YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6575
KARAR NO : 2023/3991
KARAR TARİHİ : 16.05.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurumlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık
HÜKÜMLER : Esastan ret
EK KARAR : Temyiz isteminin kabule değer sayılmamasından dolayı
İlk Derece Mahkemesince nitelikli dolandırıcılık suçundan yapılan yargılama sonucunda sanıklar … ve … hakkında verilen beraat kararlarıyla ilgili katılanın vekilinin istinaf istemi üzerine istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince anılan kararlara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükümlerin katılan vekili tarafından temyiz edildiği ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi tarafından 06/05/2022 tarihli ve 2022/483 Esas, 2022/674 Karar sayılı temyiz talebinin reddine dair ek kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin ek kararı temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı,
Sanık … hakkındaki mahkumiyet hükmüne ilişkin katılan vekilinin temyizi yönünden ise İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 … maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı,
Yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Söke Cumhuriyet Başsavcılığının 22.10.2021 tarihli ve 2021/343 sayılı iddianamesiyle sanıklar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 158 nci maddesinin birinci fıkrasının (l) bendi ve üçüncü fıkrası, 53 üncü maddesi ve sanık … yönünden ayrıca 58 … maddesi uyarınca Söke Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.
2. Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2021 tarihli ve 2021/352 Esas, 2021/449 Karar sayılı kararıyla nitelikli dolandırıcılık suçundan;
a) Sanıklar … ve …’un 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine,
b) Sanık …’nin 5237 sayılı Kanun’un 158 nci maddesinin birinci fıkrasının (l) bendi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları, 53 üncü ve 58 … maddeleri uyarınca 8 yıl hapis ve 1.400.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına,
Karar verilmiştir.
3. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin, 01.03.2022 tarihli ve 2022/483 Esas, 2022/674 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan karara yönelik katılan vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 … maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
4. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin, 06.05.2022 tarihli ve 2022/483 Esas, 2022/674 Karar sayılı ek kararı ile sanıklar … ve … hakkındaki esastan ret kararına yönelik katılan vekilinin temyiz başvurusu hakkında, 5271 sayılı Kanun’un 296 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği “temyiz isteminin kabule değer sayılmamasından dolayı reddine” karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin sanıklar … ve … hakkındaki ek karara yönelik temyiz isteği iddianamede 5237 sayılı Kanun’un 158 … maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinin yanında üçüncü fıkrasının da uygulanmasının talep edildiği dolayısıyla anılan suçun üst sınırının 10 yıldan fazla olduğu gözetilerek İlk Derece Mahkemesince verilen beraat hükümlerine dair Bölge adliye Mahkemesinin verdiği esastan ret kararlarının kesin nitelikte olmaması nedeniyle ek kararın kaldırılarak esastan inceleme yapılmasına, sanık … Çitfçi hakkındaki esastan ret kararına yönelik ise verilen cezanın az olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Sanıklardan …, hakkındaki ihbar üzerine Nazillide ticari takside giderken 03.09.2021 tarihinde polis tarafından üzerinde yüklü miktarda döviz ile yakalanarak katılan …’a yönelik dolandırıcılık eylemini gerçekleştirdiğini, dövizleri de katılandan aldığını ikrar etmiş, ayrıca kendisini bu suça başka bir dosyada aynı eylemden dolayı yargılanıp mahkumiyet hükmü tesis edilen şeriği … …’ın yönlendirdiğini, suça konu paraları katılandan adı geçen sanığın belirttiği adrese giderek aldığını, … …’ın kuzeni olduğunu ve kendisini polis, savcı olarak tanıtmak suretiyle insanları dolandırdığını, temin ettiği haksız menfaatleri katılan yada mağdurlardan almak için başka kişileri de zaman zaman gönderdiğini, kendisine de bu iş karşılığı 5.000,00 TL para ve bir inek verme taahhüdünde bulunduğunu beyan etmiştir.
2. Sanık …’in yakalanmasından yaklaşık bir ay önce beyanında bahsettiği şeriği … …’ın katılanı cep telefonundan arayarak … Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru olduğunu, katılanın kimliğinin FETÖ terör örgütü mensuplarınca ele geçirilerek kullanıldığını, FETÖ mensuplarının yakalanmasına yardım etmesi talebinde bulunarak parasının olup olmadığını sorduğu ve katılanın yazlığının olduğunu öğrenmesi üzerine bu yazlığı satmış gibi işlem yapacaklarını satış bedelini polis vasıtasıyla aldıracaklarını, örgüt üyelerinin yakalanmasından sonra ise bu satış işlemini iptal ederek tapuyu devredeceklerini belirttiği ve katılanı bu şekilde inandırdığı anlaşılmıştır.
3. Katılanın bu talimat üzerine yazlığını satışa çıkardığı ve sanık …’in talimatları doğrultusunda eşinin rahatsız olduğunu ve evi acilen satması gerektiğini emlakçı sanık …’e söylediği, bu sanığın ise tanık M.K.’ye evi satmaya çalıştığı ancak evin bedeli konusunda anlaşamadıkları, bunun üzerine sanık … Vefa’nın arkadaşı olan sanık …’a yazlığı almasını önerdiği ve sanıklar … Vefa ile …’in birlikte katılana ait evi 600.000,00 TL karşılığı devraldıkları, katılanın aldığı bu parayı eve gelen sanık …’ye verdiği belirlenmiştir.
4. Alınan bilirkişi raporuna göre evin suç tarihindeki güncel değerinin 1.800.000,00 TL ila 2.000.000,00 TL arasında olduğu tespit edilmiştir.
5. Sanık …’in itirafında adı geçen diğer sanık … …’ın suçlamayı inkar ettiği ve sanık … ile husumetlerinin olduğunu belirttiği, ancak yapılan araştırmalarda 2012 yılında yaralama suçu nedeniyle husumetlerinin olduğu fakat şikayettten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verildiği belirlenmiştir.
6. Sanık …’in olay günü diğer sanığın kendisine sesli mesaj attığına ilişkin beyanı doğrultusunda sanık …’in sesi ile bu ses kaydı arasında ses analizi yaptırıldığı, kriminal polis laboratuvarının düzenlediği rapora göre her iki sesin de kuvvetle muhtemel …’e ait olduğu yönünde belirleme yapılmıştır.
7. İlk Derece Mahkemesince sanıkların iştirak halinde katılanı kandırıp evini piyasa değerinden ucuza sattırarak haksız menfaat temin ettikleri iddiasıyla kamu davası açılmış ise de sanıklardan … ve …’un diğer sanıklar … ve … …’ın eylemlerine iştirak ettiklerine dair her türlü kuşkudan uzak delil bulunmadığı için beraatlerine, suçüstü yakalanarak suçunu ikrar eden sanık …’nin ise suçu işlediği sabit olduğundan mahkumiyetine hükmedilmiştir.
8. Bölge Adliye Mahkemesince beraat ve mahkumiyet kararları yerinde bulunarak esastan ret kararı verilmiş, ayrıca beraat kararlarına dair esastan ret kararına yönelik katılan vekilinin temyizi üzerine ise kararın kesin nitelikte olması nedeniyle temyiz talebinin reddine dair ek karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Sanıklar … ve … Hakkında Verilen Temyiz Talebinin Reddine Dair Ek Karara Yönelik Katılan Vekilinin Temyizinin İncelenmesinde
1. Her ne kadar tebliğnamede iddianamede 5237 sayılı Kanun’un 158 … maddesinin üçüncü fıkrası da talep edilmiş olduğundan sanıklar hakkında verilen beraat kararlarının 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendi uyarınca kesin nitelikte bulunmayıp temyizinin mümkün olduğu belirtilerek görüş bildirilmiş ise de; sanıklara isnat olunan suçun yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı Kanun’un 158 … maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ve son cümlesinde yer alan hapis cezasının ağırlaştırıcı haller nazara alınmaksızın üst sınırının on yıldan az olması ve 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde üst sınırı on yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suçlarla ilgili ilk derece mahkemesince verilen beraat kararlarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kurulan hükümlerin kesin olduğunun belirtildiği, üst sınırı on yılın üzerindeki cezanın belirlenmesinde indirim veya artırım maddelerinin dikkate alınacağına dair 5271 sayılı Kanun’da bir düzenleme bulunmadığı, aksinin kabulü halinde on yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda görevli mahkemenin ağır ceza mahkemeleri olduğu hükmünün anlamını yitireceği, asliye ceza mahkemelerince on yıl üzerinde hapis cezasının tertip edilmesinin mümkün olamayacağı, artırım ve indirim maddelerinin nerede dikkate alınacağı hususunun yasa koyucu tarafından sadece zamanaşımı süresinin hesaplanmasında ayrıksı olarak bir düzenlemeye tabi tutulduğu, bunun dışında temel cezanın tespitinde artırım ve indirim maddelerinin dikkate alınarak temyiz sınırını belirlemeye cevaz verecek herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, aksine yorumun ceza kanunlarının uygulanmasındaki kanunilik ilkesini zedeleyeceği, ceza kanunlarının uygulanmasında kıyas ve genişletici yorum yapmanın da mümkün bulunmadığı dikkate alındığında tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
2. 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde yer verilen; “On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak (…) istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar ve aynı Kanun’un 296 ncı maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümünde yer alan; “… temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmiş …, hükmü temyiz olunan bölge adliye veya ilk derece mahkemesi bir karar ile temyiz istemini reddeder.” şeklindeki hüküm birlikte değerlendirildiğinde katılan vekilinin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
B. Sanık … Hakkında Verilen Esastan Ret Kararına Yönelik Katılan Vekilinin Temyizinin İncelenmesinde
1. Gerekçeli karar başlığında 05.01.2018 olarak gösterilen suç tarihinin 03.09.2021 olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
A. Sanıklar … ve … Hakkında Verilen Temyiz Talebinin Reddine Dair Ek Karara Yönelik Katılan Vekilinin Temyizinin İncelenmesinde
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenlerle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin, 06.05.2022 tarihli ve 2022/483 Esas, 2022/674 Karar sayılı ek kararında hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, Üye …’in karşı oyu ile oy çokluğuyla REDDİ İLE EK KARARIN ONANMASINA,
B. Sanık … Hakkında Verilen Esastan Ret Kararına Yönelik Katılan Vekilinin Temyizinin İncelenmesinde
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenlerle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin, 01.03.2022 tarihli ve 2022/483 Esas, 2022/674 Karar sayılı kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak,Üye …’in karşı oyu ile oy çokluğuyla , TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
16.05.2023 tarihinde karar verildi.
KARŞI OY
1- Sanıklar … ve … hakkında verilen karara yönelik katılan vekilinin temyiz isteğinin reddine dair kararla ilgili;
5237 Sayılı … Ceza Kanunu’nun ‘Nitelikli dolandırıcılık’ başlıklı 158. maddesi;
‘Madde 158- (1) Dolandırıcılık suçunun; …
l) (Ek: 24/11/2016-6763/14 md.) Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle,
İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/19 md.; Değişik: 3/4/2013-6456/40 md.) Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.
…
(3) (Ek fıkra: 24/11/2016-6763/14 md.) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.’,
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ‘Temyiz’ başlıklı 286. maddesi ise;
‘Madde 286 – (1) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir.
(2) Ancak;…
g) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak (…) istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,…Temyiz edilemez.’
Hükümlerini içermektedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.11.2022 tarihli ve 2022/11-436 Esas. 2022/705 Karar sayılı kararında;
‘CMK’nın 286. maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinin hem uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen “hak arama özgürlüğü”ne ilişkin temel hak ve özgürlükler kapsamında kalması, hem de istisnai bir norm olma özelliği taşıması ancak ceza adalet sistemimizde, bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekillerinin, aynı suç sayılacağı ilkesi de gözetildiğinde aynı suç sayılan bir suçun nitelikli hâlinin ve benzer şekilde fiilin ağırlaştırıcı neden altında işlenen şeklinin, on yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suçlara ilişkin beraat hükmüne yönelik bölge adliye mahkemesince verilen istinaf isteminin reddi kararının temyiz kanun yoluna tabi olup olmadığının belirlenmesinde esas alınmasının istisnai normların geniş yorumlanmaması gerektiği ilkesiyle de bağdaşması, on yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suçlara ilişkin cezanın belirlenmesinde nitelikli hâllerin dikkate alınıp alınmayacağına ilişkin Kanun’da açık bir düzenlemeye yer verilmemiş olması, aksine CMK’nın 286. maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan “beş yıl veya daha az hapis cezaları” ibarelerinden kanun koyucunun sonuç cezayı esas alması nedeniyle de söz konusu maddenin uygulanmasında uyum sağlanmasının gerekmesi hususları dikkate alındığında; bölge adliye mahkemesi ceza dairelerince CMK’nın 286. maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendi kapsamında on yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren bir suçtan beraat kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararın temyiz kanun yoluna tabi olup olmadığı bakımından suçun temel veya nitelikli hâllerinin uygulanması arasında fark bulunmadığı, bu bağlamda dolandırıcılık suçunun nitelikli hâli olan TCK’nın 158/3. maddesinin de dikkate alınmasının gerektiği kabul edilmelidir.
Sonuç olarak beraat ile sonuçlanan davalarda; iddianame veya iddianame yerine geçen belgelerdeki suçun vasıflandırılması doğrultusunda; temel şekline göre daha az ve fazla cezayı gerektiren nitelikli haller ve ağırlaştırıcı nedenlere ilişkin TCK’nın 61/5. maddesindeki indirimler hariç olmak üzere sevk maddelerinde öngörülen cezanın üst sınırı bakımından 10 yılı geçme olanağı bulunan kararların temyiz edilebileceği kabul edilmelidir.’ Şeklinde belirtilmiştir.
İnceleme konusu dosyada;
Sanıklar hakkında TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle TCK’nın 158/1-L, 158/3. maddelerinin uygulanması talebiyle kamu davası açılmış, yapılan yargılamaları sonucunda; Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.12.2021 tarihli ve 2021/352 Esas, 2021/449 sayılı kararıyla beraatlerine, bu karara karşı katılan vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 01.03.2022 tarihli ve 2022/483 Esas, 2022/674 sayılı kararıyla ESASTAN REDDİNE, bu karara karşı yine katılan vekili tarafından yapılan temyiz başvurusu üzerine aynı Dairenin 06.05.2022 tarihli ek kararıyla temyiz talebinin CMK’nın 296. maddesi gereğince REDDİNE karar verilmiştir.
Bu anlatımlar altında somut olay ele alındığında:
Sanıklar hakkında tatbiki istenilen TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle TCK’nın 158/1-L, 158/3. maddelerinde öngörülen cezaların üst sınırı bakımından 10 yılı geçme olanağı bulunduğundan kararların temyiz edilebileceğinin kabulü ile katılan vekilinin temyiz talebinin CMK’nın 296. maddesi gereğince reddine ilişkin 06.05.2022 tarihli ek karar kaldırılarak işin esastan incelenmesi gerektiği,
2- Sanıklar …, … ve … hakkında ‘Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurumlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık’ suçundan kurulan hükümlere yönelik;
Dairemizin 2023/1214 Esas sayılı dosyası ile birlikte yapılan incelemede:
Sanıklara yüklenen suçu iştirak halinde gerçekleştirdiği iddia edilen sanık … … hakkında ayrı açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.10.2022 tarihli ve 2022/321 Esas, 2022/446 sayılı kararıyla mahkumiyetine, bu karara karşı sanık müdafii tarafından yapılan istinaf başvurusunun İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 12.01.2023 tarihli ve 2022/4306 Esas, 2023/33 sayılı kararıyla esastan reddine karar verilmiş ve dosyanın temyiz incelemesi için Dairemizin 2023/1214 Esas sayısında kayıtlı bulunması karşısında;
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 06.05.2022 tarihli ek kararı kaldırılarak sanıklar … ve … yönünden de dosya esastan incelenip tüm sanıklar hakkındaki dosyanın bağlantı sebebiyle diğer sanık … … hakkındaki dosya ile birleştirilmesi ve her iki dosyadaki deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri için tüm sanıklar hakkındaki hükümlerin bozulması gerektiği,
Görüşünde olduğumdan,
Bu itibarla;
Sayın çoğunluğun, sanıklar … ve … yönünden katılan vekilinin temyiz isteğinin reddine dair verilen 06.05.2022 tarihli ek kararın ve sanık … hakkındaki hükmün onanmasına ilişkin düşüncelerine katılmıyorum.