YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2705
KARAR NO : 2023/6493
KARAR TARİHİ : 26.09.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2023/244 E., 2023/237 K.
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : Hükmün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Hükmün düzeltilerek esastan reddi
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.12.2022 tarihli ve 2021/338 Esas, 2022/446 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (l) bentleri ve son cümlesi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ile 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca 6 yıl hapis ve 95.980,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin, 06.02.2023 tarihli ve 2023/244 Esas, 2023/237 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanığın istinaf başvurusunun “hüküm fıkrasında “1” no’lu karar ile sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmünde TCK’nın 52/4 maddesinin uygulanmasına ilişkin 5. paragrafın çıkartılarak, yerine, “Sanığın ekonomik ve sosyal durumu göz önüne alınarak verilen adli para cezasının TCK’nın 52/4 maddesi gereğince 1’er ay ara ile 24 eşit taksitle ödenmesi konusunda taksitlendirme YAPILMASINA, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi halinde geriye kalan kısmının tamamının tahsil edilmesine ve ödenmeyen adli para cezasının 5275 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanunla değişik 106/3. maddesi gereğince İNFAZINA,” ibaresinin eklenmesi suretiyle, ” 5271 sayılı Kanunun 303 üncü ve 280 inci maddelerinin birinci fıkralarının (a) bentleri gereğince düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; yokluğunda hüküm kurularak savunma hakkının kısıtlandığına, savunmasının müdafii olmaksızın talimatla alınmasının hukuka aykırı olduğuna, katılanlar zarar miktarını fazla söylediği için zararı karşılayamadığına, dolandırma kastı olmadığına eyleminin hukuki ihtilaf niteliğinde olması sebebiyle hakkında kurulan hükmün bozulması talebine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Sanığın facebook isimli sosyal medya üzerinden önce arkadaşı … isimli şahsa sonra da katılanlar … ve …’e ulaşarak kendisini meslekten çıkarılmasına rağmen Afyon’da polis memuru olarak tanıttığı, araç satış ihalelerinde görev aldığını, ihalelerin güvenliğini sağladığını, 1-2 araç için ihaleye girebileceğini beyan ettiği, sanığın Whatsapp konuşmasında Jeep marka araç için 30.130-TL, Polo model araç için 9.127-TL, Opel marka araç için 8.735-TL toplamda 47.992-TL sözde ihalelere katılmak için teminat bedeli talep ettiği, katılanların sanığın polis olduğuna inandığı ve güvendiği için ihaleye katılım işlemlerinin gerçekleştirilmesi için …’e ait banka hesabından belirtilen parayı gönderdiği ancak araç alımı yapılmadığı ve paralarının da iade edilmediği, sanığın bu şekilde hileli davranışlarda bulunarak katılanlarda güven oluşturarak aldatıp kendisine yarar sağladığı üzerine atılı bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurumlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul edilmiştir.
2. Sanığın kullandığı 0552 311 92 10 numaralı telefon ile whatsapp üzerinden yapılan konuşmalar ve katılan …’in Garanti Bankası Maslak Sanayi şubesine ait müşteri no: 19896940 hesabından sanık …’ın TR83 0001 0012 8248 1772 7050 05 IBAN numaralı hesabına gönderilen 47.995,00 TL tutarlı banka dekontu görülmüştür.
3. Sanık aşamalarda alınan beyanlarında özetle; polis olduğunu söyleyerek kimseden menfaat talep etmediğini, …’nın kendisini arayarak araç ihtiyacı olduğunu söylediğini, katılan …’le Kadir’in tanıştırdığını, parayı aldığını ancak daha sonra satıcının aracı satmaktan vazgeçmesi üzerine araç temin edemediğini, banka hesap hareketlerini kabul ettiğini parayla borçlarını ödediğini, at yarışı oynadığını ve papara hesabına aktardığını söylemiştir.
4. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Krumu’ndan gelen yazıda sanığın kullandığı numaranın kendisi üzerine kayıtlı olduğu belirtilmiştir.
5. Sanık, katılanın zararını karşılamamıştır.
6. Mahkemece; Whatsapp görüşmeleri, sanığın savunması, katılanların soruşturma ve kovuşturma aşamasında vermiş olduğu birbiriyle tutarlı beyanları, banka ve BTK yazıları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, sanığın hileli hareketlerde bulunmak suretiyle katılanlardan menfaat temin etmesi eylemleri nedeniyle maddi ve manevi unsurları itibariyle oluşan nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına ilişkin mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1. İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, ” katılanlar … ve … diğer müşteki … vasıtası ile sanığın telefonunu alarak facebook üzerinden yazışıp ödeme aracı olarak banka hesap numarasını aldıkları dolayısıyla bilişim sistemleri ile banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılmasının dolandırıcılık olayında kullanılmadıkları eylemin bu haliyle TCK’nın 158/1-L maddesinde düzenlenen kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurumlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, ilk derece mahkemesi iki nitelikli halin bulunması nedeniyle sanık hakkında teşdiden cezalandırılmasına karar verilmiş ise de katılanlardan elde edilen haksız menfaat miktarı, katılanların zararlarının giderilmemiş olması, sanığın ısrarlı şekilde katılanların iradelerini zaafa uğratmak amacıyla kullandığı hileli davranışlar nedeniyle sanık hakkında teşdiden hüküm kurulmasında” isabetsizlik bulunmamıştır.
2. Hüküm fıkrasında “1” no’lu karar ile sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmünde TCK’nın 52/4 maddesinin uygulanmasına ilişkin 5. paragrafın çıkartılarak, yerine, “Sanığın ekonomik ve sosyal durumu göz önüne alınarak verilen adli para cezasının TCK’nın 52/4 maddesi gereğince 1’er ay ara ile 24 eşit taksitle ödenmesi konusunda taksitlendirme YAPILMASINA, taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi halinde geriye kalan kısmının tamamının tahsil edilmesine ve ödenmeyen adli para cezasının 5275 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanunla değişik 106/3. maddesi gereğince İNFAZINA, yazılması suretiyle düzeltilmiştir.
IV. GEREKÇE
1. Dosya kapsamın göre suçun sübut bulduğu ve suç vasfının düzeltilen husus dışında doğru belirlendiği anlaşıldığından sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan düzeltilen husus dışında suç vasfı ile yaptırımın doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
3. Ancak; istinaf kararında sanığın eyleminin bilişim sistemleri ile banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık niteliğinde olmadığı eylemin 5237 sayılı Kanun’un 158 inci maddesinin birinci fıkrasının L bendinde düzenlenen kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurumlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık suçu olduğunu belirtmesine rağmen hükümde uygulama maddesinin 158/1-f-l olarak gösterilmesi hukuka aykırı bulunmuş ise de söz konusu hukuka aykırılığın Yargıtay tarafından giderilmesi mümkün görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle sanığın temyiz istemi yerinde görüldüğünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesinin, 06.02.2023 tarihli ve 2023/244 Esas, 2023/237 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesi gereği hüküm fıkrasına; “ hükümden “ TCK’nın 158/1-f-l-son ” ibaresinin çıkartılarak yerine “TCK’nın 158/1-l-son” ibaresinin yazılması” ibaresinin eklenmesi suretiyle, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
26.09.2023 tarihinde karar verildi.