Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2022/9668 E. 2023/4387 K. 24.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/9668
KARAR NO : 2023/4387
KARAR TARİHİ : 24.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulundukları, 291 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık ile müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Düzce 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.10.2018 tarihli ve 2017/278 Esas, 2018/537 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 155 … maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ve 53 üncü maddeleri uyarınca 8 yıl 7 gün hapis ve 174.960,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 15.03.2019 tarihli ve 2019/237 Esas, 2019/578 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 … maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi kararının, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyizleri üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 16.06.2021 tarihli ve 2020/9062 Esas, 2021/7165 Karar sayılı kararı ile “…Sanık …’ya yüklenen “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçu nedeniyle, hükümden sonra 24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması…” nedeniyle bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Düzce 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.11.2021 tarihli ve 2021/419 Esas, 2021/592 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 155 … maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ve 53 üncü maddeleri uyarınca 7 yıl 12 ay 7 gün hapis ve 174.960 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilerek dava dosyası, 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca doğrudan temyiz merciine gönderilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafii Av….’un temyiz isteği; kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, sanık tarafından katılan şirketin zararının giderilmiş olmasına rağmen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamış olmasına, alt sınırdan uzaklaşılması ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının hatalı olduğuna, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığına ve dosyaya sunulan uzman görüşüne rağmen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik inceleme ile karar verilmiş olduğuna, bozmadan sonra dosyaya sunulan delillerin değerlendirmeye alınmamış olmasına, ilişkindir.
Sanık müdafii Av. …’nun temyiz isteği; duruşma talepli olarak, usulsüz başlatılan soruşturma ve bu soruşturmayı yapan ilgili savcı hakkında idari ve adli soruşturma yapılması sebebiyle bu kapsamda elde edilen dellilerin hukuka aykırı olduğuna, eksik incelemeye, zararın tam olarak ortaya konmadığına, mahkeme ilam gerekçesinin çelişkili olduğuna, zararın karşılanmış olmasına rağmen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamış olmasına, adli para cezasının günlüğünün 60 TL’den hesaplanmasının usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğuna ve bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesiz olduğuna, ilişkindir.
Sanık …’in temyiz isteği; duruşma talepli olarak, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, bozma sonrası dosyaya sunulan delillerin değerlendirmeye alınmadığına ve SGK denetmenlerince düzenlenen raporun dosyaya getirilmesi gerektiğine, ilişkindir.
Katılanlar vekilinin temyiz isteği; suçun vasfına (5237 sayılı Kanun’un) 142 nci maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendinde düzenlenen suçun oluştuğu) ve eksik ceza tayinine, ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık …’nın, Düzce İli Kaynaşlı ilçesinde faaliyet göstermekte olan katılan şirkette, muhasebe ve finansman şefi olarak çalıştığı, 2013 yılında şirket yönetim kurulunca alınan karar doğrultusunda noterden 3 yıl süreliğine imza yetkisi tevdii edildiği, değişik tarihlerde ve değişik miktarlarda olmak üzere katılan şirketin hesabında bulunan parayı gerçekte hiç olmayan gider kalemi olarak gösterip, şirketin Garanti bankasındaki hesabına aktardığı parayı sonrasında kendisi ve hakkında bozma öncesi beraat hükmü verilen eşi … … adına açılmış olan farklı bankalardaki hesaplarına aktardığı, daha sonra şirketin muhasebe yevmiye kayıtlarındaki gider hesaplarına asılsız, gerçeği yansıtmayan kayıtlar yaptığı, şirket muhasebe kayıtlarındaki bu yanıltıcı ve usulsüz işlemlerin, 22.04.2016 tarihinde katılan şirkette muhasebe ve finansman departmanında çalışmakta olan tanık … tarafından ortaya çıkarıldığı, soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda sanığın toplam 5.818.665,08 TL. parayı kendi hesabına ve eşinin hesabına aktardığının tespit edildiği, daha sonradan bu paraların sanığın kendisi, eşi ve kardeşleri adına farklı şehirlerden alınan taşınmaz ve araçların finansmanında kullanıldığının anlaşıldığı, bu surette sanığın zincirleme şekilde bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
2. Bozma öncesi sanık hakkında değişen suç vasfına göre hizmet nedeniyle güveni kötüye kullama suçundan mahkumiyet, hakkında dava açılan diğer sanıklar eşi … … ve kız kardeşleri … … ve … … hakkında beraat hükümleri verildiği ve Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 15.03.2019 tarihli ve 2019/237 Esas, 2019/578 Karar sayılı kararı ile beraat hükümlerinin kesinleşmiş olduğu tespit edilmiştir.
3. Sanık …’in aşamalarda çelişkili savunmalarda bulunmuş olduğu, soruşturma aşamasında üzerine atılı suçunu samimi olarak ikrar ettiği, bozma öncesi savunmasında 2013 yılından sonra internet bankacılığı üzerinden işlem yapmak hususunda imza yetkisi verildiğini, bu doğrultuda bankacılık şifresi çıkartıldığını, kendisinin de tanık … ile anlaşarak şirketin hesaplarından şahsi hesaplarına farklı farklı tarihlerde para aktardıklarını ve bu paraları da daha sonra paylaştıklarını beyan ederek atılı suçlamayı samimi olarak ikrar ettiği, bozma sonrası savunmasında ise, atılı suçu işlemediğini, şirketin kendisine prim olarak çeşitli ödemeler yaptığı şeklinde savunmada bulunmuş olduğu anlaşılmıştır.
4. Katılan vekilinin bozma öncesi alınan beyanında, sanıktan şikayetçi olup, davaya katılma taleplerinin bulunduğunu, katılan şirketin zararının ancak yarısının giderildiğini, bir kısım gayrimenkuller ve menkullerin devredildiğini, kısmi iade nedeniyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına … göstermediklerini, bozma sonrasında ise, katılan şirkete devrolunan gayrimenkullerin ve menkul değerlerinin toplam zararı karşılamadığını, şirket zararının ancak 2.500.000 TL’sinin karşılandığını, geriye kalan zararlarının karşılanmadığı şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
5. Tanık anlatımları, katılanlar beyanları, sanık müdafiinin talebi üzerine hazırlanan uzman görüşü raporları, Türkiye İş Bankası, Ziraat Bankası, Halkbank, Şekerbank, …, Türkiye Finans, Denizbank, … … Katılım Bankası, Akbank, Garanti Bankası, Yapı Kredi Bankasından celp edilen hesap hareketleri, katılan şirkete devredilen taşınmazların değerini gösterir 20.06.1016 tarihli bilirkişi raporu, katılan şirketinin uğradığı zarar miktarına yönelik alınan 06.05.2016, 17.07.2017 ve 12/02/2018 tarihli bilirkişi raporları dava dosyasında mevcuttur.
6.Hukukî süreç kısmının (3) numaralı paragrafında belirtilen bozma kararından sonra, beyanlarında sanığın uzlaşmak istemediğini açıkça ifade etmesi, katılan şirket yetkilisine gönderilen uzlaştırma teklif formuna yasal 3 günlük süre içinde dönüş yapmadığından uzlaşmanın sağlanamadığı dair 25.08.2021 tarihli uzlaştırma raporunun düzenlenmiş olduğu anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Katılanlar Vekilinin Temyiz Sebepleri yönünden
1. Katılan şirkette muhasebe ve finansman şefi olarak çalışan sanığın, katılan şirketin hesabında bulunan parayı gerçekte hiç olmayan gider kalemi olarak gösterip uhdesine geçirmesi şeklinde gerçekleşen eylemin 5237 sayılı Kanun’un 155 … maddesinin ikinci fıkrası kapsamında kaldığı; Mahkemenin, sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesine ilişkin gerekçesi yeterli ve hukuka uygun bulunduğundan, katılanlar vekilinin suç vasfına ve eksik ceza tayinine yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
B. Sanık Müdafiilerinin Temyiz Sebepleri yönünden
1. Sanık savunması, katılanlar beyanları, tanık anlatımları, alınan bilirkişi raporları, banka hesap hareketleri ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın mahkûmiyetine karar veren mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, Mahkemenin, sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşarak ceza tayin etmesi, eylemi farklı tarihlerde işlemesi nedeniyle zincirleme suç hükümlerini uygulanmış olması ve adli para cezasının günlüğünün 60 TL’den hesaplanmasına ilişkin gerekçeleri yeterli ve hukuka uygun bulunduğundan, sanıklar müdafiilerinin kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, eksik incelemeye, fazla ceza tayinine, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına ve bozmadan sonra delillerin değerlendirmeye alınmamasına yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
2. Sanığın uhdesine geçirmiş olduğu katılan şirket zararına yönelik, hüküm kurmaya elverişli ve denetime olanaklı bilirkişi raporlarının alındığı, alınan raporların birbiri ile uyumlu olduğu ve zarar miktarının 5.818.665,08.TL şeklinde net olarak ortaya konduğu, sanığın katılan şirket zararının tamamını karşılamadığı ve de katılanlar vekilinin kısmı ödeme nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına … göstermediği anlaşılmakla, sanıklar müdafiilerinin zarar miktarının net olarak belirlenmediğine ve etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasına yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılanlar vekili ve sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Düzce 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.11.2021 tarihli ve 2021/419 Esas, 2021/592 Karar sayılı kararında sanık müdafiileri ve katılanlar vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Düzce 5. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

24.05.2023 tarihinde karar verildi.