Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2020/2532 E. 2022/14067 K. 05.07.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2020/2532
KARAR NO : 2022/14067
KARAR TARİHİ : 05.07.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

Sanık … hakkında 18.02.2010 tarihinden 24.05.2010 tarihine kadar sahte fatura düzenleme suçunu işlediği iddia olunarak kamu davası açıldığı, mahkum olan sanık … ile iştirak halinin söz konusu olmadığı belirlenerek yapılan incelemede;
1)Sanık … hakkında “2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyizinin incelenmesinde; Sanığa yüklenen “2010 takvim yılında sahte fatura düzenleme” suçunun Kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, 24.05.2010 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve bu itibarla katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
2)Sanık … hakkında “sahte fatura düzenleme” suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik sanık müdafisi ile katılan vekilinin, sanık … hakkında “sahte fatura düzenleme” suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyizinin incelenmesinde;
Sanıklar hakkında “2010 ve 2011 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme“ suçlarından açılan kamu davasında; sanık …’nın savunmasında, … ismi ile tanıdığı sonradan gerçek isminin … olduğunu öğrendiği kişinin İstanbul’da bir tekstil firması devralacaklarını, problemleri nedeniyle şirketi kendi üzerine yapamadığını söyleyerek, hisseyi almasını teklif etmesi üzerine ağabeyini yakından tanıdığı için kabul ettiğini, Noterliğe gittiklerini , gerekli işlemlerin yapıldığını ve vekaletname verdiğini , o günden sonra bu şirketin bulunduğu yere hiç uğramadığı gibi ne yaptıklarını da hiç bilmediğini, faturalarla ilgisinin bulunmadığını, faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını beyan etmesi, sanık …’in de savunmasında, … ve … isimli kişilerle bir kez Noterliğe gittiğini, bazı belgelere imza attığını, şirket ve faturalarla ilgisinin bulunmadığını savunması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından;
1)Suça konu faturaların, kullanan mükelleflerden veya vergi dairesinden temin edilip sanıklara gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması, kendilerine ait olmadığını söylemeleri halinde; savunmalarda isimleri bildirilen … ve …’ın açık kimlik ve adres bilgilerinin tespiti ile tanık olarak çağrılmaları, duruşmada CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra faturalar gösterilerek yazı ve imzaların kendilerine ait olup olmadığının sorulması,
2)… ve …’ın da faturalardaki yazı ve imzaların kendilerine ait olmadığını söylemeleri halinde sanıklar ile bu kişilerin temin edilecek yazı ve imza örnekleri ile faturalardaki yazı ve imzaların kime ait olduğu hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması,
3)Faturalardaki yazı ve imzaların sanıklara ya da … ve …’a ait olmadığının anlaşılması halinde ise;
Faturaları kullanan şirket yetkilileri veya kişilerin tanık sıfatıyla duruşmaya çağrılarak CMK’nin 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatıldıktan sonra sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıkları, sanıkları tanıyıp tanımadıkları ve faturaların düzenlenmesi konusunda sanıkların bir iştiraki bulunup bulunmadığının sorulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması, yasaya aykırı,
4)Suçun sübutu halinde ise; hükümden sonra 15.04.2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 7394 sayılı Kanun’un 4 ve 5. maddeleriyle değişik 213 sayılı Kanun’un 359. maddesinin 3, 4, 5 ve 6. fıkra hükümleri uyarınca 5237 sayılı TCK’nin 7/2. maddesi de gözetilerek öncelikle lehe Kanun’un tespit edilip uygulama yapılması ve her iki Kanunla ilgili uygulamanın gerekçeleriyle birlikte denetime olanak verecek şekilde ayrıntılı olarak kararda gösterilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumlarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafisi ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.07.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.