Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2021/34725 E. 2023/4214 K. 22.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/34725
KARAR NO : 2023/4214
KARAR TARİHİ : 22.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, tefecilik
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet, beraat

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
Sanık müdafinin duruşmalı inceleme talebinin, hükmolunan cezaların süresine göre koşulları bulunmadığından, 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesinin birinci fıkrası gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı Kanun’un 318 … maddesi uyarınca reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Ünye Ağır Ceza Mahkemesinin 30.06.2015 Tarihli ve 2014/311 Esas, 2015/181 Karar Sayılı Kararı ile Sanık Hakkında
1. Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 37 nci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 158 … maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına,
2. Resmi belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 37 nci maddesinin birinci fıkrası delaletiyle 204, 62 ve 53 üncü maddelerinin birinci fıkraları uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına,
3. Tefecilik suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine,
Karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan Hazine ve Maliye Bakanlığı vekilinin temyiz isteği; tefecilik suçundan verilen beraat kararının usul ve yasaya aykırı olduğuna, sanığın tefeciliği meslek haline getirmiş bir kişi olduğuna, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğuna, ilişkindir.
2. Sanık müdafiinin temyiz isteği; mahkumiyet hükümlerinin usul ve yasaya aykırı olduğuna, eksik araştırma ve inceleme ile hükümler kurulduğuna, delillerin takdirinde hata edildiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Mahkemece; hakkındaki mahkûmiyet hükümleri kesinleşen temyiz dışı sanık …’nın icra takibine koyduğu bonoda borçlu olarak görünen katılanlar … ve …’in Fatsa Asliye Hukuk Mahkemesinde bono altındaki imzanın kendilerine ait olmadığı ve borçlu olmadıklarının tespiti amacıyla menfi tespit davası açtıkları ve bononun sahte olduğu iddiasıyla şikayetçi oldukları; suça konu bono hakkında Samsun Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünden alınan 20.05.2013 tarihli uzmanlık raporunda, … adına atılı imzaların adı geçenin eli ürünü olduğu beyanına imkan verir nitelik ve yeterlilikte grafolojik hususiyetler tespit edilemediği, yine bono üzerindeki imzalar ile temyiz eden sanık …’nın mukayese imzaları arasında grafolojik hususiyetler yönünden benzer/ortak tanı unsurları gözlenmediğinin belirtildiği, temyiz dışı sanık …’nın aşamalardaki savunmalarında, söz konusu bonoyu kendisine ev yapması için katılan …’ye verdiği 57.000,00 TL’ye karşılık teminat olarak aldığını, ancak … evi yapmayınca icraya koyduğunu, bonoda … ve …’nın da kefil olduklarını savunduğu, sanık …’ın ise, …’yi tanımadığını, kendisi ile herhangi bir şekilde alacak-borç ilişkisi olmadığını, …’yı oğlu …’in arkadaşı olarak tanıdığını, Fatsa Beyceli Köyü Belan Mevkii 160 Ada, 149 Parselde … adına kayıtlı fındık bahçesini oğlu …’in …’dan satın aldığını sonradan öğrendiğini savunduğu; katılanlar … ve …’nin, …’nın sanık …’ın yanında hamal olarak çalıştığını ve kendisi ile bir ticari ilişkiye girmelerinin mümkün olmadığını iddia etmeleri karşısında yapılan kolluk araştırması neticesinde, temyiz dışı sanık …’nın 28.07.2012 tarihi ve öncesinde sanık …’ın yanında çalıştığının belirlendiği; katılanlar … ve … hakkında başlatılan icra takibi sonrasında katılan …’ye ait taşınmazın satışa çıkarıldığı, satış aşamasında …’nın bu taşınmazı alacağına mahsuben devir almasına mütakip sanık …’ın oğlu olan …’e satışını yaptığının anlaşılması karşısında, temyiz dışı sanık …’nın sanık … ile eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek katılanlar … ve …’ye karşı düzenledikleri sahte bonoyla icra takibi başlattıkları ve bu şekilde sanığın üzerine atılı kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ile resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği sübut bulduğundan bu suçlardan cezalandırılmasına; her ne kadar tefecilik suçundan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış ise de, bu hususta iddia dışında suça konu borç ve faiz miktarlarına ilişkin belge ve delil bulunmadığı, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin dayanağının tespit edilememesi nedeniyle sanığın cezalandırılmasına yeterli, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmiştir.
2. Sanığın üzerine atılı suçlamaları kabul etmediği belirlenmiştir.
3. Kolluk güçlerince tanzim olunan tutanaklar, Samsun Kriminal Polis Laboratuvarının uzmanlık raporu, suça konu bono örneği, kurumların cevabi yazıları ve sanığın adlî sicil kaydı dava dosyasında mevcut olup belge aslının adli emanete alındığı anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hükme İlişkin Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği Yönünden
1. Mahkemenin gerekçesine olay ve olgular kısmının (1) numaralı paragrafında yer verildiği üzere mahkûmiyet hükmünün kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış; 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi ve gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 06.09.2010 olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
2. Sanığın sübut bulan eylemine ilişkin, icra takibi neticesinde katılan …’ye ait gayrimenkulün satılması nedeniyle, 5237 sayılı Kanun’un 3 ve 61 … maddeleri uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde alt sınırdan uygulama yapılarak hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
B. Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Kurulan Hükme İlişkin Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği Yönünden
1. Suça konu bononun 06.09.2010 tarihinde icra takibine konu edildiği ve buna göre suç tarihinin 06.09.2010 olduğu anlaşılmıştır.
2. Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 … maddesinin dördüncü fıkrası gereği 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.
3. Suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.
C. Tefecilik Suçundan Kurulan Hükme İlişkin Katılan Hazine Ve Maliye Bakanlığının Temyiz İsteği Yönünden
1. Sanığın yargılama konusu tefecilik eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 241 … maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
2. Sanığın sorgusu 15.12.2014 tarihinde yapılmıştır.
3. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen son işlemin 15.12.2014 tarihli sorgu olduğu ve bu tarihten, temyiz incelemesi tarihine kadar, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

V. KARAR
A. Kamu Kurum Ve Kuruluşlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenlerle Ünye Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.06.2015 tarihli ve 2014/311 Esas, 2015/181 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden, eleştirilen husus dışında, herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

B. Resmi Belgede Sahtecilik Ve Tefecilik Suçlarından Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünün (B) ve (C) bentlerinde açıklanan nedenlerle Ünye Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.06.2015 tarihli ve 2014/311 Esas, 2015/181 Karar sayılı kararına yönelik katılan Hazine ve Maliye Bakanlığı vekili ve sanık müdafiinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 … maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davalarının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

22.05.2023 tarihinde karar verildi.