Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2022/4980 E. 2023/4222 K. 22.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/4980
KARAR NO : 2023/4222
KARAR TARİHİ : 22.05.2023

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Hakimliği
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
KARAR : Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddi

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 09.11.2021 tarihli ve 2021/29439 Soruşturma, 2021/51540 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Antalya 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 24.11.2021 tarihli ve 2021/5067 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 271 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle karar tarihi olan 24.11.2021’de kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 06.05.2022 tarihli ve 2022/6021 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 08.06.2022 tarihli ve KYB-2022/70332 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 08.06.2022 tarihli ve KYB-2022/70332 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda; müşteki … …’ın şüpheli …’ın kiracı olarak kaldığı evi satın alması üzerine şüpheliden ikametin tahliyesini istediği, şüphelinin ise mahkemeden alınan tahliye kararı üzerine ikameti tahliye ettiği, ancak tahliye sırasında evde çeşitli hasarlara sebep olduğundan bahisle yapılan şikayet üzerine Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca müşteki ile şüpheli arasındaki ihtilafın kira sözleşmesinden kaynaklanan hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu, güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, şüphelinin şikayete konu eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 151. maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçunu teşkil edebileceği gözetilerek; müşteki vekilince söz konusu eve verilen tüm zararın tespiti için Antalya 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/78 değişik iş sayılı dosyasında tespit davası açıldığı, zarar tespiti ile ilgili olarak dosyaya 22/01/2021 tarihli bilirkişi raporunun sunulduğunun anlaşılması karşısında; Antalya 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin anılan dosyasının temin edilip tetkikinden sonra sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, soruşturmanın genişletilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.“
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun‘un 160 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağı, maddî gerçeğin araştırılması ve … bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlü olduğu belirlenmiştir.
2. 5271 sayılı Kanun’un, “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” başlıklı 172 nci maddesinin birinci fıkrası;
“(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz …, süresi ve mercii gösterilir.
…“
Şeklinde düzenlenmiştir.
3. 5271 sayılı Kanun’un, “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173 üncü maddesinin inceleme konusu ile ilgili olan birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında;
“(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3)(Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
…“
Hükümleri yer almaktadır.
4. Kanun‘da yer alan düzenlemelerden de görüleceği üzere; Cumhuriyet savcısı, suçun işlenip işlenmediğinin tespiti bakımından hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açmalı, aksi halde 5271 sayılı Kanun’un 172 nci maddesi gereğince kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermelidir.

5. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen Sulh Ceza Hakimliği, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar
verebilecektir.
6. 5237 sayılı Kanun’un Güveni kötüye kullanma başlıklı 155 inci maddesinin birinci fıkrası; “Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde ve aynı Kanun’un Mala zarar verme başlıklı 151 inci maddesinin birinci fıkrası ise; “Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
7. 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin madde metninden çıkarıltılması nedeniyle, 5237 sayılı Kanun’un 155 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen güveni kötüye kullanma suçu ve aynı Kanun’un 151 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen mala zarar verme suçunun uzlaşma kapsamına alındığı anlaşılmıştır.
8. 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında; “Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin … olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.” denilmektedir.
9. Bu kapsamda inceleme konusu soruşturma dosyası değerlendirildiğinde; şikâyetçiye ait evde kiracı olarak oturan şüphelinin evi tahliyesinden sonra yapılan kontrolde, bodrum katında 4 adet kapının sökülmüş olduğu, zemin dranaj motorunun ve banyo ile tuvaletin klozet, lavabo, armatür, gömme rezervuar kapağının söküldüğü, zemin katta 3 adet kapının, mutfak dolaplarının ve tezgahının sökülmüş olduğu, mutfakta ocak, fırın ve davlumbazın olmadığı, tezgah üstü seramiklerde kırıklar olduğu, üst katta bulunan 2 adet giyinme dolabının yerinde olmadığı, salonda bacanın ve şöminenin sökülmüş olduğu, binada giriş katta bulunan elektrik panosunun kapağının sökülmüş olduğu, kattaki tüm aydınlatma, priz, telefon, internet ve uydu hatlarına ait üst yapı malzemelerinin söküldüğü, bodrum katta su tahliye pompasına ait kabloların kesilmiş olduğu, binada bulunun 6 adet klimanın söküldüğünün görülmesi üzerine açılan dava sonucu Antalya 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2020/78 D. İş sayılı dosyası kapsamında yapılan bilirkişi incelemesi ile verilen bu zararların tespit edildiğinin iddia olunması ve şüphelinin alınan ifadesinde; evde yangın çıkması nedeniyle evin hasar gördüğünü, bu durumu evin eski sahibi ile konuştuğunu, tadilat yapması hususunda anlaşmaları üzerine evde bir çok tadilat işlemi yaptırdığını, evi tahliye ederken de tadilat sonrası götürebileceği bir kısım eşyaları alıp, orjinal eşyaları evde bıraktığını, konu ile ilgili tanıklarının olduğunu söylemesi karşısında; bahsi geçen dava dosyasının getirtilerek incelenmesi, şüphelinin göstereceği tanıkların beyanlarının alınmasından sonra toplanan tüm delillere göre, güveni kötüye kullanma ve mala zarar verme suçlarından kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunduğu kanaatine varılması durumunda, 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesi uyarınca dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; “…müşteki ile şüpheli arasındaki ihtilafın kira sözleşmesinden kaynaklanan hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu, güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşmadığı, şüphelinin kira sözleşmesine aykırı davranıp davranmadığı konusundaki denetleme ve incelemenin hukuki yollarla araştırılıp tespit edilmesi gerektiği, nitekim müşteki tarafından hukuk mahkemesine başvurulduğu, olayda C.Savcılığımızca takibi gereken ve konusu suç teşkil eden bir eylemin bulunmadığı…” şeklindeki hatalı gerekçe ve eksik soruşturma neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi yerine itirazın reddine karar verilmesi Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

2. Antalya 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 24.11.2021 tarihli ve 2021/5067 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

22.05.2023 tarihinde karar verildi.