Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2021/14057 E. 2022/14410 K. 14.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/14057
KARAR NO : 2022/14410
KARAR TARİHİ : 14.09.2022

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

I- Özel belgede sahtecilik, parada sahtecilik ve tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadı ile dolandırıcılık suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
… Şubesi tarafından 26.05.2014 tarihli inceleme ve değerlendirme raporunda sanıktan ele geçirilen 100 TL’nin sahte olduğu ve aldatıcılık kabiliyetinin bulunduğunun belirtilmiş olması karşısında tebliğnamedeki “parada sahtecilik” suçu yönünden bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiş, sanığın, sahte nüfus cüzdanı ile bireysel kredi başvuru formunu imzalayarak kredi talebinde bulunduğu olayda, sanığın eyleminin kül halinde zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu anlaşılmış ise de; suça konu nüfus cüzdanının aldatıcılık yeteneğinin bulunmaması nedeniyle ayrıca özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden bozma kararı verilmemiş, sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan hüküm yönünden, sanığa yüklenen eylemin 5237 sayılı TCK’nin 158/1-d bendinde öngörülen kamu kurumu olan Nüfus Müdürlüğünün maddi varlıklarından olan nüfus cüzdanının kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve aynı Kanun’un 158/1-j bendinde öngörülen banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında kaldığı ve birden fazla bendin sanık tarafından ihlal edilmiş olduğu anlaşılmakla, sanık hakkında uygulama yapılırken alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesi gerekirken eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile sanık hakkında tekerrüre esas alınan Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.11.2012 kesinleşme tarihli, 2006/1225 Esas ile 2011/669 Karar sayılı ilamındaki mahkûmiyetin, TCK’nin 165/1. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nin 253. maddesinde yapılan değişiklikle bu suçun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; tekerrüre esas alınan bu ilam sebebi ile uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılmak ve ayrıca tekerrüre esas alınacak başka ilam olup olmadığı da değerlendirilmek suretiyle, tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirilerek fiillerin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suç vasıflarının doğru biçimde belirlendiği, cezaların kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden eleştiriler dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin ONANMASINA,
II- Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesine gelince;
1- Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden; dosya arasında bulunan sahte nüfus cüzdanı üzerinde Heyetimizce yapılan gözlemde, nüfus cüzdanı üzerinde yer alan fotoğraf üzerindeki mühür izinin belge üzerinde devam etmediği ve bu haliyle aldatıcılık niteliğine sahip olmadığı, bu nedenle sanığın unsurları oluşmayan suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Kabule göre ise;
a) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
b) Tekerrüre esas alınan ilama konu TCK’nin 165. maddesindeki suçun hükümden sonra 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nin 253. maddesinde yapılan değişiklikle uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; bu suç yönünden uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılıp tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 14.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.