YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/992
KARAR NO : 2023/4276
KARAR TARİHİ : 23.05.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.12.2015 tarihli ve 2013/281 Esas, 2015/423 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun 204 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık hakkında kurulan hükmün onanması görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği, kararın bozulması talebine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. İlaç mümessili olan sanığın, daha önce almış olduğu ilaçların bedelini ödemek maksadıyla eczacı olan katılan …’a, suça konu Türkiye Ekonomi Bankası İzmir Çankaya Şubesine ait 20.10.2011 keşide tarihli 37.637,00 TL bedelli verdiği, çekin bankaya ibrazda sahte olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır.
2. Suça konu çek üzerinde yapılan incelemeye ilişkin Söke Jandarma Bölge Kriminal Laboratuvar Amirliğince düzenlenen 14.02.2012 tarihli uzmanlık raporunda, çekin tamamen sahte oluşturulduğu ve aldatıcılık niteliğinin bulunduğu, suça konu çek üzerindeki yazı ve imza incelemesine ilişkin düzenlenen 08.10.2015 tarihli uzmanlık raporunda ise çek ön yüzünde yer alan yazı ve imzaların aidiyeti hususunda olumlu veya olumsuz bir kanaat bildirilemediği, suça konu çek arkasında yer alan ciro işlemlerinin de sanık ve katılana ait olduğu tespitlerine yer verilmiştir.
3. Sanığın soruşturma aşamasında alınan ifadesinde, suça konu çeki kardeşinin işlettiği dükkana takılan açık kimlik ve adres bilgilerini bilmediği … … isimli kişiden aldığını, borcu olduğunu söyleyerek … …’den çek istediğini karşılığında senet verdiğini beyan ettiği, kovuşturma aşamasında alınan savunmasında ise, suç tarihinde Kaplan eczanesinde çalışan … … isimli kişinin ilaca ihtiyacı olduğunu söyleyerek kendisine müşteri çekleri verdiğini, güvendiği için çeki cirolatmadan aldığını, sahte olduğunu bilmediğini, bu kişiden aldığı diğer çeklerin de sahte çıktığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
4. Mahkemece suça konu çek duruşmaya getirtilerek özellikleri duruşma tutanağına yazılmış, yasal unsurlarının ve aldatıcılık niteliğinin bulunduğu belirlenmiştir.
5. Mahkemece, suça konu çeki açık kimlik ve adresini bilmediği … … adlı bir kişiden herhangi bir karşılık vermeksizin paraya sıkışık durumunu anlatarak aldığı ve suça konu çekin sahte olduğunu bilmediği yönündeki sanık savunmalarının cezadan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilerek suça konu çeki sahte olarak düzenlediği ve kullandığı kabul edilen sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan temyize konu mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşılmıştır.
2. Ancak; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun (YCGK) 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı … Ceza Kanunu ile 5237 sayılı Kanun’un “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarında korunan hukuki yararın kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi uyarınca, “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması, aynı anda verilen çekler yönünden ise aynı Kanun’un 61 … maddesi uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi gerektiği de gözetilerek;
Sanık hakkında UYAP sisteminde yapılan araştırmada benzer nitelikteki fiilleri nedeniyle İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/952 Esas ve 2013/474 Karar, Gaziantep 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/535 Esas ve 2014/5 Karar sayılı dosyalarında resmi belgede sahtecilik suçundan yargılandığının ve hakkında mahkumiyet hükümleri kurulduğunun anlaşılması karşısında, mükerrer yargılamanın önlenmesi ve zincirleme suç hükümlerinin değerlendirilebilmesi bakımından, UYAP üzerinden ve sair surette varsa benzer davaları ile anılan dosyaların akıbeti araştırılarak ilgili dava dosyaları ile varsa diğer dosyalarının da getirtilerek incelenmesi, mümkün olması halinde davaların birleştirilmesi, aksi halde bu dosyayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosya içine alınması, iddianame ve suç tarihlerine göre sanığın eylemlerinin, her biri yenilenen kasıtla işlenmiş ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünün kısa zaman aralıkları içerisinde, birkaç kez ihlal etmek suretiyle zincirleme biçimde işlenmiş tek suçu mu oluşturduğunun hüküm yerinde tartışılması, kesinleşmiş hükümlerin zincirleme suç kapsamında kaldığının anlaşılması halinde ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 tarihli ve 2014/847 Esas, 2016/128 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, tayin olunacak cezadan kesinleşmiş önceki cezaların mahsup edilmesi gerektiği gözetilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması,
3. Kabule göre de; 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Nedenleriyle hukuka aykırılık bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.12.2015 tarihli ve 2013/281 Esas, 2015/423 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 … maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.05.2023 tarihinde karar verildi.