YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/37788
KARAR NO : 2023/4260
KARAR TARİHİ : 23.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Lüleburgaz 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.05.2015 tarihli ve 2013/228 Esas, 2015/228 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 155 … maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hapisten çevrili 3.000 TL ve doğrudan 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. Lüleburgaz 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.05.2015 tarihli ve 2013/228 Esas, 2015/228 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 03.02.2020 tarihli ve 2019/13015 Esas, 2020/1307 Karar sayılı kararı ile “sanığın, suç tarihinde katılan … …’den, katılan …’in tamire götürmesi için verdiği Blackberry Torch 9800 Black marka cep telefonunu … gsm cep telefonu teknik servisinin sahibi olduğunu beyan ederek tamir amaçlı aldığı, katılan … …’nin daha sonra sanığa tamir ücreti olarak 450,00 TL de para teslim ettiği halde telefonu iade etmediği, bu suretle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin kabul edildiği olayda; sanığın eyleminin sübutu halinde, hükümden sonra, 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaştırma kapsamında kalan ve 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturacağı gözetilerek, uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini zorunluluğu” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bozma sonrası Lüleburgaz 2. Asliye Ceza Mahkemesi, dosyayı uzlaştırma işlemlerinin yapılması için uzlaştırma bürosuna gönderdiği, ancak uzlaşma sağlanamadığından Lüleburgaz 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.12.2020 tarihli ve 2020/108 Esas, 2020/629 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca hapisten çevrili 3.000 TL ve doğrudan 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; kararın bozulmasına, beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, suç tarihinde katılan …’den, katılan …’e patronu olan katılan …’ın tamire götürmesi için verdiği cep telefonunu … GSM cep telefonu teknik servisinin sahibi olduğunu beyan ederek tamir amaçlı aldığı, sonrasında katılan …’in tamir ücreti olarak 450,00 TL parayı sanığa verdiği, ancak daha sonra katılan …’in sanığa ulaşamadığı, sanığın cep telefonunu iade etmediği iddiasıyla sanık hakkında kamu davası açılmıştır.
2. Sanığın soruşturma aşamasındaki ifadesinde; ” katılan …’in bahsettiği telefonu ben yaklaşık 3 ay önce satın aldım, telefon karşılığı 100,00 TL verdim, telefonun ekranı kırıktı, ben de telefon epey masraf istediği için Lüleburgaz ilçesinde tanımadığım bir telefoncuya sattım, ben iddia edildiği gibi katılan …’den telefonu tamir için almadım” şeklinde söylediği,
Sanığın Lüleburgaz 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki savunmasında; “katılan … olay tarihinde pizzacıda çalışıyordu, telefon tamiri için tamirciye gitmiştim, o da telefon tamir dükkanının önünde idi, elinde bir telefon vardı satmak istediğini söyledi, ben kendisinden telefonu satın aldım, bu nedenle iddianamede hakkımda yazılı olan suçlamalar doğru değildir, suçu kabul etmiyorum ” şeklinde söylediği,
Sanığın Lüleburgaz 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki savunmasında; ” katılan … telefonu 150,00 TL karşılığında bana sattı, yalan beyanda bulunuyor, tamir etmek için verilmedi, tanık …’ın beyanlarını kabul etmiyorum, suçlamayı kabul etmiyorum” şeklinde söylediği,
Sanığın bozma sonrası yakalama üzerine talimat mahkemesinde alınan savunmasında; “katılan …’den olay tarihlerinde tamir amacıyla bir telefon almıştım, yine bu telefonun tamir masrafı için belirli bir ücret de almıştım, ancak tamir ettikten sonra bu telefonu ben katılan …’e geri verdim, suçlamayı kabul etmiyorum” şeklinde söylediği,
3. Katılan … aşamalardaki beyanlarında; ” patronum olan katılan …’tan telefonunu aldım, … büfenin oraya gittim, büfenin işleticisi benim arkadaşım, orada bulunduğum esnada ismini daha sonra öğrendiğim sanık da oraya geldi, kendisinin telefon tamircisi olduğunu söyledi, … büfedeki arkadaşım da onun sözlerini teyit etti, ben telefonu sanığa teslim ettim, 2 gün sonra sanık beni aradı, telefon için İstanbuldan parça getireceğini, 450 TL masraf olduğunu söyledi, bunun üzerine birlikte Lüleburgaz çarşıdaki İş bankasına gittik, para çektik, parayı ona verdim, 3-4 gün içerisinde telefonu bana teslim edeceğini söyledi, ben bundan sonra kendisine ulaşamadım, zarar giderilmedi ” şeklinde söylediği,
4. Katılan … aşamalardaki beyanlarında; ” katılan … benim yanımda çalışır, ben ona telefonumu tamir amaçlı verdim, sonrasını katılan …’den öğrendim, görgüye dayalı bir bilgim yoktur, zararım giderilmedi” şeklinde söylediği,
5. Tanık … mahkemedeki beyanında; ” ben olay sırasında … dükkanında çalışıyordum, sanık … dükkanına gelip gidiyordu, kendisini telefon tamircisi olarak tanıtmıştı, hatta sağa sola kartını da dağıtıyordu, olay günü katılan … … dükkanına geldi, telefonunun tamir edilmesi gerektiğini, bu işi yapan birisini bilip bilmediğimi söyledi, o sırada sanık da orada olduğu için kendisine sanığın bu işi yaptığını söyledim, katılan … bunun üzerine telefonunu tamir etmesi için sanığa verdi, ancak telefonunu geri alamadı ” şeklinde söylediği,
6. Tanık … mahkemedeki beyanında; “12.10.2011 tarihli tutanak altındaki imza bana aittir, içeriği doğrudur, aynen tekrar ederim, soruşturma aşamasında sanığın … GSM isimli iş yerinin sahibi olup olmadığı ya da bu iş yerinde çalışıp çalışmadığı hususunda Cumhuriyet Başsavcılığı araştırma yapılmasını istedi, biz de gerekli araştırmayı yaptık, sanığın … GSM isimli iş yerinde çalışmadığını, bu iş yerinin sahibi olmadığını tespit etmiştik” şeklinde söylediği,
7. Mahkemece sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği kabul edilerek sanık hakkında temyize konu mahkumiyet hükmü kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Lüleburgaz 2. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.12.2020 tarihli ve 2020/108 Esas, 2020/629 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.05.2023 tarihinde karar verildi.