YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/29902
KARAR NO : 2022/11588
KARAR TARİHİ : 06.06.2022
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
1-Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükmün temyiz incelemesinde;
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafisinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 158/1-f-son maddesi uygulanırken hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, aynı gerekçe ile para cezasının alt sınırı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamayacağı, bu şekilde alt sınırın haksız menfaatin iki katı olacak şekilde belirlenmesi gerektiği gözetilmeden adli para cezasına esas alınan birim gün sayısında alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle fazla ceza tayini,
Yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından sırasıyla “1100 gün” ve 22.000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine sırasıyla “1073 gün” ve “21.460 TL” adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-Resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükmün temyiz incelemesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarih, 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK’nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarında korunan hukuki yararın kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve 5237 sayılı TCK’nin 43. maddesi uyarınca, “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün olduğu da gözetilerek, açıklanan ilkeler doğrultusunda; sanık hakkında Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesi tarafından onanmış İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/435 Esas ve 2014/147 Karar sayılı, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/411 Esas ve 2014/130 Karar sayılı ilamları ile mahkumiyet hükümlerinin bulunduğunun anlaşılması karşısında; eylemlerinin aynı suç işleme kararına bağlı olarak zincirleme biçimde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilebilmesi için dosyaların ve varsa tespit edilebilen benzer nitelikteki dosyalarının aslı ya da onaylı örneklerinin getirtilip incelendikten sonra, sonradan sübutu kabul edilen eylemleri nedeniyle zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanarak tayin olacak cezadan kesinleşmiş önceki cezaların Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 tarihli, 2014/847 Esas ve 2016/128 Karar sayılı ilamında belirlediği ilkeler uyarınca mahsup edilmesi gerekeceği de dikkate alınarak, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 06.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.