Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2022/4341 E. 2023/4495 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/4341
KARAR NO : 2023/4495
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ :Sulh Ceza Hakimliği
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
KARAR : Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan
itirazın reddi

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 13.09.2021 tarihli ve 2021/147409 Soruşturma, 2021/71016 Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 16.11.2021 tarihli ve 2021/6424 Değişik İş sayılı kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 271 inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca kesin nitelikte olması sebebiyle karar tarihi olan 16.11.2021’de kesinleştiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 21.04.2022 tarihli ve 2022/6758 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.05.2022 tarihli ve KYB-2022/66359 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.05.2022 tarihli ve KYB-2022/66359 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında,
Somut olayda, müşteki vekilinin 09/08/2021 tarihli dilekçesi ile özetle müştekinin ortağı olduğu … Davet Organizasyon Gıda Fotoğraf Limited şirketinde %25 paya sahip olduğu, anılan şirkette yetkili olan şüpheli …’nun, şirkette hiçbir sıfatı bulunmayan eşi diğer şüpheli … ile birlikte, şirket adına yapılan düğün salonunun inşası sırasında ve tamamlanmasından sonra işletilmesi sırasında, masraf adı altında birçok sayıda fahiş miktarlı faturalar temin ederek şirketi zarara uğrattıkları, başka kişi ve kuruluşlara gerçek dışı faturalar düzenledikleri, şirket gelirlerini şirket kasasında veya hesabında tutmadıkları, kendi kişisel hesapları ile şüpheli …’nun yetkilisi olduğu başka şirket hesabına para aktardıkları veya uhdelerinde tuttuklarından bahisle şikayetçi olması üzerine, başlatılan soruşturma neticesinde, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca “müştekinin sunduğu belge ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, ihtilafın şirket yönetimi, tahsili, tazmini, talebi hususlarına dayandığı, esasen taraflar arasında hukuk dosyalarının bulunduğu, bu itibarla iddiaların cezai anlamda bir suç ve suç unsuru oluşturmayıp ancak taraflar arasında çözümü gerektiren dava,icraya,itiraza konu hukuki bir ihtilaf mahiyetinde bulunduğu” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Dosya kapsamına göre, soruşturma kapsamında öncelikle müşteki ile şüphelilerin ifadelerine başvurulması gerektiği, şikayete konu şirkette çalışanların tespiti ile çalışanların tanık olarak dinlenilmesi gerektiği, şirket hesaplarına ilişkin tüm evrakın getirtilerek, gerekirse evrak üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, ayrıca hukuk mahkemelerinde devam eden dava dosyalarının incelenmesi gerektiği, bu hususlarda gerekli araştırma yapıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, soruşturmanın genişletilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.“
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun‘un 160 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağı, maddî gerçeğin araştırılması ve … bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlü olduğu belirlenmiştir.
2. 5271 sayılı Kanun’un, “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” başlıklı 172 nci maddesinin birinci fıkrası;
“(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz …, süresi ve mercii gösterilir.
…“
Şeklinde düzenlenmiştir.
3. 5271 sayılı Kanun’un, “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173 üncü maddesinin inceleme konusu ile ilgili olan birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarında;
“(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3)(Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.

(4) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
…“
Hükümleri yer almaktadır.
4. Kanun‘da yer alan düzenlemelerden de görüleceği üzere; Cumhuriyet savcısı, suçun işlenip işlenmediğinin tespiti bakımından hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamalı, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açmalı, aksi halde 5271 sayılı Kanun’un 172 nci maddesi gereğince kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vermelidir.
5. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen Sulh Ceza Hakimliği, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
6. Bu kapsamda inceleme konusu soruşturma dosyası değerlendirildiğinde; … Davet Organizasyon Gıda Fotoğraf Ltd. Şti.’nin müdürü olduğu belirtilen şüpheli … ve şüphelinin eşi olan …’nun iştirak halinde hareket ederek şirket kasasına girmesi gereken gelirleri uhdelerinde tutmak suretiyle kendi şahsi harcamaları için kullandıkları ve piyasadaki şirketlere naylon fatura düzenleyerek gerçekte alıp satmadıkları mallara yönelik hesap hareketleri oluşturduklarının iddia olunması karşısında; şirket ortak ve yetkililerini gösterir tüm kayıtların ilgili yerlerden celb edilmesi, şikâyetçi ve şüphelilerin ifadelerine başvurulması, şirkete ait defter, belge ve kayıtların getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırılması, gerekirse şirket çalışanlarının tanık olarak beyanlarına başvurulması, hukuk mahkemelerinde görülen dava dosyalarının tespit edilerek incelenmesi ile sahte fatura düzenleme iddiasına ilişkin olarak ilgili vergi dairesi haberdar edilerek, düzenlenmesi halinde rapor sonucuna ve oluşan duruma göre şüphelilerin hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken, “…ihtilafın şirket yönetimi/ tahsili/ tazmini/talebi hususlarına dayandığı, esasen taraflar arasında hukuk dosyalarının bulunduğu, bu itibarla iddiaların cezai anlamda bir suç ve suç unsuru oluşturmayıp ancak taraflar arasında çözümü gerektiren dava/icraya/itiraza konu hukuki bir ihtilaf mahiyetinde bulunduğu…“ şeklindeki hatalı gerekçe ve eksik soruşturma neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine soruşturmanın genişletilmesine karar verilmesi yerine itirazın reddine karar verilmesi Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

2. İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 16.11.2021 tarihli ve 2021/6424 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

29.05.2023 tarihinde karar verildi.