Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2021/3370 E. 2021/6610 K. 16.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3370
KARAR NO : 2021/6610
KARAR TARİHİ : 16.09.2021

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenleme

A)213 sayılı VUK’nin 367. maddesi uyarınca kovuşturma şartı olan mütalaanın “2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme” suçlarına ilişkin olduğu, … Cumhuriyet Başsavcılığının 18.01.2013 tarihli ve 2013/3081 esas sayılı iddianamesi ile mütalaaya uygun olarak 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından kamu davası açıldığı, sahte fatura düzenleme ve kullanma suçları birbirinde ayrı suçlar olup birbirlerine dönüşemeyeceği ve sahte fatura düzenleme suçunda her takvim yılının birbirinden ayrı, kendi içinde teselsül eden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu ve 5271 sayılı CMK’nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı gözetilmeden, mütalaa ve iddianamede bulunmayan 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura kullanma suçlarından hüküm kurulması,
B)Kabule göre de;
1) Her takvim yılında işlenen sahte fatura kullanma suçlarının birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu gözetilmeden 2009 ve 2010 takvim yıllarından tek hüküm kurulması,
2) Sanık hakkında 2009 ve 2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçlarından açılan kamu davasında, sanığın savunmasında nüfus cüzdanını kaybettiğini, kendisiyle ilgili olmayan firma nedeniyle sürekli ifade vermek zorunda olduğunu söylemesine karşın duruşmada ibraz ettiği nüfus cüzdanının seri numarası ile dosyada fotokopisi bulunan ve mükellefiyet tesis edilirken ibraz edilen nüfus cüzdanının seri numaralarının aynı olduğu, genel görünüm itibarıyla aynı olduklarının mahkemece gözlemlendiği anlaşılmakla; sahte fatura düzenleme suçunda suçun failinin herkes olabileceği, suçta ve cezada şahsilik prensibi gereği esas amacın suçun şeklî sorumlusu olan kanuni temsilcilerin değil, suçun ayrıntılarını bilen ve oluşumunda rolü olan failleri cezalandırmak olması nedeniyle bu suça iştirak edilmesinin mümkün olması da dikkate alınarak, sanığın 2009 ve 2010 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçuna iştirakinin değerlendirilebilmesi ile maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından;
a) Sahte olarak düzenlendiği iddia olunan 2009 ve 2010 takvim yıllarına ait faturaların asıllarının, mükellefiyetin tesisine ilişkin tüm belgelerin dosya içine alınması, matbaa basım ve teslim formlarının temin edilmesi, 22.12.2009 tarihli yoklama fişindeki, matbaa basım formlarındaki, mükellefiyet tesisi için vergi dairesine ve ilgili yerlere sunulan belgelerdeki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığının sorulması, kendisine ait olmadığını söylemesi hâlinde; faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
b) Suça konu faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak, tanık sıfatıyla dinlenmeleri; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının ve faturaların alınması konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak ve mükellefiyetin sanığa ait olduğu dikkate alınarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 16.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.