Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2022/3590 E. 2023/3350 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/3590
KARAR NO : 2023/3350
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Samsun 7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.02.2016 tarihli ve 2014/322 Esas, 2016/46 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 155 inci maddesinin ikinci fıkrası, 43, 62, 52 nci maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 5.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. Samsun 7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.02.2016 tarihli ve 2014/322 Esas, 2016/46 Karar sayılı kararının katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 08.09.2020 tarihli ve 2020/3972 Esas, 2020/7864 Karar sayılı kararı ile sanığa yüklenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle, hükümden sonra 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bozma üzerine Samsun 7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.09.2021 tarihli ve 2020/425 Esas, 2021/595 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 155 inci maddesinin ikinci fıkrası, 43, 62, 52 nci maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 5.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan vekilinin temyiz isteği; suç vasfının hatalı değerlendirildiğine, temel cezanın az takdir edildiğine, lehe hükümlerin uygulanmaması gerektiğine, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
2. Sanık müdafiinin temyiz isteği; suçun manevi unsurlarının oluşmadığına, delillerin takdirine hataya düşülerek eksik inceleme ile usul ve yasaya aykırı karar verildiğine,
İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Katılanın sahibi olduğu şirkette 2004-2013 yılları arasında muhasebeci olarak çalışan sanığın şirkete ait defterleri tuttuğu, banka hesaplarını, bütün nakit işlemleri takip ettiği, şirkete ait banka hesabının şifrelerini bildiği ve internet üzerinden hesap hareketlerini kontrol ettiği, katılanın şirket hesaplarında 900.000,00 TL civarında açık ve sanığın mal varlığında gelirine göre orantısız artış olduğu iddiasıyla yapılan şikâyet üzerine yapılan soruşturmada şirkete ait bilgisayar imajlarında yapılan incelemede; internet bankacılığı yoluyla şirketin garanti bankasına ait hesabından sanığın iş bankasına ait hesabına para gönderildiğinin, şikâyetçi şirket ve sanığa ait banka hesap hareketlerinin incelenmesi sonucu alınan bilirkişi raporuna göre, şirket hesabından sanığın şahsi hesabına 2008-2013 dönemi içerisinde toplam 983.329,04 TL aktarıldığının, sanığa ait kredi kartı ve banka hesaplarının kayıtlarının incelenmesi sonucu alınan ek bilirkişi raporuna göre de sanığın kendi kredi kartı hesabından şirket için 24.751,00 TL harcadığının, sonuç olarak sanığın toplam 958.578,04 TL şirket parasını haksız olarak kendisine mal edindiği tespit edilerek zincirleme şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
2. Sanık bankadan emekli olduktan sonra bu şirkette çalışmaya başladığını, katılanın talimatıyla bilgisi dahilinde işlemler yaptığını, şirketin mali güçlük çektiği dönemlerde kendisi veya yakın çevresinden temin ettiği 10.000,00-30.000,00 TL civarında parayı şirket hesabına aktarıp maddi durum düzeldiğinde katılanın bilgisiyle tekrar kendi hesabına gönderdiğini, diğer paraları ise çektikten sonra şirket için kullandığını, katılan ile samimiyetleri çerçevesinde güvene dayalı ilişkilerinden dolayı bu şekilde hareket ettiğini beyanla suçlamaları kabul etmemiştir.
3. Katılan, bankacılık işlemleri için tüm şifrelerinin sanıkta olduğunu, bu hususun ele geçen ajandada yazdığını, hesaplarda açık olduğundan şüphelenmesi üzerine yaptığı araştırma sonucu durumun ortaya çıktığını, gerektiğinde bankadan kolayca kredi alabileceklerinden sanığın kendisinden borç para alındığı ve hesabına gelen diğer paraları da çekip şirket için kullandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, çünkü bu şekilde para kullanılması durumunda kayıtlara geçmesi gerektiğini, zararlarının giderilmediğini beyanla sanıktan şikâyetçi olmuştur.
4. Katılanın kızı olan muhasebe çalışanı tanık E.K., muhasebe müdürleri olan sanığın İnternet bankacılığı aracılığıyla para transferi yaptığını, elden para alışverişinin mümkün olmadığını, 08.04.2013 tarihinde sanığın olmadığı bir anda masadaki telefonuna mesaj olarak şirket hesabından kendi hesabına EFT yapıldığı şeklinde mesaj geldiğini gördükten sonra durumu babasına söyleyip araştırdıklarını ve tespit ettiklerini, para transferlerinin sadece sanığın telefonuna bilgi mesajı olarak gelip kendilerine gelmediğini beyan etmiş, 08.04.2013 tarihinde tanığın söylediği gibi sanığın hesabına şirket hesabından 26.130,00 TL EFT yapıldığı görülmüştür.
5. Siber Suçlarla mücadele Şube Müdürlüğü inceleme raporuna göre; bilgisayar imajlarında ve Hard Disklerde yapılan incelemede, sanığın şirket hesabından gerek İnternet üzerinden gerekse şubeden EFT yolu ile para transferi olduğunun, gönderilen banka dekontlarındaki dekont tarihi ve para miktarlarının birebir örtüştüğünün tespit edildiği görülmüştür.
6. Bilirkişi raporlarına göre; şirket hesabından sanığın şahsi hesabına 983.329,04 TL aktarıldığı, sanığın kendi kredi kartı hesabından şirket için 24.751,00 TL harcadığı, sonuç olarak sanığın toplam 958.578,04 TL şirket parasını haksız olarak uhdesinde tuttuğunun belirlendiği tespit edilmiştir.
7. Sanığın üzerine atılı hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle, 7188 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaştırma bürosuna tevdi edildiği, tarafların edimin yerine getirilmesi konusunda anlaşamadıklarından uzlaşmanın sağlanamadığı görülmüştür.
8. Mahkemece; sanık savunması, katılan ve tanık beyanları, banka yazıları, uzlaştırma raporu, inceleme raporu, bilirkişi raporları, dosyada bulunan tüm bilgi ve belgeler ile sanığın 958.578,04 TL’yi uhdesinde tutarak zincirleme şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği kanaatiyle temyize konu mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
1. Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmemiş ise de; sanığın belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının, kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmasının kanuni sonucu olması nedeniyle kazanılmış hakka konu olmayan bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların eleştirilen husus dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan vekili ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Samsun 7. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.09.2021 tarihli ve 2020/425 Esas, 2021/595 Karar sayılı kararında katılan vekili ve sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

27.04.2023 tarihinde karar verildi.