Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2021/29250 E. 2023/3737 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/29250
KARAR NO : 2023/3737
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik (değişen suç vasfına göre özel belgede sahtecilik)
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet, beraat

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.09.2015 tarihli ve 2014/467 Esas, 2015/1083 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 207 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; dolandırıcılık suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanık müdafiinin temyiz isteği; suça konu bononun zorunlu unsurlarının tamamına yakınının olmaması nedeniyle, belgenin özel belge olarak da değerlendirilemeyeceğine, bu nedenle aldatıcılık niteliğinin de bulunmadığına, katılan için zarar oluşmasının mümkün olmadığına, çünkü belgenin bu haliyle icra takibine konu olamayacağına, bononun katılan ile sanık arasında gerçek bir alacak borç ilişkisine istinaden düzenlenip verildiği için sanık lehine 5237 sayılı Kanun’un 211 … maddesinin uygulanmamasının hukuka aykırı olduğuna, yeterli gerekçe gösterilmeden lehe hükümlerin uygulanmadığına ilişkindir.
2. Katılan vekilinin temyiz isteği, bir sebebe dayanmamaktadır.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, katılan …’a araba satacağı vaadiyle, farklı tarihlerden katılandan 42.000,00 TL para aldığı, katılana araba satmadığı gibi aldığı paranın da sadece 7.000,00 TL’sini iade ettiği, satış gerçekleşmeyince aldığı paralara karşılık suça konu borçlusu, şikâyetçi …, kefili … … olan 10.000,00 TL bedelli bonoyu sahte olarak düzenleyerek katılana verdiği iddiasıyla sanık hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kamu davası açılmıştır.
2. Sanık savunmasında; katılana satmak istediği ikinci el araçlarda sıkıntı çıktığı için bir türlü resmi devir işlemini yapamadığını, bunun için katılandan aldığı paralara istinaden kendisinin borçlu gözüktüğü bonoyu bizzat kendisinin imzalayarak katılana verdiğini, şikayetçi … adına düzenlenen bonoyu ise …’ün verdiğini, katılana olan borcunun 15.000,00 TL’sini ödediğini, kalanını da en kısa süre içinde ödeyeceğini, dolandırıcılık kastıyla eylemleri gerçekleştirmediğini, aksilik olduğu için borcunu peşin ödeyemeyerek senet verdiğini beyan etmiştir.
3. Şikâyetçi … beyanında; sanığı tanıdığını, sanık ile herhangi bir ticari ilişkisinin olmadığını, olayla ilgisinin bulunmadığını beyan etmiştir.
4. Grafoloji ve sahtecilik bilirkişisinden alınan 24.05.2014 tarihli raporda; suça konu bononun ön yüzündeki yazılar ve … adına atılı bulunan borçlu imzalarının …’ün eli ürünü olmadığı, … … adına atılı bulunan kefil imzalarının ve bono üzerindeki yazıların sanığın eli ürünü olduğu, … adına atılı bulunan imzaların tersim biçimi farklı olsa da diğer tanı unsurları açısından benzerlikler göstermesi ve bononun ön yüzündeki yazılarla birlikte değerlendirildiğinde, sanığın elinden çıkmış olmasının mümkün olduğu belirtilmiştir.
5. Mahkemece, sanığın katılana önceden … borcunu ödemek için birden fazla bono verdiği, bunlardan suça konu olan 10.000,00 TL bedelli bononun sahte olduğu, ancak önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, gerekçesiyle sanığın dolandırıcılık suçundan beraatına; sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kamu davası açılmış ise de, suça konu bononun alacaklısı, vade tarihi ve düzenleme tarihi bulunmadığından özel belge niteliğinde olduğu, sanığın eyleminin resmi belgede sahtecilik suçunu değil, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu gerekçesiyle temyize konu mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
A. Özel Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Sanık Müdafii ve Katılan Vekilinin Temyizleri Yönünden
1. Sanık savunması, katılan ve şikâyetçi beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre; yargılama sonucunda suçun sübutu ve bonoda alacaklı ismi, düzenleme ve vade tarihlerinin bulunmaması nedeniyle özel belgede sahtecilik suçunun oluştuğuna yönelik kanıya ulaşan mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmediğinden ve kararda lehe hükümlerin uygulanmama gerekçesi gösterilmiş olduğundan, hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafii ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.
B. Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Katılan Vekilinin Temyizi Yönünden
1. Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre, aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
2. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen son işlemin sanığın Mahkemece sorgusunun yapıldığı 27.03.2015 tarihi olduğu ve bu tarihten, temyiz incelemesi tarihine kadar, 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

V. KARAR
A. Özel Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle, Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.09.2015 tarihli ve 2014/467 Esas, 2015/1083 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

B. Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle, Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.09.2015 tarihli ve 2014/467 Esas, 2015/1083 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 … maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen olağan dava zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

09.05.2023 tarihinde karar verildi.