Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2020/4265 E. 2023/4309 K. 23.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/4265
KARAR NO : 2023/4309
KARAR TARİHİ : 23.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Tosya Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.03.2016 tarihli ve 2014/183 Esas, 2016/280 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 206 ncı maddesi, 58 … maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği, kararı temyiz etme iradesinden ibaret olup herhangi bir neden gösterilmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık …’ın 14.06.2012 tarihinde kiraladığı … plaka sayılı araç ile seyir halindeyken tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası yaptığı ancak ehliyeti olmaması nedeniyle görevli polis memurlarına söz konusu kazayı daha önceden tanıdığı ve kendisinde ehliyet bilgileri mevcut olan katılan …’nın yaptığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
2. Sanık savunmasında üzerine atılı suçu kabul etmiştir.
3. Dosya kapsamında sanığın, … plaka sayılı aracı katılan …’nın kullandığı yönündeki yalan beyanına istinaden kolluk görevlileri tarafından düzenlenen ve imzasını taşıyan herhangi bir resmi belgeye rastlanılmamıştır.
4. Mahkemece sanığın resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu işlediği kabul edilerek temyize konu mahkumiyet hükmü kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
A. Hüküm tarihinde, davanın görüldüğü yer mahkemesinin yargı çevresi dışında Samsun E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olduğu anlaşılan sanığın, duruşmadan bağışık tutulmak isteyip istemediği sorulmadan, hükmün tefhim olunduğu oturumda hazır bulundurulması veya SEGBİS yolu ile duruşmaya katılması sağlanıp yüzüne karşı hüküm verilmesi gerektiği gözetilmeden, yokluğunda yargılamaya devam edilip karar verilmek suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 193 üncü ve 196 ncı maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,
B. Resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyan suçunun oluşması için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler, ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde 15.06.2011 tarihli kaza tespit tutanağının aslının duruşmaya getirtilip incelenerek sanık tarafından imzalanıp imzalanmadığının araştırılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
Hukuka aykırı bulunmuştur.
C. Kabule göre de; sanığa isnat edilen “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçundan dolayı kurulan hükümde, 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 23 ve 24 üncü maddeleri ile düzenlenen 5271 sayılı Kanun’un 250 ve 251 … maddelerindeki “Seri Muhakeme Usulü” ve “Basit Yargılama Usulü”nün uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31 … maddesiyle 5271 sayılı Kanun’a eklenen geçici 5 … maddesinin (d) bendi ile “01.01.2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de; hükümden sonra, 16.03.2021 tarih ve 31425 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’a 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31 … maddesiyle eklenen geçici 5 … maddesinin (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin basit yargılama usulü yönünden; 02.08.2022 tarih ve 31911 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli ve 2020/87 Esas, 2022/44 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’a 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31 … maddesiyle eklenen geçici 5 … maddesinin (d) bendinde yer alan “kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış” ibaresinin seri muhakeme usulü yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Tosya Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.03.2016 tarihli ve 2014/183 Esas, 2016/280 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 … maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

23.05.2023 tarihinde karar verildi.