Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/9262 E. 2023/4352 K. 24.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/9262
KARAR NO : 2023/4352
KARAR TARİHİ : 24.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.06.2015 tarihli ve 2014/340 Esas, 2015/573 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan, 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci, 51 … ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine ve 1 yıl denetim süresi belirlenmesine ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Sanığın temyizi, eksik araştırma ile karar verildiğine, rapora göre imzanın kendisine de ait olmadığına, yalnızca ciro imzasının kendisine ait olduğuna, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince hakkında verilen mahkumiyet kararının bozulması gerektiğine ilişkindir.
2. Katılan vekilinin temyizi, sanık hakkında alt sınırdan ceza kurulması ve hakkında takdiri indirim nedenlerinin uygulanması nedeniyle mahkumiyet hükmünün bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Türkiye İş Bankasına ibraz edilen senedin ödenmemesi üzerine, banka tarafından başlatılan icra takibine senette borçlu olarak görünen katılan …’ın itiraz etmesi üzerine senet üzerinde yer alan borçlu imzalarının ona ait olmadığının tespit edilmesi ve senedin, senette ilk ciranta olarak görünen şirket ortağı sanık tarafından kullanıldığı ve onun tarafından piyasaya sürüldüğü iddiası ile sanık hakkında kamu davası açılmıştır.
2. Dosya arasında İcra Hukuk Mahkemesi dosyasından getirtilen bilirkişi raporuna göre senetteki borçlu imzalarının katılan …’a ait olmadığı tespit edilmiştir.
3. Senedi bankaya ibraz eden ve senette son ciranta olarak görünen şirket yetkilisi tanık olarak verdiği beyanında senedi Tutar Kömür şirketinden aldığını beyan etmiştir.
4. Tutar Kömür şirketi ortağı olan sanık da aşamalarda verdiği beyanlarında, senedin kendisi tarafından cirolanarak verildiğini, ancak senedi ticari ilişkisi içerisinde olduğu katılan …’dan aldığını, ancak bu ticari ilişkiye ilişkin bir fatura ya da belge olup olmadığını bilmediğini, suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.
5. Sanığın ortağı olan ve mahkemede tanık olarak beyanı alınan T. T, kendisinin 2011 yılı ekim ayında fiilen ortaklıktan ayrıldığını, bu süre zarfında katılan … ile ticari ilişkilerinin bulunmadığını beyan etmiştir.
6. Katılan … da aşamalardaki ifadelerinde, senedin kendisi tarafından düzenlenmediğini, Tutar Kömür şirketi ile bir ticari ilişkisinin bulunmadığını söylemiştir.
7. Mahkemece, katılan beyanı, sanık savunması, tanık beyanı ve bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın atılı suçu işlediğini sabit olduğu kabulü ile sanık hakkında temyize konu mahkumiyet hükmü kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
1. 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından sanığın ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
3. Sanık hakkında kurulan hükümde Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen denetim süresinin alt sınırının mahkum olunan ceza süresinden az olamayacağının gözetilmemesi dışında hukuka aykırılık bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (3) numaralı paragrafında açıklanan nedenle Samsun 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 02.06.2015 tarihli ve 2014/340 Esas, 2015/573 Karar sayılı kararına yönelik sanık ve katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 … maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasından 5237 sayılı Kanun’un 51 … maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanmasına ilişkin bölümdeki “1 yıl” ibaresinin çıkartılarak yerine “1 yıl 8 ay” ibaresinin yazılması suretiyle, hükmün, Tebliğname’ye kısmen uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

24.05.2023 tarihinde karar verildi.