunun iptali amaçlı olarak davacı aleyhine 13.02.2007 tarihinde dava açıldığı, davacının bu tarih itibariyle teminat mektubunun iptalinin talep edildiğini bildiği ve Kadıköy 4. ATM dosyasında kesinleşen hüküm ile maddi olayın ihbar edildiği satıcı firmanın performans ve garanti yükümlülüğünü yerine getirdiğinin tespiti olarak kabul edildiği, bu nedenle de teminat mektubunun iptal edildiği, dava dışı firmanın performans garantisinden doğan borçlarının kısmen veya tamamen yerine getirmemesi olayının gerçekleşmediği, teminat mektubunun nakde çevrilmesi şartının oluşmadığı, bu durumun hükmen sabit bulunduğu davacının durumu bilerek eldeki davayı açtığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, muhatap, lehtar ve garanti eden olmak üzere bünyesinde üçlü bir ilişki içeren teminat mektubunun, 11.06.1969 Tarih 1969-4 Esas- 1969-6 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da etraflıca açıklandığı üzere, esas itibariyle somut olaya uygulanması gereken BK’nın 110. maddesi çerçevesinde bir garanti sözleşmesi niteliğinde olmasına, her ne kadar garanti verenin, lehdar ve muhatap arasındaki temel ilişkiden bağımsız şekilde sorumluluk üstlenmesi söz konusu ise de somut olayda lehdar ile muhatap arasında görülen davada uyuşmazlık konusu teminat mektubunun iptaline karar verilmiş bulunmasına, davalının tazmin yükümlülüğünü kaldıran likit bir kanıt olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 5,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 12.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.