YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/8819
KARAR NO : 2023/4189
KARAR TARİHİ : 18.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet, beraat
Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Kastamonu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.05.2015 tarihli ve 2014/84 Esas, 2015/182 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında dolandırıcılık suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine; resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci, 53 üncü ve 58 … maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası, hak yoksunluklarına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Katılan vekilinin temyiz istemi, beraat kararının hukuka aykırı olduğu, eksik inceleme sonucu alındığı, mahkûmiyet kararının yerinde olmakla birlikte eksik ceza verildiğine ilişkindir.
2.Sanık müdafinin temyiz isteği, teamül gereği senetlerin iki imzalı olarak düzenlendiği, bu hususun araştırılmadığı, senedin borç alındıktan sonra verildiği, sanığın sadece kendi adına imza attığı, lehe hükümlerin uygulanmadığı, seçenek yaptırımlara çevrilmemesinin hukuka aykırı olduğu, kararın bozulmasına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1.Sanığın katılandan 6.500,00 TL borç istediği, sanığın maddi durumunu kötü olarak bildiğini beyan eden katılanın sanığın babasınında kefil olarak imzalayacağı yazılı senet vermesi halinde parayı vereceğini bildirmesi üzerine sanığın kabul ettiği, katılanın yeğeninin doldurduğu bonoyu babasına imzalatacağını söyleyen sanığın katılanın yanından ayrıldığı, bir süre sonra bonoyu iki adet imza ile imzalanmış şekilde katılana teslim ettiği; sanık tarafından katılana alacağının ödenmediği anlaşılmıştır.
2.Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından 12.07.2013-17.07.2013 tarihinde tanzim edilen uzmanlık raporunda; Tetkike konu senet üzerinde bulunan imzalar ile …, … ve … …’nun mukayese imzaları arasında yapılan karşılaştırmalı incelemeler neticesinde; imzaların genel şekli ve tersim tarzı, imzaların başlangıcı ve nihayete erdirişi, imzalar içindeki el hareketlerinin yapılışı ve diğer hususiyetler yönünden söz konusu imzaların …’nun elinden çıktığı, tetkike konu senet üzerinde bulunan yazılar ile …, … ve … …’nun mukayese yazıları arasında yapılan karşılaştırmalı incelemeler neticesinde; ortak harf ve rakamların tersimi, yuvarlak harf ve rakamların başlama ve … noktaları ve diğer hususiyetler yönünden söz konusu yazıların …, … ve … …’nun elinden çıkmadığı belirtilmiştir.
3. Mahkemesince, bono üzerinde her iki imzanın sanığın eli ürünü olduğu hususunda tereddüt bulunmadığı, yine dosya kapsamı tanık beyanları ve bilirkişi raporu ile bono üzerindeki … … ve … … isimlerinin de aynı el ürünü olduğunun ancak alt kısımda yazılan adreslerin farklı bir el yazısı ile farklı bir kişi tarafından doldurulduğu, katılan tarafından sanığa imzalanması için verilen bono üzerinde … … yazısının da bulunduğu, bono üzerinde iki adet imzanın bulunduğu ancak her iki imzanın atılış, başlama harfleri itibariyle iki ayrı imza olduğu, her iki imzanın birbirinden tamamen farklı olduğu, sanığın imzaları katılanın yanında atmaması, imzaların birbirinden çok farklı olması, bono üzerinde kefil ismi yerinde … … isminin bulunması ve katılanın yaşı, sosyal durumu itibariyle her iki imzanın sanık tarafından atıldığını bilecek durumda olmaması da dikkate alındığında katılanın beyanlarının olduğu olduğu, sanık savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu kanaatine varılarak sanık ve müdafiinin savunmalarına itibar olunmamıştır. Ancak Dolandırıcılık suçu yönünden Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları gereğince ise sanığın söz konusu bonoları önceden doğmuş olan bir borç için vermiş olması nedeniyle dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gerekçesiyle beraat, sahtecilik suçundan mahkûmiyetine; sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olması, katılanın zararlarının giderilmemesi hususları da dikkate alınarak sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat oluşmaması ve yasal şartları itibariyle oluşmaması nedeniyle lehe hükümlerin uygulanmamasına karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Sanık hakkında Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafi ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
2.Kastamonu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.05.2015 tarihli ve 2014/84 Esas, 2015/182 Karar sayılı kararında, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen 5237 sayılı Kanun’un 58 … maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, tekerrüre esas alınan mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni suçun işlenmiş olması gerektiği; sanığın adli sicil kayıtlarına göre tekerrüre esas alınan ilamın suç tarihinden sonra kesinleştiği gözetilmeyerek sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi,
3.5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, dışında bir hukuka aykırılık görülmemiştir.
B. Sanık hakkında Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 157 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan dava zamanaşım süresinin öngörüldüğü ve kesen son sebep olan sanığın sorgusunun yapıldığı 08.05.2014 tarihinden temyiz incelemesi tarihine kadar bu sürenin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
V. KARAR
A. Sanık hakkında Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (A) bendinde açıklanan nedenle Kastamonu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.05.2015 tarihli ve 2014/84 Esas, 2015/182 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafi ve katılan vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 … maddesi uyarınca BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasından 5237 sayılı Kanun’un 58 … maddesinin uygulanmasına dair bölümün tamamen çıkartılarak “Sanığın, Kastamonu(Kapatılan)1. Sulh Ceza Mahkemesinin, 2008/522 Esas ve 2009/747 Karar sayılı hapis cezasından çevrilen 3.000 TL hükümlülüğünün tekerrüre esas olduğu anlaşılmakla, TCK’nın 58/6-7. maddeleri uyarınca verilen cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” olarak değiştirilmesi; hüküm fıkrasından aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının uygulanmasına ilişkin paragrafın çıkartılarak yerine “Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 53 üncü maddesinin birinci fıkrasının Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı da gözetilerek uygulanmasına” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün, Tebliğname’ye kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B.Sanık hakkında Dolandırıcılık Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenle Kastamonu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.05.2015 tarihli ve 2014/84 Esas, 2015/182 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 … maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen olağan zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
18.05.2023 tarihinde karar verildi.