YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/20188
KARAR NO : 2022/19602
KARAR TARİHİ : 23.11.2022
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Dolandırıcılık, kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCELER : Onama,Bozma
I. Sanık … hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiin temyizinin incelenmesinde:
Dairemizce de benimsenen, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.01.2018 tarihli, 2017/463 Esas ve 2018/20 Karar sayılı ve 23.01.2018 tarihli, 2015/962 Esas ve 2018/16 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesiyle yapılan değişiklik ve 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirilerek fiilin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla sanık müdafiin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden, hükmün ONANMASINA,
II. Sanık … hakkında açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan, sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafiin temyizinin incelenmesinde:
CMK’nin 253/3. maddesine göre, sanık … hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanıklar müdafiin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1. Sanık …’ın katılandan hile ile aldığı imzalı boş kağıdı hukuki sonuç doğuracak şekilde doldurup katılan aleyhine icra takinde kullanmaktan ibaret eyleminin, suça konu belgenin özel belge niteliğinde olması ve hukuka aykırı olarak ele geçmesi nedeniyle, sanık … hakkında TCK’nin 209/2. maddesi delaletiyle 207/1. maddesi uyarınca özel belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, suçun niteliğinde hataya düşülerek TCK’nin 209/1 maddesinde düzenlenen açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan hüküm kurulması,
2. Sanıkların bakır ticaretine yönelik hileli davranışları ile katılanı ikna edip katılandan 86.000 dolar almak ve katılandan aldıkları imzalı boş kağıdı doldurup icra takibinde kullanmak suretiyle kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında, katılan ve tanıklar …, … ve …’ın beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, kardeş olan sanıkların sürecin başından sonuna kadar iştirak iradesi içerisinde hareket ettikleri, yüklenen suçu birlikte işledikleri anlaşıldığından, sanık … hakkında TCK’nin 158/1-d ve 43. maddeleri uyarınca zincirleme şekilde işlenen kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, delillerin taktirinde hataya düşülerek, TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,
3. Kabule göre de;
a) Sanık … hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesiyle yapılan değişikliğin gözetilmemesi yasaya aykırı,
b) Sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
c) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 23.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
…