YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/13195
KARAR NO : 2013/10454
KARAR TARİHİ : 21.05.2013
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.02.2012 tarih ve 2011/194-2012/50 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 1984 yılında tescil edilen “SUTUT” ibareli 83251 sayılı markanın 1991 tarihli marka devir sözleşmesi ile müvekkiline devredildiğini, davalı tarafça 1993 tarihinde tescil başvurusunda bulunulan “V-VANLIOĞLU SUTUT” markasının müvekkili markası ile iltibasa sebebiyet verdiğini, ayrıca davalı markası kapsamında bulunmamasına rağmen, müvekkili markası kapsamında yer alan su izolasyon malzemeleri yönünden davalının markasını kullandığını, bu durumun marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini belirterek davalıya ait “V-VANLIOĞLU SUTUT” markasının hükümsüzlüğüne, müvekkili markasına tecavüzün men’ine, davalı markasını taşıyan etiket, ambalaj, yazı ve sair tanıtım vasıtalarının kullanılmasının önlenmesine, imhasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalı marka kompozisyonunda ilk göze çarpan ibarenin ”V-Vanlıoğlu” ibaresi olduğu, ”sutut” ibaresinin markada ürün ile ilgili cins belirtir anlama geldiği bu kapsamda taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı, ancak, davalının markasını tescil edildiği şekilde kullanmadığı, ”sutut” ibaresinin markanın esaslı unsuru şeklinde yazılmak ve emtia listesinde su izolasyon malzemesi olmadığı halde bu ürünler için de kullanılmak suretiyle davacının sadece ”sutut” ibaresinden oluşan markasına yaklaşıldığı, iltibas doğuracak şekilde kullanıldığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacının tescilli markasına davalının tecavüzde bulunduğunun tespiti ile ref’ine, davalının ”sutut” ibaresini taşıyan su izolasyon malzemesi niteliğinde ürünleri mevcut ise bu ürünler ile etiket, ambalaj, ve tanıtım araçları niteliğindeki materyallerin toplatılarak imhasına, hükmün ilanına, davalı markasının hükümsüzlüğü talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı iddiasına dayanak teşkil eden 83251 sayılı markanın tek ve esaslı unsuru ”SUTUT” ibaresidir. Hükümsüzlüğü istenilen dava konusu 1993/146926 sayılı marka ise ”V-VANLIOĞLU SUTUT” kelime ve şeklinden oluşmakta olup, bu markanın içerisindeki ”SUTUT” ibaresinin diğerlerine nazaran daha büyük ve koyu harf karakteri ile dikkati çekecek biçimde yazıldığı anlaşılmakla, sözkonusu ”SUTUT” ibaresinin davalı markasının baskın ve ayırtedici nitelikli asli unsuru vasfında olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, her iki marka arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunması nedeniyle, mahkemenin aksine düşüncelerle işaretlerin benzer olmadığından bahisle, davanın reddine yönelik gerekçesi isabetli bulunmamaktadır. Ancak, hükümsüzlüğü talep edilen davalı markasının 1993 yılından itibaren koruma sağlayacak şekilde davalı adına tescil edildiği, işbu davanın ise 2002 yılında açıldığı dikkate alındığında Dairemizin yerleşik kararlarında da ifade edildiği üzere 5 yıllık hakdüşürücü süre sona erdikten sonra markanın hükümsüzlüğünün dava konusu edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, 556 sayılı KHK’nın 42. maddesi uyarınca davanın hakdüşürücü süreden reddi gerekmekte ise de, yine anılan madde hükmü ve Dairemiz kararlarına göre markanın tescilinde kötüniyet varsa 5 yıllık hakdüşürücü süre uygulanmaz. Davacı da, dava dilekçesinde davalının marka tescilinin kötüniyete dayalı olduğunu ileri sürdüğüne göre, esasen 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında davacı markası ile benzer nitelikte olan dava konusu markanın tescilinde kötüniyetin bulunup bulunmadığı, yine markanın tescil tarihi belirlenerek bu tarih ile dava tarihi arasında hükümsüzlük davası bakımından sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarının değerlendirmesi suretiyle dava konusu markanın hükümsüzlüğüne ilişkin dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken, işaretlerin benzer olmadığı gerekçesi ile davanın reddine yönelik hüküm tesisi isabetli görülmemiş kararın temyiz eden davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.