Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2012/16046 E. 2013/15105 K. 05.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/16046
KARAR NO : 2013/15105
KARAR TARİHİ : 05.09.2013

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/05/2012 tarih ve 2011/374-2012/117 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 10.06.2011 tarihi itibari ile davalı şirkette 10.906 adet hisse sahibi olduğunu; 10.06.2011 tarihinde davalı şirketin 2008, 2009 ve 2010 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısının yapıldığını; müvekkilin bu toplantıya vekaleten katıldığını; gündemin 10. maddesi uyarınca davalı şirket tarafından müvekkil aleyhine açılan Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/44 E. sayılı alacak davasına devam edilmesine ve bu konuda TTK m.341 uyarınca şirket denetçisine yetki verilmesine, avukatlara da denetçi tarafından vekalet verilmesine oy çokluğu ile karar verildiğini; müvekkil adına toplantıya katılan vekilin karara muhalefet şerhi verdiğini; dava konusu iptali talep edilen genel kurul kararında adı geçen Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/44 E. sayılı dosyası ile müvekkilin davalı şirket genel müdür ve murahhas azası iken şirketin Özbekistan’da bulunan şantiyesine harcanmak üzere gönderilen paraları zimmetine geçirdiği iddiasıyla davalı şirketçe dava açıldığını; anılan dosyanın müvekkilin davalı şirket aleyhine açtığı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/512 E. sayılı alacak davası ile birleştirildiğini; dosyaların birleştirilmesi sonucunda davanın sorumluluk davası olduğu sonucuna varıldığını ve davaya sorumluluk davası olarak devam edilmesi için gerekli koşullar olan genel kurul kararı ve denetçinin davayı açma zorunluluğundan bahisle davalı şirkete bu koşulları yerine getirmesi için süre verildiğini; iptali talep edilen 10 numaralı genel kurul kararı ile davalı şirketin anılan davaya devam edilmesi ve denetçiye bu hususta yetki verilmesi kararının alındığını; ancak bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu; zira, davalı şirketin halihazırdaki denetçisine bu yetkiyi verdiğini; oysa yetkinin anılan dava konusu uyuşmazlığın doğduğu tarihteki 2005-2006 yıllarında görevli bulunan denetçiye vermesi gerektiğini; bu denetçinin de 16.08.2006 tarihli genel kurul öncesinde denetçi olan kişi olması gerektiğini; zira uyuşmazlığın bu tarihte doğduğunu; dolayısı ile yetkinin uyuşmazlığın doğduğu tarihteki denetçiye verilmesi gerekirken halihazırdaki denetçiye verilmesinin usul, yasa ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu belirtip genel kurul toplantısında alınan 10 numaralı kararın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı talebinin T.T.K.’nın emredici hükümlerine ve usul yasasına aykırı olup reddedilmesi gerektiğini, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/44 E. sayılı davanın açıldığı 25.01.2007 tarihindeki denetçinin Hikmet Bozkuş olup 16.08.2006 tarihli genel kurulda şirket denetçisi olarak atandığını; anılan davanın Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/512 E. sayılı dosyası ile birleşmesi üzerine açılan bu davanın sorumluluk davası olarak yorumlandığını ve 02.06.2010 tarihli celsede mahkemece T.T.K.’nın 341. maddesi uyarınca alınmış genel kurul kararı var ise ibraz edilmesi, beyanda bulunulması ve denetçilerden alınmış vekaletnamenin ibraz edilmesi için süre verildiğini; mahkemenin bu kararı üzerine 16.08.2011 tarihli genel kurul ile T.T.K.’nın 341. maddesi uyarınca davaya devam edilmesi ve bu konuda denetçi Hikmet Bozkuş’a yetki verilmesi, avukatlara da denetçi tarafından vekalet verilmesi hususunda karar alındığını; anılan kararın usule, yasaya ve mahkeme kararına uygun olduğunu; davacının işbu davayı açmaktaki amacının Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2006/512 E. sayılı dosyası ile açılan davayı uzatmak olduğunu; davacının iddia ettiği gibi olay tarihindeki denetçiden yetki alınacağına dair yasada bir hüküm bulunmadığını; Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatına göre, dava tarihi itibariyle görevli olan denetçinin ,davayı açan vekile vekalet verebileceğini; dolayısı ile şirket denetçisi olan Hikmet Bozkuş’a avukat vekaleti vermesi için yetki verilmesinin yasaya, Yargıtay içtihatlarına uygun olup iptalini gerektirecek bir neden olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının iptali talep edilen genel kurul kararına muhalif kalarak muhalefet şerhini tutanağa geçirmiş olup iptal davası açma hakkını haiz olduğu Ancak iptali istenen kararın T.T.K.’nın 381. maddesi uyarınca yasaya, şirket ana sözleşmesine veya afaki iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı, zira davacı aleyhine açılmış olan davaya devam etme kararı uyarınca dava tarihi itibariyle görevde olan denetçiye yetki verilmesinin uygun olduğu, genel kurulda böyle bir yetki verilmemiş olsa bile, kanunen sorumluluk davasında denetçilerin Şirketi temsil etmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 05.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.