Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2021/3544 E. 2023/3567 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3544
KARAR NO : 2023/3567
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.02.2016 tarihli ve 2014/198 Esas, 2016/29 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62,51 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezasının ertelenmesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafinin temyiz istemi; müvekkilinin suça konu çeki düzenlemediği bilirkişi raporu ile sabit olmasına , dolandırıcılık suçunun mağdurunun sanık olmasına rağmen tanık beyanları ile mahkumiyet hükmü verilmesinin hukuka aykırı olması nedeniyle verilen hükmün bozulması talebine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, Akbank Sefaköy Çarşı Şubesi hesabına istinaden Z 9047718 numaralı çekin sahtesini üreterek kendi emrine 10.04.2014 tarih ve 11.000,00 TL bedelli olarak tanzim edip, borçlu olduğu …’e verip kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla dava açılmıştır.
2. Sanık aşamalardaki savunmalarında, kendisinin saç bakım ürünleri üretimi ve satışı ile ilgilendiğini, davaya konu olan çeki ismini hatırlayamadığı ancak ticari bir iş yapmış olduğu şahıstan aldığını, teyit etmek için arkadaşı olan … ile bankayı aradıklarını, banka yetkililerinin çekin sahte olabileceğini söylediklerini ve bankaya getirmelerini istediklerini, arkadaşı … ile bankaya gittiklerinde çekin sahte olduğunu, …’nın kadın olduğunu öğrendiğini, kendisinin çekin sahteliğinden haberdar olmadığını beyan etmiştir.
3. Tanık …, sanığın kendisinden borç para aldığını, sonrasında ödeyemediğini, olay günü kendisini arayıp borcuna karşılık bir çek vermeyi teklif ettiğini, daha sonra çeki getirdiğini, kendisinin bankayı aramak istediğini, banka görevlisine çekin sanık …’e ait olduğunu söylediğini, bankadaki memurun çeki göndermesini istediğini, bunun üzerine çeki mail yoluyla banka görevlisine gönderdiğini, görevlinin çekte oynama olduğunu, çeki kendisine veren şahısla birlikte bankaya gelmesini söylediğini, durumu kendisine anlattığında yok öyle bir şey çeki sen bana ver ben gidip çalıştığım yerde değiştireyim dediğini ancak kendisinin bunu kabul etmediğini töhmet altında kalacağını söyleyerek sanığı bankaya götürdüğünü, sanığın bankada, abi sen içeri girme dediğini kendisinin kabul etmediğini ve çeki bankada teslim ettiğini beyan etmiştir
4. İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı’nın 31.01.2014 tarihli uzmanlık raporunda, inceleme konusu çekin gerçek bir çek olduğu ancak ön yüzündeki matbu kısımlarının evvelce aynı yerde bulunan ibarelerin fiziksel yolla silinmesinden sonra husule getirilmiş oldukları, çekin aldatıcı niteliğinin bulunduğu, ön yüzdeki tanzim ile ilgili el yazılarının … ve … eli ürünü olmadığı, keşideci imzasının basit tersimli olması nedeniyle aidiyeti hususunda müspet veya menfi yönde bir beyanda bulunmanın mümkün olmadığı beyan edilmiştir.
5. Mahkemece suça konu çek duruşmada incelenmiş, unsurlarının tamam olduğu ve aldatıcı niteliğinin bulunduğu belirtilmiştir.
6. Mahkemece, alınan uzmanlık raporları ve diğer delillerle sahte oluşturulduğu sabit olan ve kullanılan bir çek bulunduğu, sanığın tanık …’ün bankaya girmesini istememesi şeklindeki hareketinin de sahte olduğunu bildiği çeki tanığın bilgisi olmaksızın geri alma ihtimali ile hareket ettiği kanaatine varıldığı belirtilerek, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçunun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet kararı verilmiştir

IV. GEREKÇE
Suça konu tahrifat yapılmak suretiyle sahteleştirilen çekin sanık tarafından borcuna karşılık kullanılmaya çalışıldığı, sanığın çeki kimden aldığını ve aldığı kişi ile aralarındaki ilişkiyi delillendiremediği ve çekin sahte olduğunun banka tarafından tespit edilmesinden sonra çeki tanığın elinden almaya çalıştığı dosya kapsamından anlaşılmakla; yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafiinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak; 5271 sayılı Kanun’un 231inci maddesinin sekizinci fıkrasına 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 72 nci maddesi ile eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” şeklindeki hükmün ancak yürürlük tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından uygulanabileceği gözetilerek, suç tarihi itibarıyla engel adli sicil kaydı bulunmayan, bir daha suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat oluştuğundan cezası ertelenen sanık hakkında, adli sicil kaydında daha önceden verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunduğu gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.02.2016 tarihli ve 2014/198 Esas, 2016/29 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.05.2023 tarihinde karar verildi.