Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2012/10180 E. 2013/9170 K. 06.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/10180
KARAR NO : 2013/9170
KARAR TARİHİ : 06.05.2013

MAHKEMESİ:TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 20/03/2012 tarih ve 2011/139-2012/108 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacı vekili, müvekkil şirketin, davalı tarafça 07.09.2010 tarihli vekaletname ile ilgili kurumlarda iş takip etmeye, plan proje ve ruhsat işlemleri vb. yapma konusunda vekil tayin edildiğini, buna istinaden müvekkilinin birtakım işler yapmış olduğunu, yapılan işler için toplam 94.400 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, bu fatura bedelinin ödenmesi amacıyla borçlu davalı şirkete keşide edilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla faturadan kaynaklanan 94.400 TL alacağının şimdilik 10.000- TL’sinin fatura tarihinden itibaren reeskont faizi işletilerek taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dilekçesinde belirtilen vekaletnamenin davacı şirkete değil davadışı … ‘na verildiğini savunarak, davanın aktif husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davalı şirketin davacı şirkete bir kısım işlerini yapmak üzere vekalet vermediği, vekaletin dava dışı … ‘na verildiği, buna göre vekaleten yapılan iş bedelinin ancak … tarafından talep edilebileceği, davacı şirketin böyle bir talep hakkının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı şirket tarafından müvekkiline verilen vekaletname kapsamında gerçekleştirdiği hizmetler karşılığının ödenmediğini ileri sürerek işbu davayı açmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda değinilen gerekçe ile davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davaya konu alacağa temel teşkil eden vekaletname incelendiğinde, davalı tarafça, davacı şirket yetkilisi … ’na bir takım idari iş ve işlemlere yönelik olmak üzere vekalet verildiği anlaşılmaktadır. Davacı şirketin, bir başka fatura alacağı nedeniyle açtığı … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.12.2011 tarih 2011/128 Esas 2011/493 Karar sayılı dosyasında davalının savunmasında davacı şirketin vekil olarak yetkilendirildiğini beyan ettiği iddia edildiği gibi davalı vekili
tarafından sunulan 15.02.2012 tarihli cevap dilekçesinin 2. bendinde, davalı şirket tarafından vekile avans niteliğinde ve talep üzerine elden çeşitli ödemeler yapıldığı belirtilmiş olmakla öncelikle belirtilen dosyadaki davalı vekilinin beyanının değerlendirilmesi, gerektiğinde davalının varsa ödemelerinin davacı şirkete mi intikal ettirildiği vekaletnamede vekil olarak tayin edilen ve davacı şirketin de yetkili temsilcisi olan … ‘na verilen vekalet yetkisinin davacı şirketi temsilen mi verildiği hususunun, ödemebelgeleri ve şirket defter kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak araştırılması ve sonucuna göre aktif husumetin değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçe ile aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Anayasa’nın 36’ncı maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir. Bu itibarla, 20.03.2012 tarihli celsede davalı tarafça ibraz olunan cevap dilekçesi, davacı vekiline celse sırasında tebliğ edilmiş, davacı vekili tarafından yazılı olarak beyanda bulunma talebi dile getirilmiş, ancak mahkemece replik dilekçesinin sunumu için davacı tarafa süre verilmeyerek, yargılamaya son verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ : Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.