Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2012/14532 E. 2013/15101 K. 05.09.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/14532
KARAR NO : 2013/15101
KARAR TARİHİ : 05.09.2013

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/05/2012 tarih ve 2010/534-2012/266 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacılardan …’ın davalı Şirket’te 5779 adet, diğer davacı …’ın ise 1 hisse sahibi olduğunu, ancak bu hususun hazirun cetvelinde hatalı olarak gösterildiğini, diğer taraftan şirket hissedarlarından …’nın kendisine ait şirket hisselerinden 1 adedini 22.05.2010 tarihli sözleşme ile şirket hissedarı olmayan 3. kişi …’a, 1 adedini de 01.02.2010 tarihli sözleşme ile yine şirket hissedarı olmayan 3.kişi…’ya devrettiğini, hisse devirlerinin 24.05.2010 tarihli ve 2010/02 sayılı, 07.02.2010 tarihli ve 2010/1 sayılı yönetim kurulu kararlarına istinaden pay defterine kaydedildiğini, ancak davalı şirket ana sözleşmesinin 7. maddesinde; nama yazılı hisse senetlerinin devri için öncelikle şirket ortaklarına teklif yapılması gerektiği hakkında hüküm bulunduğunu, yapılan hisse devirlerinde bu kurala uyulmadığını, 06/09/2010 tarihli genel kurulda … ile…’nın oy kullandıklarını, oysa bu kişilerin hissedar sıfatına haiz olmadığını, genel kurula katılarak oy kullanamayacaklarını, toplantı esnasında bu hususlara müvekkilleri tarafından itiraz edildiğini, bu itirazı içeren kaydın toplantı tutanağı ile hazirun cetveline şerh düşüldüğünü, bu hissedarların da katıldığı 28/07/2010 tarihli olağan genel kurul toplantısında yeni yönetim kurulunun seçildiğini, 28/07/2010 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararlarla ilgili olarak Bursa Asliye 2. Ticaret Mahkemesi’nin 2010/483 esas sayılı dosyasında iptal davası açıldığını, geçersiz hisse devri neticesinde hissedar olarak görünen…’nın yönetim kurulu üyesi seçildiğini,…’nın da üyesi bulunduğu yeni yönetim kurulu tarafından 06.09.2010 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmak suretiyle davalı Şirket’e ait mevcut sermayenin 50.000 TL’dan 500.000 TL’na çıkartılmasına ve nama yazılı hisse senetlerinin devri için öncelikle şirket ortaklarına teklif yapılması, şirket ortaklarınca hisse senetlerine talep olmaması halinde yönetim kurulu kararı ile 3. kişilere devir yapılabileceği yönündeki maddenin değiştirilerek hisse devri için öncelikle ortaklara teklif yapılması şartının kaldırılmasına karar verildiğini, 06/09/2010 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında da yine aynı geçersiz hisse devirlerine dayanan oy çoğunluğu ile gündem maddelerinin kabul edilmesine karar verildiğini ileri sürerek 06/09/2010 tarihli genel kurulda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı …; yargılama sırasında davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Davalı vekili; davacıların T.T.K’nın 381/son maddesi gereğince teminat yatırmaları gerektiğini, davacı …’ın şirketteki 1.569 adet hissesini diğer davacı … ’a devrettiğini, böylelikle …’ın şirkette 5779 pay sahibi olduğu iddiasının doğru olmadığını, zira …’ın sahibi olduğu 1570 hisseden 900 adedini 28.07.2009 tarihli hisse devir sözleşmesi ile hissedar …’ya sattığını, bu hisse devrinin yönetim kurulu tarafından onaylanarak pay defterine kaydedildiğini, bu nedenle …’ın şirkette 670 hissesinin bulunduğunu, diğer davacı … ’ın ise şirkette 4210 hissesinin bulunduğunu, sonuç itibariyle müvekkili şirkette toplam pay adedinin 10.000 adet olup; 5.098 adedinin …’ya, 4.210 adedinin …’a, 670 adedinin …’a, 10 adedinin …’a, 10 adedinin …’ya, 1 adedinin…’ya ve bir adedinin de …’a ait olduğunu, şirketin 06.09.2010 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 7. maddesinin değiştirilerek payın öncelikle ortaklara teklif edilmesi şartının ortadan kaldırıldığını, bundan önceki süreç hakkındaki davacıların beyanlarının doğru olmadığını, davacıların payları almak istemediklerini, bunun üzerine … tarafından birer payın kızı … ile diğer kişi …’a verilerek hissedar yapıldıklarını, davalı Şirket’in bu hisse devirlerini kabul ederek pay defterine adı geçen şahışları pay sahibi olarak kaydettiğini, davacı …’ın da yönetim kurulu üyesi sıfatıyla bu devir işlemlerini kabul ederek imza attığını, dava konusu edilen 06/09/2010 tarihli olağan genel kurul toplantısının şirketin pay defterindeki pay dağılımı ve pay sahiplerine göre hazırlanan hazirun listesine göre yapıldığını, davacıların itiraz ettikleri pay sahiplerinin şirkette toplam pay miktarının 2 adet oluğunu, karar oylamalarında 2 adet payın sonuca hiçbir şekilde etki etme imkanının olmadığını, genel kurulda sermaye artırılmasına dair alınan kararın şirketin insanların yoğun olarak bulunduğu alışveriş merkezlerine şube açmak istemesi ve bu tasarruflar için sermayeye ihtiyaç duyulması nedeniyle karar verildiğini ve bu kararların alınmasında tüm ortakların menfaatlerinin bulunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; toplanan delillere, benimsenen bilirkişi görüşlerine ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlığın; dava konusu edilen 06/09/2010 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında gündemin 3 nolu maddesi uyarınca şirket ana sözleşmesinin şirketin sermayesi başlıklı 6. maddesinin ve hisse senetleri başlıklı 7.maddesinin değiştirilmesine ilişkin alınan kararın sermayenin 2/3’ünü temsil eden nitelikli karar nisabı ile mi, yoksa adi çoğunlukla mı değiştirilmesi gerektiği hususlarında toplandığı, davalı Şirket’in ana sözleşmesinin 22/02/1989 tarihinde tescil edildiği, anonim şirketlerde ana sözleşme değişikliklerinde uygulanması gereken toplantı ve karar yeter sayılarına ilişkin düzenlemenin T.T.K.’nın 388.maddesinde yer aldığı, bu maddenin 16/06/1989 tarihinde kabul edilip 04/07/1989 tarihinde yayınlanan 3585 sayılı yasa ile değiştirilerek ana sözleşme değişikliklerinde uygulanması gereken toplantı ve karar yeter sayıları hususunun yeniden belirlendiği, ancak yasa değişikliğinin ana sözleşmenin kendiliğinden değiştirilmesi sonucunu doğurmadığından ana sözleşmede düzenlenmeyen hususlarda T.T.K.’na yollama yapıldığı takdirde bu yollamanın ana sözleşmenin tescil ve ilan edildiği tarihte yürürlükte bulunan T.T.K. hükümlerine yapıldığının kabulü gerektiği, buna göre; T.T.K.’nın 388. maddesinin 3585 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hükmü uyarınca yapılan değerlendirme sonucunda davaya konu genel kurul toplantısında alınan sermaye artırımına ve hisse senetlerinin devrine ilişkin kararların ana sözleşmenin 6. ve 7.maddelerinin değiştirilmesi niteliğinde olup bu kararların toplantıya katılanların 2/3’sinin çoğunluğu ile alınması gerektiği, oysa ki; genel kurulda bu değişikliklerin 4480 ret oyuna karşılık 5120 kabul oyu ile yapıldığı ve 2/3 oranının altında kalan kabul oyuna bağlı yapılan ana sözleşme değişikliklerinin hukuken geçerli olmayıp yoklukla malul olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı … Hınçlan’ın davadan feragat beyanı doğrultusunda bu davacı tarafından açılan davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili; kararı temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 03,15 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 05.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.