YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/36673
KARAR NO : 2023/6089
KARAR TARİHİ : 13.09.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2019/589 E., 2020/290 K.
SUÇLAR : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün hukuki değerden yoksun olduğu belirlenmiştir. Sanık hakkında bozma üzerine kurulan nitelikli dolandırıcılık suçunun karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.03.2012 tarihli ve 2012/1 Esas, 2012/68 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
Resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
Nitelikli dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı Kanun’un 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi, 35 inci, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 2500 TL adli para cezası cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Yargıtay (Kapatılan) 23. Ceza Dairesinin 13.10.2015 tarihli ve 2015/3475 Esas, 2015/5068 Karar sayılı kararı ile düzeltilerek onama kararı verilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.11.2015 tarihli “Sanığın, nitelikli dolandırıcılık suçundan 3 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, adli para cezasının TCK’nun 52/2 maddesi uyarınca günlüğü 20 TL’den 100 TL adli para cezasına çevrildiği, TCK’nun 158/son maddesi uyarınca adli para cezasının elde edilen haksız menfaatin iki katından az olamayacağı için 9.000 TL adli para cezasına çıkartıldığı, teşebbüs ve takdiri indirim uygulanarak sonuç cezanın 10 ay hapis ve 2.500 TL Adli Para Cezası olarak tayin edildiği, hükmün yalnızca sanık tarafından temyiz edildiği, aleyhe temyiz bulunmadığı için aleyhe bozma yasağının devreye girdiği, bu nedenle Yüksek Yargıtay 23. Ceza Dairesinin 5 günü önce 450, sonra sırasıyla 150 ve 125 güne şeklinde düzeltilerek onama yapamayacağı ve yerel mahkeme hükmünün onanması gerektiği” gerekçesiyle yaptığı itirazı üzerine dosya kendisine gelen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07.05.2019 tarihli ve 2016/23-239 Esas, 2019/387 Karar sayılı kararı ile itiraz kabul edilerek “Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.03.2012 tarihli ve 1-68 sayılı hükmünün, sanık hakkında TCK’nın 158. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi uyarınca hapis cezasının yanında verilmesi gereken adli para cezasının suçtan elde edilen menfaatin iki katı olan 9.000 TL’den az olamayacağı dikkate alınıp, aynı Kanun’un 52. maddesi ve 61. maddesinin sekizinci fıkrası hükümleri gözetilerek suçtan elde edilen menfaat miktarının iki katından az olmayacak bir miktara denk gelecek şekilde temel adli para cezasının gün olarak belirlenip artırma ve indirimlerin gün üzerinden yapılmasından sonra tespit edilen gün birim sayısının temel ceza belirlenirken düşünülen günlüğü 20 ilâ 100 TL arasındaki miktar ile çarpılması suretiyle sonuç adli para cezasına hükmedilmesi ve bu şekilde temel adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın hükümde ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken, 5 gün olarak verilen gün adli para cezasının bir gün karşılığı 20 TL belirlenerek 100 TL adli para cezasına hükmedilmesinden sonra sözü edilen düzenlemelere aykırı olacak ve adli para cezasının infazında tereddüt oluşturacak şekilde adli para cezası miktarının doğrudan 9.000 TL’ye çıkarılması ve çıkarılan bu miktar üzerinden indirim maddelerinin uygulanması suretiyle karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA, aleyhe yönelen temyiz bulunmadığından 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına,” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bozma sonrasında Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.09.2020 tarihli ve 2019/589 Esas, 2020/290 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
Resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
Nitelikli dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı Kanun’un 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi, 35 inci, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 2500 TL adli para cezası cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz istemi, eksik incelme ile hüküm kurulduğuna, kendisinin talebine rağmen Türk Ceza Kanunu’nun 32 nci maddesi kapsamında rapor aldırılmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın katılan … adına düzenlettirdiği sahte ilmühaber ile aldığı sahte nüfus cüzdanı vasıtasıyla bankaya 4500 TL bedelli kredi başvurusunda bulunması, durumun farkedilmesi üzerine krediyi alamaması biçimindeki eylemleri nedeniyle hakkında kamu davası açılmıştır.
2. Sanık atılı suçlamayı kabul etmiştir. Şikayetçi banka görevlisinin oluşu benzer şekilde anlattığı, katılanın adına kredi başvurusunda bulunan kişiden şikâyetçi olduğunu beyan ettiği, başka bir dosya kapsamında alınmış ve incelemeye konu dosya arasında bulunan Adli Tıp Kurumu Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan raporda “cezai sorumluluğunu müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı ve zeka geriliği saptanmadığı, adli dosya tetkikinde sanığın muzkur suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye de rastlanmadığı, bu duruma göre …’in 13/01/2016 tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu oy birliği ile mütalaa olunur” şeklinde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.
3. Mahkeme tarafından bozmaya uyularak katılan beyanı, sanık ikrarı, adli rapor ve tüm dosya kapsamına göre sanığın atılı suçları işlediği kabul edilerek temyize konu mahkumiyet kararları verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün Yargıtay (Kapatılan) 23. Ceza Dairesinin 13.10.2015 tarihli ve 2015/3475 Esas, 2015/5968 Karar sayılı kararı ile kesinleşmiş olduğundan, Mahkeme tarafından bu suç yönünden kurulan 15.09.2020 tarihli hükmün hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılmıştır.
B. Nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden; yine sanığın eylemini sahte nüfus cüzdanı ile gerçekleştirmesi karşısında 5237 sayılı Kanun’un 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde düzenlenen “Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle” dolandırıcılık suçunu da oluşturduğunun gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, sanığın bozma öncesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığı olduğuna dair bir beyan ve iddiasının olmamasına, bozma sonrası ileri sürdüğü kurumlardan temin edilen raporlara, Adli Tıp Kurumu Dördüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu raporuna, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir. Ancak;
Bozma öncesi kararın sadece sanık tarafından temyiz edilmesine ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun sanık ceza miktarı yönünden kazanılmış haklarının saklı tutulmasına denilmesine rağmen bu hususun gözetilmemesi isabetsizliğinin Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
V. KARAR
A. Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenle, dava dosyasının oy birliğiyle bu yönüyle İNCELENMEKSİZİN İADESİNE,
B. Nitelikli Dolandırıcılık Suçundan Kurulun Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenlerle Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.09.2020 tarihli ve 2019/589 Esas, 2020/290 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasına “Sanığın adli para cezasını ödememesi halinde gün hesabında 5 günün esas alınmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.09.2023 tarihinde karar verildi.