Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2020/6719 E. 2023/7988 K. 06.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/6719
KARAR NO : 2023/7988
KARAR TARİHİ : 06.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/487 E., 2015/676 K.
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Konya 12. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.11.2015 tarihli ve 2014/487 Esas, 2015/676 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
a) Dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 157 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü ile 58 inci maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infazı ile infazdan sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına;
b) Resmi belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü ile 58 inci maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre infazı ile infazdan sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına;
Karar verilmiştir.
2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 13.12.2020 tarihli, 2016/37599 sayılı ve resmi belgede sahtecilik ile dolandırıcılık suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin bozulması gerektiği görüşünü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteği, dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmadığına, resmi belgede sahtecilik suçunun zincirleme olarak işlendiğine, sanığın birden fazla tekerrüre esas sabıkası olması nedeniyle her iki suç bakımından teşdiden cezalandırılması gerektiğine ilişkindir.
Sanığın temyiz isteği, delil yetersizliği olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık …’ın katılan …’dan aldığı 5.000,00 TL borç için adli emanetin 2013/3309 sırasında kayıtlı 07.09.2012 düzenleme tarihli, 30.01.2013, 30.02.2013, 30.03.2013 30.04.2013, 30.05.2013 ödeme tarihli alacaklısı katılan …, borçlusu katılan … olan 1.000,00’er TL’lik 5 adet unsurları tam olan senedi borçlu yerine imza atarak vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik ve katılan …’ya karşı da dolandırıcılık suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açılmıştır.
2. Sanık savunmasında; inşaat elektrik işleri yaptığını, …’yı kombici olması nedeniyle tanıdığını, …’dan yaptığı iş karşılığı para aldığını ancak borç almadığını, dava konusu senetleri daha önce görmediğini, senetlerin borçlusu …’u tanımadığını, beyan ederek suçu inkar etmiştir.
3. Katılan …, dava konusu senetlerdeki borçlu imzasının kendisine ait olmadığını, kimseye senet düzenleyip vermediğini beyan etmiştir.
4. Katılan … aşamalardaki beyanlarında; kendisinin tesisatçılık, sanık …’ın ise elektirikçilik yaptığını, aralarında bir çok kez ticari ilişki kurulduğunu, sanığın dava konusu senetleri aynı gün dernek içinde borcuna karşılık verdiğini,…’ten senet alırken…’e cirolatmadığını, ancak yanında …’nün de bulunduğunu, borçlu görünen Ercüment Ekrem’i tanımadığını, senetlerin arkasında bulunan ilk ciranta kaşesi ve imzasının kendisine ait olduğunu ve Baymak Bayi olan …’den mal alıp karşılığında bu senetleri verdiğini ifade etmiştir..
5. Tanık … Cumhuriyet Savcılığında vermiş olduğu ifadesinde; dava konusu senetlerin ikinci cirantası ve Mır Isı’nın sahibi olduğunu, katılan …’nın kendisinden malzeme alıp karşılığında bu senetleri verdiğini, senetleri yanında ciroladığını, senetler ödenmeyince … ile görüştüğünü, senetleri sanık …’dan aldığını söyleyip, yanına…’ü getirdiğini, …’tün kendisi yanında …’ya başka senet verip, imzaladığını gördüğünü ancak o senetlerin de ödenmediğini, dava konusu senetlerin kim tarafından doldurulduğunu bilmediğini, …’nın ciro edip kendisine verdiğini beyan etmiştir.
6. … Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından tanzim olunan 18.07.2014 tarihli uzmanlık raporunda; inceleme konusu senetler üzerindeki yazıların ve imzaların katılan … elinden çıkmadığı, keza senetler üzerindeki imzaların katılan … elinden çıkmadığı, imzanın … elinden çıktığını gösterir yeterli kaligrafik bulgu tespit edilemediği, ancak tetkike konu 30.03.2013 ve 30.04.2014 ödeme tarihli senetler üzerindeki borçlu imzalarının sanık … elinden çıkmış olması mümkün ve muhtemel olarak değerlendirilmiştir.
7. Mahkemece, sanık …’ın katılan …’dan aldığı 5.000,00 TL borç için alacaklısı …, borçlusu katılan … olan 1.000,00’er TL’lik 5 adet unsurları tam olan senetleri borçlu yerine imza atarak verdiği, yapılan kriminal incelemede borçlu imzalarının sanık tarafından atıldığının tespit edildiği, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilmediği, bu şekilde sanığın üzerine atılı resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği kabul edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Resmi Belgede Sahtecilik Suçuna İlişkin Kurulan Hüküm Yönünden
1. Suça konu 5 adet bononun farklı tarihte düzenlenip ve farklı tarihlerde katılana verildiğine ilişkin bir iddia ve delil bulunmaması karşısında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkin tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
2. 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık ve o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
B. Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaşma hükümlerinin yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7 nci maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi için gereği yapılarak sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
A. Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenle Konya 12. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.11.2015 tarihli ve 2014/487 Esas, 2015/676 Karar sayılı kararında sanık ve o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

B. Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenle Konya 12. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.11.2015 tarihli ve 2014/487 Esas, 2015/676 Karar sayılı kararına yönelik sanık ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.11.2023 tarihinde karar verildi.