Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2011/14769 E. 2013/18122 K. 11.10.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/14769
KARAR NO : 2013/18122
KARAR TARİHİ : 11.10.2013

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Yozgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 16.06.2011 tarih ve 2010/515-2011/402 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11.10.2013 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalılar vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de hisse senedi devir ve kabul sözleşmesi başlıklı belge karşılığında para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, TTK, Bankalar Kanunu ve SPK hükümlerinin ihlal edildiğini, anılan kanunlar uyarınca müvekkilinin şirket ortağı yapılmadığını, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandıklarını ve mahkum edildiklerini, yapılan bu yargılamalar neticesinde şirket defterlerinde bulunan kayıtların gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğini, TTK’nın 336. maddesi uyarınca davalı …’ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, 14.976 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının müvekkili şirketin ortağı olduğunu, bu ortaklığın mevzuata uygun geçerli bir ortaklık niteliğinde bulunduğunu, müvekkili şirketin Sermaye Piyasası Kurulu kaydında olan, bu kurul ve diğer ilgili tüm resmi makamlar ile özel denetçiler tarafından faaliyetleri denetlenen çok ortaklı halka açık anonim şirket olduğunu, TTK’nun 329. ve 405. maddeleri gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, müvekkili şirketin tasfiye halinde olmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacının iddialarının değerlendirilmesi için davalı şirketin kayıt ve defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasının gerektiği gözetilerek bu yönde ara karar oluşturulduğu, ancak davacı tarafın verilen kesin süreye rağmen bilirkişi ücretini yatırmadığı, bu haliyle davanın sübuta ermediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tesbiti ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadına ilişkin olup davalılar, davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, TTK’nın 329-405. maddeleri gereğince ödediği parayı geri isteyemeyeceğini savunmuşlardır. Uyuşmazlığın çözümü davacının davalı … şirkete gerçekten ortak olup olmadığının tespitine bağlı olup somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca işbu dava mutlak anlamda ticari dava niteliğindedir. Bu tür uyuşmazlıklara 4077 sayılı Kanun’un uygulanması mümkün olmadığından, mahkemece davaya ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken tüketici mahkemesi sıfatıyla davanın görülmesi ve işin esasına girilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün resen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün resen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 990,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.