Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2020/4210 E. 2020/7256 K. 14.12.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/4210
KARAR NO : 2020/7256
KARAR TARİHİ : 14.12.2020

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Sahte fatura düzenleme
HÜKÜM : Mahkumiyet

A) Sanık … hakkında “2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme” suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
Sanığa yüklenen suçların Kanun’daki cezalarının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, en aleyhe kabulle 31/12/2006 ve 31/12/2007 olan suç tarihlerinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanık müdafinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi gereğince DÜŞMESİNE,
B) Sanık … hakkında “2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme” suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafinin temyiz taleplerinin incelenmesi:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 08/11/2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK‘nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığının anlaşılması karşısında, tebliğnamede bu yönde bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Buse Metal İnş. Harf. Taşımacılık San. ve Tic. Ltd. Şti’nin yetkilisi olan sanık … ve ortağı olan temyiz dışı sanık … hakkında “2008-2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme” suçundan açılan kamu davasında; sanık …’nun savunmasında, köylüsü olan …’in kendisine iş bulacağını söyleyerek İstanbul’a getirdiğini, kendisinden kimlik fotokopisini aldığını ve sigortasının başlaması için içeriğini okumadığı bir takım belgeler imzalattığını ancak daha sonra … ve soyismini bilmediği Nihat isimli şahsın işlerin kötü gittiğini söyleyerek kendisini köyüne gönderdiklerini, bir daha …’i görmediğini, adına şirket kurulduğundan haberinin olmadığını şirketin diğer ortağı olarak görünen sanık …’yı tanımadığını ve sahte fatura düzenlenmesi konusunda bilgisinin bulunmadığını beyan etmesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
1- Sanık … ve temyiz dışı sanık … tarafından düzenlendiği iddia olunan kanaat oluşturacak sayıdaki fatura asıllarının, kullanan şirketlerden ve vergi dairesinden de sorulmak suretiyle temin edilerek dosyaya getirtilip faturaların sanıklara gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması ile sanık … tarafından ismi bildirilen …’in açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılması, duruşmada çekinme hakkı hatırlatıldıktan sonra faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması,
2- …’in de faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylemesi halinde sanık … ve temyiz dışı sanık … ile bu kişinin temin edilecek yazı ve imza örnekleri ile faturalardaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
3-Faturalardaki yazı ve imzaların sanık … ve temyiz dışı sanık … ya da …’e ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
a)Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorulması, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,
b)Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, dava açılmış ise dosyalarının getirtilip incelenerek ilgili belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya alınması,
c)Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanığı tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanığın bir iştirakinin bulunup bulunmadığının sorulması,
4-Şirketi gerçekte idare eden kişinin kim olduğu, defter ve belgelerin kim tarafından muhafaza edildiği hususlarının gerektiğinde şirketin muhasebecisinin de araştırılıp çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla beyanlarının alınması ve şirketin beyannamelerinin kim tarafından verildiğinin de araştırılması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükmü kurulması yasaya aykırı,
5- Kabule göre de;
a) Aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura düzenleme fiillerinin zincirleme suç oluşturduğu ve sanık hakkında TCK’nin 43. maddesi hükümleri uygulanmayarak eksik ceza tayini yasaya aykırı,
b) 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından ceza miktarı itibarıyla sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 14.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.