Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/9296 E. 2023/1232 K. 06.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/9296
KARAR NO : 2023/1232
KARAR TARİHİ : 06.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI :2014/1027 E. , 2015/546 K.
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmi onama, kısmi bozma

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Ankara 44. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.06.2015 tarihli ve 2014/1027 Esas, 2015/546 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
1. Resmi belgede sahtecilik suçundan; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü, 62 nci maddesi ve 53 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
2. Dolandırıcılık suçundan; 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddesinin birinci fıkrası, 168 inci maddesi ikinci fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci ve 51 inci maddeleri uyarınca erteli 5 ay hapis ve 20,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
Karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; sanığın suç işleme kastının olmadığına, mahkemece eksik inceleme neticesinde usul ve esasa aykırı kurulan hükmün re’sen gözetilecek nedenlerle bozulmasına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık ile mağdur arasında ticari ilişki nedeniyle sanığın kendi borcuna karşılık sözde Esat … tarafından kendisi adına keşide edilmiş iki adet senedi ciro ederek mağdura verdiği anlaşılmıştır.
2. 30.12.2013 vade tarihli 850,00 TL bedelli ve 30.11.2013 tarihinde 800,00 TL bedelli vadesi gelen senetlerin ödenmemesi nedeniyle noter kanalıyla Esat …’a ödememe protesto çekildiği ancak tüm araştırmalara rağmen senedi keşide eden Esat …’a ulaşılmadığı belirlenmiştir.
3. Sanığın savunmasında, kendisinin mobilyacı olduğunu, suça konu senetleri kendisinin düzenlediğini borcuna karşılık mağdura verdiğini daha önce müşterisi olan bir kişinin adını yazdığını, mağdurun uğramış olduğu zararın büyük kısmını karşıladığını beyan etmiştir.
4. Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı Bilirkişisi 17/09/2014 tarihli raporunda; suça konu senetlerdeki yazı ve imzanın sanığın eli ürünü olduğu ve aldatıcılık niteliğini haiz olduğunu belirtmiştir.
5. Mahkemece iddia, sanığın ikrarı içerir savunması, müşteki beyanı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından sanığın atılı suçları işlediği sabit görülmekle sanık hakkında temyize konu mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
A. Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Sanığın suça konu iki adet sahte senedi aldığı malzeme siparişi karşılığında aynı tarihte şikayetçi …’ya verdiği iddia ve kabulüyle resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulduğu, dosya kapsamına göre, sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan hukuki kesintinin olmadığının tespit edildiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun (YCGK) 22.04.2014 tarihli ve 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5237 sayılı Kanun’un “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarında korunan hukuki yararın kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği ve 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi uyarınca, “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği nazara alınarak somut olayda ise aynı anda verilen senetler yönünden 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesi uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi gerektiği gözetilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
B. Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Sanığın şikayete konu senetleri, mağdurla arasında daha önce doğmuş borç ilişkisine karşılık verdiğinin anlaşılması, menfaatin temin edilmesinden sonra ödememeye yönelik hileli davranışlar sergilenmesi karşısında dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşmaması nedeniyle sanık hakkında beraat kararı yerine mahkumiyet kararı verilmesi,
2. Kabule göre de, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen 5237 sayılı Kanun’un 157 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Kanun’un 2 ve 7 inci maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Nedenleriyle kurulan hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara 44. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.06.2015 tarihli ve 2014/1027 Esas , 2015/546 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye kısmen uygun, kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
06.03. 2023 tarihinde karar verildi.