YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/8669
KARAR NO : 2023/4203
KARAR TARİHİ : 18.05.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.05.2015 tarihli ve 2014/337 Esas, 2015/160 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 13.11.2019 tarihli, 2015/281627 sayılı ve hükmün bozulması gerektiği görüşünü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği, suça konu çeki … … isimli şahıstan ticaret sebebiyle aldığına, sahte olduğunu bilmediğine, somut zararın bulunmadığına, lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine, ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık …’ın tamamen sahte olarak oluşturulmuş 30.05.2012 keşide tarihli çeki şikâyetçi … adına doldurup hayali bir şahıs olduğu anlaşılan … … isimli şahıs üzerinden kendine ciro ettirmek suretiyle sonraki ciranta …’a vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
2. Katılan … beyanında, hesabına ait gözüken çekin sahte olduğunu, imzanın kendisine ait olmadığını, çekin lehtarını ve cirantalarını tanımadığını ve şikâyetçi olduğunu ifade etmiştir.
3. Sanık savunmasında, suçlamayı kabul etmediğini, suça konu çeki … … isimli şahıstan satmış olduğu deri karşılığında aldığını, almış olduğu çeki de borcuna karşılık …’a verdiğini, … … isimli şahsın İstanbul Beyazıt semtinde … Dericiler İş Merkezinde deri işi ile iştigal ettiğini, soruşturma aşamasında …’den bahsedilmediği için çekle alakasının olmadığını söylediğini ve çeki …’den alırken bacanağı … …’ın da yanında olduğunu ifade etmiştir.
3. 21.10.2011 tarihinde ibraz edilen 38483 seri numaralı 17.500,00 TL bedelli çekin sahte olduğunun tespit edildiğine dair banka yazısı dosyada mevcuttur.
4. Suça konu çekin sahte olduğu, yapılan sahteciliğin ilk nazarda ve kolaylıkla fark edilemeyecek nitelikte olduğundan aldatma niteliğini haiz olduğu ve çekin arka yüzündeki … ciranta yazı ve imzasının sanığın eli ürünü olduğu, çekin ön yüzündeki tanzim yazıları, keşideci imzası, birinci ve beşinci ciranta yazı ve imzalarının sanığın eli mahsulü olmadığına dair düzenlenen ekspertiz raporlarının dosyada içerisinde olduğu anlaşılmıştır.
5. Yargılama sonucunda, mahkemece sanığın yüklenen suçu işlediği kabul edilerek mahkumiyet kararı verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Tebliğname Yönünden
1. Olay ve olgular bölümünde açıklandığı üzere, sanık her ne kadar savunmasında suçlamayı kabul etmeyerek suça konu çeki satmış olduğu mal karşılığında … … isimli şahıstan aldığını beyan etmiş ise de, sanığın çeki … …’den aldığına dair ticari teamüle uygun ilişkisini tevsik edici herhangi bir belge ibraz etmediği gibi, suç tarihi itibarıyla yüksek tutarlı çek karşılığında mal verdiği bir şahsın açık kimlik ve adres bilgilerini bilmemesinin ticari hayatın gerçekleriyle bağdaşmaması karşısında; 5271 sayılı Kanun’un 217 nci maddesi uyarınca duruşmadan ve dosyadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip, atılı suçun sübutu ve nitelemesi yönünden vicdani kanıya ulaşan Mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
B. Sanığın Temyiz İstemi Yönünden
Suça konu çekin 2011 yılı Temmuz ayında sanık tarafından …’a verildiği, en aleyhe kabulle 21.10.2011 tarihinde bankaya ibraz edildiği gözetilmeden, gerekçeli karar başlığında keşide tarihi esas alınarak suç tarihinin “30.05.2012” şeklinde yanlış yazılması hususun mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
1.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
2. 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanması sırasında Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenlerle Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.05.2015 tarihli ve 2014/337 Esas, 2015/160 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
18.05.2023 tarihinde karar verildi.