Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2021/18147 E. 2023/1397 K. 09.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/18147
KARAR NO : 2023/1397
KARAR TARİHİ : 09.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/54 E., 2015/32 K.
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet,beraat
TEMYİZ EDENLER : Sanık … müdafi, katılan vekili
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edelerin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
İnebolu Ağır Ceza Mahkemesinin, 2603.2015 tarihli ve 2014/54 Esas, 2015/32 Karar sayılı kararı ile sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 51 inci maddesi ve 53 üncü uyarınca, 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, nitelikli dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158 inci maddesinin birinci fıkrasının f ve son bendi, 62 nci maddesi, 52 nci maddesi ve 53 üncü uyarınca, 2 yıl 6 ay hapis ve 21.660,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi gereği beratine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz istemi, beraat eden sanık …’ün eyleminin sabit olduğuna, eksik inceleme ile karar verildiğine, sanık müdafinin temyiz istemi, şüpheden sanık yararlanır ilkesine aykırı davranıldığına, suça konu belgenin çek vasfında olmadığından suç vasfının yanlış belirlendiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Katılan ile sanık … arasındaki borç ilişkisi nedeniyle sanık …’in suça konu … adına düzenlenmiş 29.11.2008 keşide tarihli çeki katılana vermesi nedeniyle sanık … hakkında nitelikli dolandırıcılık, bu çekteki keşideci imzasının 14.03.2014 tarihli rapora göre kuvvetle muhtemel sanık …’e ait olması nedeniyle de sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kamu davası açılmıştır.
2.Sanık …’ın soruşturma beyanında ilk olarak suça konu çeki imzasız olarak araç alımı nedeniyle diğer kısımları dolu şekilde katılana verdiğini, aracın alımı sonrasında imzayı tanık Musa’ya tamamlattıracağını, soruşturma aşamasında alınan diğer beyanında çek vermediğini, kovuşturmada alınan savunmasında ise yine imzasız şekilde diğer kısımlar dolu olarak verdiğini, araç alımı geçekleşince çekin Musa tarafından imzalanacağını, alım gerçekleşmeyince çekin katılanda kaldığını, nasıl ve kim tarafından imza edildiğini bilmediğini, kendisinin ve diğer sanık …’ün tanık Musa adına imza atma yetkisinin bulunmadığını beyan ederek atılı suçlamaları kabul etmemiştir.
3.Sanık …’ün, çeki kendisinin vermediğini, katılana nasıl geçtiğini bilmediğini , imzanın kendisine neden ait çıktığını anlamadığını, şirket işleri ile Ahmet’in ilgilendiğini beyan ederek atılı suçlamaları kabul etmediği anlaşılmıştır.
4. Katılanın, suça konu çeki sanık …’in kredi kartını kullanması nedeniyle olan borcunun bir kısmına karşılık olarak kendisine verdiğini, ortak olan sanıkların iş yerinde çeki almaya gittiğinde imzasız olarak çeki vereceği sırada diğer odaya gidip çeki imzalı bir şeklide geri getirdiğini, çeki Mustafa’nın imzalayabileceğini, onun kabul etmemesi halinde kendisinin imzalayabileceğini söylediğini, kimin imza attığını bilmediğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
5. Tanık M.Y.’ün, çeki kendisinin düzenlemediğini, kimseye çek keşide etme yetkisi vermediğini, ancak sanık …’e bir iki boş çek verdiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
6.Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının tümünde keşideci imzasının tanık M.Y.’ye ait olmadığının, imza ve yazıların sanık … ve sanık …’ya ait olmadığının bildirildiği, ancak 14.03.2014 tarihli kriminal raporda keşideci imzasının kuvvetle muhtemel sanık …’e ait olduğunun, son olarak Adli Tıp Fizik İhtisas Dairesinden alınan 16.03.2015 tarihli raporda imza ve yazıların sanıklara ait olup olmadığı konusunda tespit yapılamadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
7. Mahkeme tarafından sanığın çelişkili savunması, katılanın istikrarlı beyanı, tanığın kimseye çek keşide yetkisi vermediği ve bir iki boş çeki sanık …’e verdiğine yönelik beyanı, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre sanık …’in resmi belgede sahtecilik suçundan ek savunma vermek suretiyle atılı suçları işlediği kabul ederek temyize konu mahkumiyet kararları ile sanık …’nın diğer sanık ile iştirak iradesi ile hareket ettiğine dair delil bulunmadığından resmi belgede sahtecilik suçundan beraat kararı verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Her İki Sanık Hakkında Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hükümler Yönünden
Suça konu çekin sanık … tarafından katılana hangi tarihte verildiği ve kullanıldığı tespit edilememişse de en aleyhe kabulle katılanın bu çeki icraya koyduğu 18.11.2009 tarihinden önceki bir tarih olacağı belirlenerek yapılan incelemede;
Sanıkların yargılama konusu eylemleri için, 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci maddesi uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin öngörüldüğü, belirlenen suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
B.Sanık … Hakkında Nitelikli Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Mahkumiyet Hükmü Yönünden
1. Sanığın suça konu sahte çeki katılana vermesi suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 tarih ve 6/8-69 sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması hâlinde, borç hileli davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı nazara alındığında; sanığın, Mahkemenin kabulüne göre araç alım satımı nedeniyle var olan bir borç ilişkisi, katılanın beyanına göre ise kendisine ait kredi kartının sanık tarafından kullanılması nedeniyle oluşan bir borç ilişkisinin varlığı nedeniyle, önceden doğan borç sebebiyle suça konu çekin katılana verildiğinin anlaşılması karşısında, somut olayda dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine hükmolunması hukuka aykırı bulunmuş,
2. Kabule göre de; Dairemizce de benimsenen, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.01.2018 tarihli, 2017/463 Esas ve 2018/20 Karar sayılı ve 23.01.2018 tarihli, 2015/962 Esas ve 2018/16 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında ve 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun’un 81 inci maddesiyle yapılan değişikliğin ve 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının dikkate alınması gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
A. Her İki Sanık Hakkında Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünün A bendinde açıklanan nedenle İnebolu Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.03.2015 tarihli ve 2014/54 Esas, 2015/32 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekili ile sanık … müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçu yönünden açılan kamu davalarının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

B.Sanık … Hakkında Nitelikli Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Mahkumiyet Hükmü Yönünden
Gerekçe bölümünün B bendinde açıklanan nedenlerle İnebolu Ağır Ceza Mahkemesinin, 2603.2015 tarihli ve 2014/54 Esas, 2015/32 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

09.03.2023 tarihinde karar verildi.