YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/36372
KARAR NO : 2023/2913
KARAR TARİHİ : 12.04.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık
HÜKÜM : Beraat
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesinin, 27.03.2014 tarihli ve 2013/524 Esas, 2014/137 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun)157 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 51 inci maddesinin birinci, üçüncü, altıncı ve yedinci fıkraları uyarınca erteli 1 yıl 8 ay hapis ve 2.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesinin, 27.03.2014 tarihli ve 2013/524 Esas, 2014/137 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 24.04.2017 tarihli 2015/3354 Esas, 2017/9735 Karar sayılı kararı ile “…sanığın yetkilisi olduğu ticari şirket ve yaptığı bu ticari faaliyet kapsamında hileli hareketler sergileyerek haksız menfaat temin ettiği iddia edilmekle, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-h maddesinde düzenlenen “Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. Bozma üzerine Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesinin, 22.11.2019 tarihli ve 2017/501 Esas, 2019/1557 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 3 üncü, 4 üncü ve 5 inci maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilmiştir.
4. Görevsizlik kararı üzerine, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.11.2020 tarihli ve 2020/82 Esas, 2020/362 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Cumhuriyet savcısının temyiz isteği; sanığın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık eylemi sabit olduğundan kazanılmış … korunarak mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğine, ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık …’in, … Grup İnşaat Ltd Şti’nin ortağı ve temsile yetkilisi olarak şirket temsilcisi sıfatıyla katılan … A.Ş. firması ile 24.08.2007 tarihinde finansal kiralama sözleşmesi yaptıktan sonra, bu kiralama sözleşmesi nedeniyle oluşan bedel karşılığında, katılanın alacağının tahsilini engellemek ve daha sonra yapılacak icra takiplerinin sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla başka kişilere imzalatmış olduğu borçlusu kendi şirketi olan, kefili kendisinin isminin yazılı olduğu değişik vade tarihli toplam yetmiş sekiz adet bonoyu imzalı halde katılan şirkete teslim ettiği, böylece, sanığın, senetleri başkasına imzalatarak katılan aleyhine haksız menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddiasıyla hakkında kamu davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Sanık aşamalarda alınan savunmalarında, suç tarihi itibari ile … Grup Ltd.Şti.’nin ortağı ve temsilcisi olduğu, katılan şirketten kiralama sözleşmesiyle bir kamyonet aldıklarını, sözleşmeyi noterde düzenlediklerini, bedelinin aylık taksitler halinde ödenmesi konusunda anlaştıklarını, katılan şirketin kendilerinden herhangi bir senet verilmesini talep etmediğini, 2008 yılının sonunda şirketten ayrıldığını, bu zamana kadar ödemeleri düzenli olarak yaptıklarını, bahsedildiği şekilde katılan şirkete yetmiş sekiz adet senet vermediğini, ayrıldıktan sonra ödeme yapılıp yapılmadığını bilmediğini, ancak borcun şirketin borcu olduğunu, belki de katılan şirket çalışanlarından birisinin bu şekilde düzenlemiş olabileceğini belirtmiştir.
3. Katılan … AŞ. vekili şikâyet dilekçesinde özetle; sanığın yetiklisi olduğu şirket ile Altındağ 3. Noterliğinde 24.08.2007 tarihli finansal kiralama sözleşmesi akdettiklerini, sanığın bu sözleşmeyi aynı zamanda müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, bu sözleşme münderecatında sanıktan ayrıca bono alındığını, bütün bu bono ve sözleşme imzası prosedürüNÜN düzenleme şeklinde ve noter huzurunda yapıldığını, borcun ödenmemesi üzerine İstanbul 11.İcra Müdürlüğünün 2011/6584 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçtiklerini, ancak sanığın borca ve imzaya itiraz ettiğini, bu nedenle sanıktan şikayetçi olup katılma talebinde bulunduğunu belirtmiş; Mahkemece bozma öncesi 21.11.2013 tarihli duruşmada katılma kararı verildiği tespit edilmiştir.
4. Şikayetçi … Varlık Yönetim A.Ş. vekili bozma öncesi beyanında, katılan … A.Ş.’ den bu alacağı temlik yoluyla devraldıklarını, bu nedenle suçtan zarar gören konumunda olduklarını beyan ederek katılma talebinde bulunmuş, ancak mahkemenin 18.03.2014 tarihli ara kararı ile katılma talebinin reddine karar verildiği tespit edilmiştir.
5. Tanık E.S. bozma öncesi alınan beyanında özetle, katılan şirkette yetkili olarak görev yaptığını, pazarlama uzmanı kadrosunda bulunduğunu, kiralama sözleşmelerine vekaleten imza attığını, olayın üzerinden uzun zaman geçtiğinden tam hatırlamadığını, ancak sözleşmeyi noterde yaptıklarını, senetleri de aynı gün teslim aldıklarını, senet alındığında mutlaka senetleri önlerinde imzalattıklarını, sanıktan bu şekilde senet alınmışsa huzurda imzalatmış olduklarını, suça konu sözleşmeyi kendisinin yaptığını, ama senetleri ya kendisi ya da elemanı huzurunda aldıklarını, senetleri kendilerinin doldurulduğu iddiasının doğru olmadığını belirtmiştir.
6. Tanık M.T. bozma öncesi alınan beyanında özetle; sanığın yetkilisi olduğu … Grup Ltd Ştinin diğer ortağı olduğunu, 2007 yılında şirket temsilcisinin sanık …, daha sonra kendisinin olduğunu, kiralama işlemini sanığın yaptığını, ancak senet vermediğini bildiğini, şayet vermiş olsaydı bundan haberinin olacağını belirtmiştir.
7. Sanık, 27.03.2014 tarihli esasa dair savunma dilekçesi ekinde; 21.09.2007-26.04.2011 tarihleri arasında katılan şirkete yapılan ödemelere ait 99 adet makbuzu dosya arasına sunduğu; beyanında, katılan şirkete toplam 243.522,00 TL borçlarının olduğu, 156.228,30 TL’sinin ödenerek yaklaşık borcun % 65’inin ödendiğini beyan ettiği tespit edilmiştir.
8. Ankara Altındağ 3. Noterliğinden suça konu finansal kiralama sözleşmesinin onaylı suretlerinin gönderildiği; 24.02.2020 tarihli cevabi yazısında ise, ilgili işleme ait ödeme planı dışında senet fotokopisi bulunmadığı bildirilmiştir.
9. Katılan şirket tarafından suça konu senetlere istinaden sanık ve yetkili olduğu şirket aleyhine İstanbul 11.İcra Müdürlüğünün 2011/6584 Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattıkları, bahse konu takibe karşı sanık tarafından İstanbul 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1193 Esas sayılı dosyası ile takibin iptali talebiyle dava açıldığı, ancak dava takip edilmediğinden işlemden kaldırıldığı anlaşılmıştır.
10. İstanbul 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2011/1193 Esas sayılı dosyasından getirtilerek Adli Emanete alınan suça konu senetler ile ilgili olarak;
a. Grafoloji ve sahtecilik uzmanından alınan 11.12.2012 tarihli uzmanlık raporuna göre; suça konu senetlerdeki imzalar ile sanığın imzaları arasında benzeşim ve uygunluklar belirlenemediği, ancak grafoloji kıyas bulgularına dayalı olarak söz konusu imzaların sanık tarafından ve fakat kişisel kaligrafinin gizlenmesi amacıyla değiştirilerek (sonradan inkar edebilmek kastıyla) atılmış olması veya adı geçenin imzasına aşina başka bir kişi tarafından sahte olarak atılmış olmaları eşit seviyede ihtimal dahilinde görüldüğünden, bu imzaların sanık eli ürünü olmadıkları yolunda bir kanaat beyanında bulunabilmesinin mümkün görülmediği,
b. Grafoloji ve sahtecilik uzmanından alınan 01.07.2013 tarihli uzmanlık raporuna göre; suça konu senetlerdeki imzalar ile sanığın imzaları arasında benzeşim ve uygunluklar belirlenemediği, bu itibarla incelemeye konu imzaların sanık eli ürünü olduğu yolunda grafolojik kıyasa dayalı bir kanaat beyan edilebilmesinin mümkün olamayacağı, yine söz konusu imzaların, sanık tarafından ve fakat kişisel kaligrafinin gizlenmesi amacıyla değiştirilerek (sonradan inkar edebilmek kastıyla) atılmış olması ihtimali elimine edilebilmiş olup, adı geçen imzasına aşina başka bir kişi tarafından takliden sahte olarak atılmış oldukları yönünde kanaat hasıl olduğu,
Rapor edilmiştir.
11. UYAP kayıtlarında ve dosyada; sanık hakkında dava konusu sözleşmeye istinaden hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/115 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı, Mahkemenin 22.11.2013 tarihli kararı ile sanığın beraatine ve hissesini devrettiği aynı isimdeki … isimli kişi hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeden kesinleştiği tespit edilmiştir.
12. Mahkemece, sanığın yetkilisi olduğu şirketin uzunca bir süre ödemelerini yapmış olması, ödenen meblağın borcun yarısından fazlasına tekabül etmesi, sanık savunmalarında borcu kabul ediyor oluşu, senetlerden ilkinin sözleme tarihinden önceki bir tarihe tekabül etmesi, bu nedenle sanığın atılı suçu işlediğine dair delil bulunmadığı gerekçesiyle nitelikli dolandırıcılık suçundan temyize konu beraat hükmü kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
1. Sanığın ortağı ve yetkilisi olduğu şirketin uzunca bir süre ödemelerini yapmış olması, borcun tamamının yarısından fazlasını ödemesi, sanığın savunmalarında da borcu halen kabul etmesi, Altındağ 3. Noterliğinden alınan yazı cevabında ilgili işleme ait ödeme planı dışında senet fotokopisinin bulunmadığının bildirilmiş olması,senetlerden ilkinin sözleşme tarihinden önceki bir tarihe tekabül etmesi, ödeme yapılmış olmasına rağmen ticari teamüllere aykırı olarak senetlerin tamamının katılan şirketin elinde bulunması karşısında, sanığın suç işleme kastıyla hakaret etmesine dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak delil elde edilemediği anlaşılmış olmakla; hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.
2. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin de reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.11.2020 tarihli ve 2020/82 Esas, 2020/362 Karar sayılı kararında Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.04.2023 tarihinde karar verildi.