YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2285
KARAR NO : 2023/6168
KARAR TARİHİ : 14.09.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/248 E., 2023/19 K.
SUÇLAR : Özel belgede sahtecilik, kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık
SUÇ TARİHLERİ : 05.05.2011, 14.05.2011
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İzmir 35. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.12.2015 tarihli ve 2014/697 Esas, 2015/872 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 207 nci maddesinin birinci fıkrası, 58 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına ve hak yoksunluklarına; dolandırıcılık suçundan ise, 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddesinin birinci fıkrası, 58 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl hapis ve 20.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına ve hak yoksunluklarına, karar verilmiştir.
2. İzmir 35. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.12.2015 tarihli ve 2014/697 Esas, 2015/872 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 25.03.2021 tarihli ve 2021/579 Esas, 2021/3535 Karar sayılı kararı ile “eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158/1-d maddesinde öngörülen nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdiri ile değerlendirme yetki ve görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkeme bozmaya uymak suretiyle görevsizlik kararı vermiştir.
4. İzmir 22. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.01.2023 tarihli ve 2021/248 Esas, 2023/19 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 207 nci maddesinin birinci fıkrası, 62, 58 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına ve hak yoksunluklarına; kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan ise, 5237 sayılı Kanun’un 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 62, 52, 58 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına ve hak yoksunluklarına, sanığın kazanılmış hakkı gözetilerek neticeten 2 yıl hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği, bir nedene dayanmamaktadır.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Beraat eden temyiz dışı sanık Benay Altınalev’in Avon Kozmetik Ürünleri A.Ş’nin takım öncüsü olarak üyesi olduğu, temyiz dışı sanık Canan Öncül’ün ise aynı şirkette Benay Altınalev’in ekibinde satış temsilcisi olduğu, sanık …’in suç tarihinde mağdur …’nın nüfus cüzdanının fotokopisi ile Canan Öncül’e başvurduğu, mağdur … adına üyelik yaptırmak istediğini söylediği, Canan Öncül’ün de kabul ederek sanık …’in getirdiği …’nın nüfus cüzdanının fotokopisini kullanarak … adına 05.05.2011 tarihli satış temsilcisi kayıt formunu düzenlediği, bu sözleşmeyi …’nın imzasını taklit ederek sanık …’in imzaladığı, kayıt formu ve nüfus cüzdanı fotokopisinin şikâyetçi şirkete gönderildiği, akabinde … adına 11.05.2011 tarihinde ürün siparişi verildiği, sipariş listesinin Canan Öncül tarafından Benay Altınalev’e gönderildiği, siparişlerin 14.05.2011 tarihinde …’na teslim edildiği, ancak şikâyetçi şirkete ödeme yapılmadığı, bu şekilde sanık … hakkında atılı suçlardan kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
2. Mağdur … aşamalardaki beyanlarında; 2009 yılında nüfus cüzdanını kaybettiğini, satış temsilcisi formundaki imzanın kendisine ait olmadığını, adı geçenleri tanımadığını, hakkında icra takibi başlatıldığını, somut bir zararının bulunmadığını, sanık hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini bildirmiştir.
3. Sanık savunmasında; suçlamayı kabul etmediğini, Avon şirketinde takım öncüsü olarak çalıştığını, mağdur …’nı üye yapıp yapmadığını hatırlamadığını, bu kişi adına sözleşme imzalamadığını, cezaevinden firar ettiği dönemde yakalanmamak için … Güneş adına düzenlenmiş sahte kimliği kullandığını, Avon’a … Güneş ismi ile müracaat edip sözleşme yaptığını ve imza attığını, yaptığı bu üyelik nedeni ile hakkında dava açıldığını, ifade etmiştir.
4. Temyiz dışı sanık Canan Öncül beyanında; Ali İsmail Samurcu olarak kendisini tanıtan sanık …’in mağdura ait nüfus cüzdanı fotokopisini getirerek bu kişinin çevresinin geniş olduğunu ve üye olmak istediğini söylediğini, kendisinin de satış temsilcisi kayıt formunu düzenlediğini, …’nın yerine kendisini Ali İsmail Samurcu olarak tanıtan sanık …’in imzaladığını, birkaç gün sonra da siparişlerin verildiğini, ifade etmiştir.
5. Canan Öncül ile olay tarihinde irtibata geçen telefon numarasının sanık … tarafından kullanıldığına dair HTS raporları, bilgi ve belgeler ile Canan Öncül’ün sanık …’i teşhis ettiğine dair tutanağın dosyada mevcut olduğu anlaşılmıştır.
6. 04.02.2013 tarihli bilirkişi raporununa göre; “Satış temsilsi kayıt formu üzerinde yer alan yazıların ve tö/bss imzasının Canan Öncül’ün eli ürünü olduğu, … adına atılı imzanın adı geçenin ve sanıkların huzurda verdikleri imzalardan farklılıklar içerdiği” anlaşılmıştır.
7. Yargılama sonucunda, mahkemece sanığın üzerine atılı suçların sübut bulduğunu kabul ederek temyize konu mahkûmiyet kararları verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Nitelikli Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen 2 yıl hapis ve 20.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 16.12.2015 tarihli ve 2014/697 Esas, 2015/872 Karar sayılı ilk hükmün sadece sanık … tarafından temyiz edildiği, bozma üzerine, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu kabul edilerek sanığın 2 yıl 6 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, mahkemece kazanılmış hak gözetilerek uygulama yapılırken sanığın neticeten 2 yıl hapis ve 20.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken hapis cezası ve adli para cezası ayrı ayrı değerlendirilip karma uygulama yapılarak neticeten sanığın 2 yıl hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle eksik ceza tayin edilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
2. Sanık hakkında kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkûmiyetin kanunî sonucu olarak uygulanmasına karar verilen hak yoksunlukları yönünden, Anayasa Mahkemesinin, 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi ve hükümden sonra, 15.04.2020 tarihinde, yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesine; “… ertelenen veya” ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen “… denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezası infaz edilen …” ibarelerinin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görüldüğünden bu husus bozma nedeni yapılmamış, gerekçeli karar başlığında “16.09.2011” şeklinde yanlış yazılan suç tarihinin haksız menfaatin sağlandığı tarih olan “14.05.2011” şeklinde mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile eleştiri dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
4. İzmir 22. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.01.2023 tarihli ve 2021/248 Esas, 2023/19 Karar sayılı kararında, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen,
Sanık hakkında uygulanan tekerrüre esas alınan ilama konu 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddesindeki dolandırıcılık suçunun 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesine göre uzlaşma kapsamına alındığı, bu suç yönünden uyarlama yargılaması yapılarak, mahkemenin 12.07.2017 tarihli ek kararı ile uzlaşmanın sağlanması nedeni ile davanın düşmesine karar verildiği anlaşıldığından belirtilen hükümlülüğün tekerrüre esas alınamayacağı, sanığın adli sicil kaydında yer alan İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.04.2007 tarihli, 2006/746 Esas, 2007/203 Karar sayılı ilamının tekerrüre esas alınmasında zorunluluk bulunması dışında bir hukuka aykırılık görülmemiş, söz konusu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.
B. Özel Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 207 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezasının türü ve üst haddine göre; aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin öngörüldüğü, suça konu belgenin düzenlendiği ve kayıt için kullanıldığı 05.05.2011 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar bu sürenin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
V. KARAR
A. Nitelikli Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenlerle İzmir 22. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.01.2023 tarihli ve 2021/248 Esas, 2023/19 Karar sayılı yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında 58 inci maddenin uygulanmasına ilişkin bölüm tamamen çıkartılarak, yerine, “Sanığın, İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.04.2007 tarihli ve 2006/746 Esas, 2007/203 Karar sayılı 1 yıl 8 ay hapis cezasına ilişkin hükümlülüğünün tekerrüre esas olduğu anlaşılmakla, TCK’nin 58/6-7. maddeleri uyarınca verilen cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün, Tebliğname’ye kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B. Özel Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle İzmir 22. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.01.2023 tarihli ve 2021/248 Esas, 2023/19 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen olağanüstü zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
14.09.2023 tarihinde karar verildi.