Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2021/13144 E. 2023/2652 K. 05.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/13144
KARAR NO : 2023/2652
KARAR TARİHİ : 05.04.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR :Bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.11.2014 tarihli ve 2010/219 Esas, 2014/374 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
a.Bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 158 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) fıkrası ve son cümlesi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 26.900,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
b.Resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
Karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; savunma hakkının kısıtlandığına, sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığına, dolandırıcılık kastının bulunmadığına ve lehe olan hükümlerin uygulanmamasına, ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, katılan şirketten aldığı un karşılığında, suça konu Yapı Kredi Bankası Kahramanmaraş Şubesine ait 30.05.2006 keşide tarihli, 7.800,00.TL bedelli ve Akbank Arnavutköy/İstanbul Şubesine ait 30.03.2006 keşide tarihli, 8.350,00.TL bedelli sahte çekleri verdiği, çeklerin bankaya ibraz edildiğinde sahte oldukları anlaşılmıştır.
2. Sanık … aşamalarda alınan savunmalarında; katılan şirketten suç tarihinde un aldığını, suça konu 7.800,00 TL bedelli çeki toptan un satın alan … …’dan; 8.350,00 TL bedelli olanı ise ürün alan … isimli kişiden aldığını, un karşılığında katılan şirkete verdiğini, katılan şirket ile çok sayıda alış-verişlerinin olduğunu, sadece bu çeklerde sorun çıktığını, diğer alış verişlerini ödediğini, katılan tarafa 1.500,00 TL civarında bir ödeme yaptığını, geriye kalan borcu da ödeyeceğini belirtmiştir.
3. Katılan şirket vekili şikayet dilekçesinde; katılan şirketin bir un fabrikası olup, sanığın ise fırın işletmeciliği yaptığını, katılan şirket ile ticari alışveriş sonucu suça konu 2 adet çeki cirolayıp verdiğini, tahsil için bankaya ibraz edildiğinde sahte olduklarını öğrendiklerini, sanık ile temasa geçilmesine rağmen bir sonuç alınamadığını, bunun üzerine çekteki cirantalara ulaşılmaya çalışılsa da şahısların ve firmaların hayali şahıslar olduklarını öğrendiklerini belirtmiştir.

4. Suça konu çeklere ilişkin olarak herhangi bir uzmanlık raporu alınmamış ise de; Akbank’tan gelen yazı cevabında, suça konu 8.350,00 TL bedelli çek ve hesabına ait sistemlerinde bir kayıt bulunmadığı; Yapı Kredi Bankasından gelen yazı cevabında ise, suça konu 7.800,00 bedelli çekin bankalarının mevcut çeklerinin şekil şartlarını taşımadığı, keşideci imzasının da tutmadığı, üzerinde yazılı çek ve hesap numaralarının da uyuşmadığı ve çek üzerinde tahrifat yapılmış olabileceği bildirilmiştir.
5.Soruşturma aşamasında yaptırılan emniyet araştırmasında; suça konu çekte birinci ciranta olarak gözüken … Yemek ve … isimli işyeri ve şahsı tanıyan bulunmadığının ve mahalle kayıtlarında da olmadığının rapor edildiği tespit edilmiştir.
6.Suça konu 7.800,00.TL bedelli çekte keşideci olarak gözüken M.T. kovuşturma aşamasında tanık sıfatıyla dinlenilmiş; anlatımında Yapı Kredi Bankası Kahramanmaraş şubesinde çek hesabının bulunduğunu, ancak o tarihte sanık …’ye veya bir başkasına belirtilen bedelli çeki vermediğini, hatta o tarihlerde ödenip bankaya dönmüş bir çekinin aynısı üretilerek geldiğini, davaya konu çekin de sahte olduğu şeklinde anlatımda bulunduğu anlaşılmıştır.
7.Mahkeme gözleminde, suça konu çeklerin aldatma niteliklerinin bulunduğu tutanağa geçirilmiştir.
8.Mahkemesince sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarının sübut bulduğu kabul edilerek temyiz incelemesine konu mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
A. Sanık Hakkında Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1.Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü aynı Kanun’un 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği zamanaşımın kesilmesi halinde, zamanaşımı süresinin ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacağının belirtilmiş olması nedeniyle 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresine tabi olduğu anlaşılmıştır.
2. Dosya kapsamına göre resmi belgede sahtecilik suçu yönünden 30.05.2006 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

B. Sanık Hakkında Bilişim Sistemlerinin Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Sanığın, katılan şirketten aldığı un karşılığında, suça konu Yapı Kredi Bankası Kahramanmaraş Şubesine ait 30.05.2006 keşide tarihli, 7.800,00.TL bedelli ve Akbank Arnavutköy/İstanbul Şubesine ait 30.03.2006 keşide tarihli, 8.350,00.TL bedelli sahte çekleri verdiği, çeklerin bankaya ibraz edildiğinde sahte olduklarının anlaşıldığı, bu surette nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda; sanığın savunmasında, un satın aldığı katılan şirket ile çok fazla alışverişleri olduğunu, sadece bu çekte sorun çıktığını, suç tarihlerine kadar 300.000,00-400.000,00 TL civarında alışverişleri olduğunu, daha önce bir sıkıntı yaşamadıklarını, bu çeklerle ilgili 1.500,00 TL civarında bir ödeme yaptığını ancak toplam 10.000,00 TL borcu olduğu konusunda anlaştıklarını beyan etmesi karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya mahal vermeksizin tespiti için, sanık ve katılan şirket yetkilisinin tekrar ifadelerinin alınarak suça konu çekin hangi hukuki ilişkiye istinaden, hangi tarihte ve aynı anda mı yoksa farklı tarihte mi verildiği hususlarının netleştirilmesi, böylece çekin önceden … borç kapsamında verilip verilmediğinin, suç tarihinin ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususlarının kesin bir şekilde belirlenmesi, katılan şirket yetkilisinden sanığın zararı gidermeye ilişkin ödemede bulunup bulunmadığının ve kısmi ödeme var ise bu ödemeye muvafakatinin olup olmadığının sorulması, 5237 sayılı Kanun’un 168 inci maddesindeki koşullar da değerlendirilmek suretiyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı belirlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile sanık hakkında hüküm kurulması,
2.Kabule göre de; 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A. Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.11.2014 tarihli ve 2010/219 Esas, 2014/374 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen olağanüstü zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

B.Bilişim Sistemlerinin Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenle Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.11.2014 tarihli ve 2010/219 Esas, 2014/374 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkının saklı tutulmasına,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

05.04.2023 tarihinde karar verildi.