Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2020/514 E. 2020/3197 K. 16.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/514
KARAR NO : 2020/3197
KARAR TARİHİ : 16.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenleme, 5464 sayılı Kanuna aykırılık
HÜKÜM : Sanığın, 2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme ve 5464 sayılı kanuna aykırılık suçlarından: Mahkumiyet
2009 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan: Beraat

1- Sanığın, 2008 takvim yılında sahte fatura düzenleme ve 5464 sayılı Kanun’a aykırılık suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde :
Bozmaya uyularak yargılama sürecindeki işlemlerin hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ile delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, vicdanî kanının deliller ve dosyadaki bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, fiilin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, fiile uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlenip uygulandığı, kurulan hükümlerde  bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmış; sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan hükümlerin ONANMASINA,
2- Katılan vekilinin, 2009 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan verilen beraat hükmüne yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08.11.2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK‘nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığının anlaşılması karşısında 2009 yılında sahte belge düzenlediği anlaşılan sanık hakkında mahkumiyet hükmü yerine beraat kararı verilmesi ;
Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz talepleri bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.06.2020 tarihinde 5464 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan verilen hüküm yönünden Üye … ile Üye …’un hükmün bozulması gerektiğine ilişkin karşı oyları ve oyçokluğu ile diğer yönlerden oybirliğiyle karar verildi.

KARŞI OY

Sanık … hakkında 5464 sayılı Kanuna aykırılık suçundan verilen mahkumiyet hükmünün temyiz incelenmesinde: sayın çoğunluğun hükmün onanması yönündeki görüşüne aşağıdaki nedenlerle iştirak etmiyoruz.
Sanığın eylemi POS cihazını amacı dışında kullanıp gerçeğe aykırı harcama belgesi düzenlemek ve kişilerin nakit ihtiyacını karşılamaktan ibaret değildir, iddianamede tarif edilen ve yargılama sonucunda kabul edilen eylemin maddi unsurunu “kendisine nakit ihtiyacı için başvuran kişilerin getirdiği, kendilerine veya başkalarına ait kartları POS cihazından sanki alışveriş yapılmış gibi geçirip kendi hesabına yatandan daha düşük bir parayı vermek, faiz ve komisyon geliri elde etmek suretiyle post tefecilik yapmak” fiilini oluşturmaktadır. Sanığın bu fiili işlemekte amacının faizle para verip alacağını peşinen kart vasıtasıyla teminat altına almak olduğunda kuşku yoktur. Bir kısım kart sahibinin tanık olarak alınan beyanları ile sanığın kendisine nakit ihtiyacı için başvuran birden fazla kişiye faizle para verdiği ve bunu kartları pos cihazından alışveriş yapılmış gibi geçirip alacağını teminat altına aldığı sübut bulmuştur. TCK’nin 241. maddesinde yazılı tefecilik suçunun oluşması için maddi unsur “başkasına ödünç para vermek” tir. Manevi unsur ise; “Kazanç elde etmek amacıyla yapılması” dır. Suçun konusu ise “ödünç verilen para” dır. Kanun koyucu ayrıca kazanç elde etme amacıyla ödünç para vermeyi suçun unsuru haline getirerek sanıkta “kazanç sağlama özel kastının” varlığını aramıştır.
5464 sayılı Kanun’un 36. maddesinde yazılı “Gerçeğe aykırı harcama belgesi düzenlemek” suçunun oluşması için maddi unsur “sahte harcama belgesi düzenlemek veya tahrifat yapmak”tır. Manevi unsur ise ” Sahteliği bilerek yapıp menfaat temin etme amacı”dır. Suçun konusu ise “harcama belgesi” dir. Bu maddenin gerekçesinde “Bu kanun ile hüküm altına alınan adli cezalar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri dikkate alınmak suretiyle düzenlenmiştir. Ayrıca, söz konusu madde ile Kanun’un uygulanmasına yönelik olarak satış yapılmış gibi harcama belgesi, nakit ödemesi yapılmış gibi nakit ödeme belgesi, mal iadesi, hizmet alımından vazgeçmesi ya da işlemin iptali olmaksızın bu işlemler yapılmış gibi alacak belgesi düzenlenmesi veya bu belgelerde tahrifat yapılması suretiyle kendilerine veya başkalarına yarar sağlayanlar hakkında adli ceza uygulanacağı hükme bağlanmıştır” denilmektedir.
POS cihazı kullanan üye işyeri sahibi kendisinin, bir çalışanın veya yakınının kartını bir alış veriş olmadığı halde POS cihazından geçirerek hesabına o miktarda para yatırmasını sağlar ise, bir alış veriş varmış gibi çekim yapıp alış verişi iptal edip POS cihazındaki çekimi iptal etmez ise 5464 sayılı Kanun’un 36. maddesinde yazılı suçu işlemiş olur. Suçun konusu harcama belgesidir. Madde metninden, suçun maddi unsurun tarifinden ve madde gerekçesinden anlaşılacağı üzere bu maddede cezalandırılan fiil sahtecilik suçunun özel şeklini oluşmaktadır.
İddianamede tarif edilen ve sübutu kabul edilen eylemde ise maddi unsur farklıdır; Sanık ödünç para verip kazanç elde ediyor, bu işleme POS cihazını üyelik yoluyla aldığı bankayı da aracı kılıyor. Bu eylemde ödünç para veren işyeri sahibi, komisyon ödeyerek verilen parayı alan kişi ile aracı kılınan banka olmak üzere üçlü bir ilişki vardır. Bankanın POS cihazı ve harcama belgesi suçun işlenmesinde araçtır. Suçun konusu ise faizle ödünç verilen paradır. TCK’nin 241. maddesinde öngörülen ceza ile 5464 sayılı Kanun’un 36. maddesinde yazılı suç için öngörülen cezanın alt ve üst sınırının aynı olmasının önemi yoktur. Suç tipi açısından farklılıklar vardır. Kanunilik ilkesi gereği iddianamede tarif edilen ve sübutu kabul edilen eyleme uyan suç tipi TCK’nin 241. maddesinde yazılı tefecilik suçudur. Tefecilik suçunun ve harcama belgesinde sahtecilik suçunun maddi ve manevi unsurları farklıdır. Bu nedenle öngörülen cezaların alt ve üst sınırının aynı olmasına rağmen TCK’nin 44. maddesi veya özel normun üstünlüğü ilkesi uygulanamaz. Öncelikle uygulanması gereken kanunilik ve tipiklik unsurudur.
Sanığın sübut bulan eyleminin tipiklik açısından TCK’nin 241. maddesinde yer alan ” tefecilik” suçunu oluşturduğu ve bu suçtan cezalandırılması gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek 5464 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan verilen mahkumiyet kararının “bozulması” gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun kararın onanması gerektiğine dair görüşüne katılmıyoruz