YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/9460
KARAR NO : 2023/4266
KARAR TARİHİ : 23.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.06.2015 tarihli ve 2013/379 Esas, 2015/378 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/292225 numaralı; “belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu göz önüne alınarak, suça konu senet aslı duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan sonra iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve denetime olanak sağlayacak şekilde belge aslının dosya içinde bulundurulması gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, kabule göre de; Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” gerekçesi ile bozma görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz talebi; sanığın beraat etmesi gerektiği, aksi halde de erteleme ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanması gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, borçlusu …, Lehtarı … olan, 25.08.2012 tarihinde tanzim edilmiş gözüken, 25.03.2013 vade tarihli, 25,000,00 TL bedelli bonoyu borcuna karşılık mağdur …’ın bilgi ve rızası dışında kimlik bilgilerini kullanarak ve onun adına imzalayarak sahte olarak tanzim edilip müşteki Hünkar’a verildiği iddia ve kabul olunmuştur.
2. Mahkemenin Anadolu 11. İcra Dairesinin 2013/6986 Esas sayılı takip dosyasını getirtip incelemesi sonucu; “alacaklısı …, borçluları … ve … aleyhine 25.000 TL bedelli 25/08/2012 Tanzim Tarihli 25/03/2013 Vade Tarihli senede istinaden kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla 26/03/2013 Tarihinde icra takibine geçildiği, ödeme emirlerinin …’a 01/04/2013 Tarihinde, …’a ise 16/04/2013 tarihinde tebliğ olunduğu, 24/04/2013 Tarihli dilekçe ile Kocaeli Nöbetçi İcra Dairesi aracılığıyla borçlulardan …’ın borca ve takibe itiraz ettiği, yine dosya içerisinde İstanbul Anadolu 8. İcra Mahkemesinin 30/12/2013 Tarih 2013/267-784 E-Karar sayılı ilamının konulduğu, bu ilamda davacı borçlu …, takibi dayanağı senet altındaki imzanın kendisine ait olmadığını, yine yetki yönünden de itiraz ettiğini beyanla takibinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, bilirkişi incelemesi neticesinde senetteki borçlu imzasının … el ürünü olmadığı anlaşılmakla, davacı borçlu … yönünden icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, yine dosya kapsamı itibariyle herhangi bir ödeme bilgisine rastlanmadığı, alacaklı tarafın haciz talebi doğrultusunda işlemlerin yapıldığı görüldü. Borçlu …’un göndermiş olduğu itiraz dilekçesi sonrası itirazla ilgili ne tür bir işlem yapıldığı takip dosyasından anlaşılamadığı”nın görüldüğü dosya arasındaki dosya inceleme tutanağı ile kayda geçirilmiştir.
3. Mağdur … beyanında senetteki imzanın kendisine ait olmadığını, sanığın senet verdiğinden haberi de olmadığını beyan etmiştir.
4. Sanık, senedi kendisinin düzenlediğini, müşteki Hünkar’ın önünde mağdur …’un bilgisi ve rızası ile mağdur …’un imzasını borçlu yerine attığını beyan etmiştir.
5. Mahkeme sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin kabulü ile mahkumiyetine hükmetmiştir.
IV. GEREKÇE
5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
A. Tebliğname Yönünden
Sanığın, davaya konu senette borçlu kısmına mağdur adına imzayı kendisinin attığını kabul etmesi ve dosya kapsamında senette bir tahrifat iddiasının da bulunmaması karşısında, 5271 sayılı Kanun’un 217 nci maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri yasal ve yeterli gerekçe ile değerlendiren Mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
B. Sanık Müdafiinin Talebi Yönünden
Sanığın atılı suçu işlediği anlaşılmakla, İstanbul Anadolu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.06.2015 tarihli ve 2013/379 Esas, 2015/378 Karar sayılı kararında hukuka aykırılık bulunmamıştır. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.06.2015 tarihli ve 2013/379 Esas, 2015/378 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.05.2023 tarihinde karar verildi.