YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/13098
KARAR NO : 2022/20359
KARAR TARİHİ : 13.12.2022
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
…
1)Sanık hakkında, …’e ait boş çeki yetkisi olmadığı halde doldurarak katılan şirkete verdiği ve bu şekilde sahte düzenlenmiş çek ile menfaat temin ettiği iddiası ile nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasında; sanığın savunmasında, … ile aralarında uzun zamandır ticari ilişki olduğunu ve katılanın rızası ile suça konu çeki boş şekilde kendisine doldurması için verdiğini, bu şekilde katılana ait katılanın rızası ile kendisinin doldurduğu bir çok çek olup ödendiğini ancak ödeme sıkıntısı nedeniyle bu çeki ödeyemediğini, dolandırıcılık kasıt ve iradesinin olmadığını beyan ettiği, tanık …’in ise 25 adet boş çekinin çalındığını, sanığın bir şekilde bu çeki ele geçirdiğini ve kullandığını, sanığa doldurması için boş şekilde çek vermediğini beyan etmesi nedeniyle suça konu çek nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçundan yapılan kovuşturmada suç duyurusunda bulunulması üzerine kamu davası açılmış olup, anılan dosyada yer alan ve bu dosyayı ilgilendiren soruşturma aşamasına ilişkin bilgi, beyan ve belgelerin dosyada yer almadığının anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 tarih ve 80/98 sayılı, “belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği gibi rızanın açık veya zımni olabileceği ve özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının yerine imza atan kimsede suç kastının varlığının kabul olunamayacağı..” yönündeki kararı da göz önünde bulundurularak, öncelikle sanık hakkında aynı çek nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçundan Ümraniye 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/362 Esas sayılı dosyasında bulunan ve bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosya içerisine alınması, katılanın çalındığını beyan ettiği çekler ile ilgili başvurusunun bulunup bulunmadığının tespiti ile varsa başvurusuna ilişkin belgelerin getirtilmesi ve çalındığını iddia ettiği çekler arasında suça konu çekin de olup olmadığının belirlenmesi, sanık tarafından daha önce bu şekilde keşide edilip ödenen çek olup olmadığının sanıktan ve katılandan da sorulmak suretiyle ilgili bankalar ve icra daireleri nezdinde araştırılması; bu şekilde başka belgelerin de verildiğinin tespit edilmesi halinde, bunlarla ilgili olarak yapılan yargılamalar ya da icra takiplerinde imzaya itiraz edilip edilmediğinin, ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılıp sanığın dolandırıcılık kastı ile hareket edip etmediği tespit edilerek hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile mahkûmiyet hükmü kurulması,
2)Kabule göre de;
a)5237 sayılı TCK’nin 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (j) ve (k) ve (l) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanun’un 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, somut olayda suça konu menfaat miktarının 9000 TL olduğu, adli para cezasına esas gün sayısının 900 gün olarak belirlenip bu miktar üzerinden uygulama yapılarak sonuç ceza tayini yerine temel cezanın gün üzerinden eksik belirlenmesinden sonra 52. madde uyarınca bir gün karşılığı yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeksizin 100 TL olarak takdir edilmesi suretiyle adli para cezasına çevrilmesi,
b)5237 sayılı TCK’nin 62. maddesine göre; sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri konusunda mahkemede oluşan kanaate göre takdiri indirim uygulanıp uygulanmayacağının kararda tartışılması gerekirken, duruşmalardan kaçtığına dair duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz bir tutumu bulunmayan sanık hakkında duruşmalardan kaçtığından şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle takdiri indirim nedenlerinin uygulanmaması,
c)Sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesiyle yapılan değişiklik gözetilmeden, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilmesi yasaya aykırı,
d)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 13.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.