Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2021/26123 E. 2023/7000 K. 11.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/26123
KARAR NO : 2023/7000
KARAR TARİHİ : 11.10.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/212 E., 2015/262 K.
SUÇLAR : Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanık müdafii
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.10.2015 Tarihli ve 2014/212 Esas, 2015/262 Karar Sayılı Kararı ile Sanık Hakkında
1. Resmi belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
2. Bilişim sistemlerinin banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (son) bentleri, 62 nci, 52 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 21.666,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
Karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafinin temyizi, kararın gerekçesiz olduğuna, çek üzerinde sanığın imzasının bulunmadığına, katılanla ticari ilişkisinin olmadığına, sanığın cezalandırılması için yeterli delil bulunmamasına karşın cezalandırılmasının ve ayrıca hakkında lehe hükümlerinin uygulanmama gerekçesinin de usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, arı kovanı almak için katılanla anlaştığı ve suça konu sahte çeki kargo yolu ile gönderdiği, katılanın söz konusu çeki aldıktan sonra malzemeleri hazırlamaya başladığı, malzemelerin bir kısmını da gönderdiği, ancak çekin bankaya ibrazında sahte olduğunun anlaşıldığı olayla ilgili olarak yürütülen soruşturma sonucunda sanık hakkında üzerine atılı suçları işlediği iddiası ile kamu davası açılmıştır.
2. Katılan, ticari ilişki içinde olduğu … isimli kişi ile birlikte sanığın iş yerine gelmesi nedeniyle ona güvendiğini, sanıkla anlaşma yaptıklarını, kendisine nakit para ya da çek vermesi halinde çıta ve kovanları gönderebileceğini söylediğini, sanığın 0532 652 01 23 numaralı telefonu kullandığını, bu numaradan kendisini arayarak kargo yolu ile kendisine çek gönderdiğini söylediğini, çeki aldıktan sonra malzemeleri hazırlamaya başladığını, sanığın ortağı olduğunu söyleyen ve kendisini arayan şahsın gönderdiği tıra 14.000,00 TL tutarında malı yüklediğini, kalanını daha sonra göndereceğini ancak kendisini arayan kimse olmadığını, çeki bankaya ibraz ettiklerinde sahte olduğunun söylendiğini beyan etmiştir.
3. Sanık soruşturma aşamasındaki ifadesinde; hattı 2013 yılına kadar kendisinin kullandığını, katılanı tanımadığını, bir ticari ilişkisinin olmadığını, suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiş, mahkemedeki sorgusunda, … isimli kişiden mal aldığını, 2012 onun yanına gittiğinde, …ın kendisini arı kovanı ve çıta yapan birisi ile tanıştırdığını, ancak bu kişi ile anlaşma yapmadığını, daha sonra da bu kişinin kendisini telefonla aradığını ve mal satmak istediğini ancak ondan herhangi bir mal almadığını ve çek vermediği ifade etmiştir.
4. Temyiz dışı sanık …, söz konusu çeki düzenleyen ve piyasaya süren kişinin sanık … olduğunu beyan etmiştir.
5. Çekte lehtar olarak görünen ve ilk ciranta olan … matbaa isimli iş yerinin sahibi … ve işleri vekâletname ile yürüten eşi … … çekle bir ilgilerinin bulunmadığını, arka yüz ciranta hanesindeki kaşenin kendi iş yerleri kaşesi olmadığını ve imzaların kendilerine ait olmadığını beyan etmişlerdir.
6. Dosya arasında bulunan kriminal rapora göre; çekin orijinal olduğu, ancak çek bilgileri ve keşideci bilgilerinin bulunduğu bölümde fiziksel silinti izlerinin bulunduğu, bu bölümdeki orijinal yazıların silinerek mevcut yazıların aynı bölümlere sonradan tahrifen yazdıkları, çekin aldatıcılık niteliğini haiz olduğu belirtilmiş, yine ilk ciranta imzasının …’e ait olmadığı, çekteki yazı ve imzaların sanığın ya da tanıkların eli ürünü olduğunu gösterir nitelik ve yeterlilikte kaligrafik özellik tespit edilemediği belirtilmiştir.
7. Mahkemece sanık savunması, katılan ve tanık beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile sanığın atılı suçları işlediğinin sabit olduğu kabulü ile hakkında temyize konu mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
A. Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
B. Bilişim Sistemlerinin Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan verilen hükümde; 5237 sayılı Kanun 158 nci maddesinin birinci fıkrasının (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanun’un 52 nci maddesi uyarınca 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği halde, somut olayda katılanın mahkemede verdiği beyanında elde edilen haksız menfaat miktarının 14.000,00 TL olduğunu belirtmesi cihetiyle, adli para cezasına esas temel gün sayısının 1400 gün olarak belirlenmesi yerine 1000 gün şeklinde belirlenip uygulama yapılması ve sonuç cezanın da 5237 sayılı Kanun’un 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi ve son cümlesi uyarınca çek miktarı olan 26.000,00 TL’ye çıkarılıp uygulamanın bu miktar üzerinden devam ettirilmesi suretiyle sanık hakkında eksik adli para cezası tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile düzeltilen husus dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.
3. Sanık hakkında kurulan hükümde Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görünen, hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun’un 81 inci maddesiyle yapılan değişiklik gözetilmeden, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğine ilişkin ihtarat yapılması ve 5237 sayılı Kanun’un 53 ncü maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması hususları dışında bir hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
A. Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenlerle Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.10.2015 Tarihli ve 2014/212 Esas, 2015/262 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

B. Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (B) bendinin (3) numaralı alt bendinde açıklanan nedenlerle Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.10.2015 Tarihli ve 2014/212 Esas, 2015/262 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasından TCK’nin 52/4. maddesinin uygulanmasına ilişkin paragraftan “ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceğinin bildirilmesine” ibaresinin çıkartılarak, yerine “ödenmeyen adli para cezasının 5275 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun’la değişik 106/3. maddesi gereğince infazına” ve hüküm fıkrasından TCK’nin 53 üncü maddesinin uygulanmasına ilişkin paragrafın çıkartılarak yerine “sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53 üncü maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı da gözetilerek uygulanmasına” ibarelerinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün Tebliğname’ye uygun olarak oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

11.10.2023 tarihinde karar verildi.