Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/8256 E. 2023/4382 K. 24.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/8256
KARAR NO : 2023/4382
KARAR TARİHİ : 24.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Bakırköy 23.Asliye Ceza Mahkemesinin 16.06.2015 tarihli ve 2015/104 Esas, 2015/354 Karar sayılı kararı ile resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı … Ceza Kanun’un (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmiştir.
2.Tebliğnamede, suça konu belgelerin adatma niteliği hususunda mahkeme gözlemi yapılmadığından eksik inceleme ile karar verilmiş olduğuna, zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarının bulunmadığına ve 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanması sırasında Anayasa Mahkemesince iptal edilen bölümlerin infaz aşamasında gözetilebileceğine işaret edilerek bozma yönünde görüş bildirilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği;kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, suç tarihinde … Emniyet Müdürlüğünce yapılan genel asayiş uygulamasında, şüphe üzerine aracı durdurulduğunda, yapılan aramada, torpido gözünde bir kısım belgelerin ele geçirildiği, alınan uzmanlık raporunda suça konu suça konu 7 adet nüfus cüzdanı ve 1 adet adına düzenlenmiş psikoteknik değerlendirme belgesinin sahte olduğunun rapor edildiği, bu surette sanığın resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği anlaşılmıştır.
2. Sanık … aşamalarda, suçlamaları -suça konu psikoteknik değerlendirme belgesinin sahteliği haricinde- kabul ettiği, suça konu nüfus cüzdanlarını yapacağı kaçak mazot işi karşılığında para ile temin ettiğini, ancak hiç kullanmadığı şeklinde savunmada bulunduğu anlaşılmıştır.
3. Suça konu belgeler ile ilgili olarak;
a.) Soruşturma aşamasında İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünden alınan 23.01.2015 tarihli uzmanlık raporuna göre; inceleme konusu nüfus cüzdanlarının tamamen sahte olarak hazırlanıp düzenlenmiş oldukları ve aldatma niteliklerinin bulundukları; suça konu sanık adına, Hatay … Psikoteknik Değerlendirme Merkezi tarafından düzenlenmiş 26.12.2013 tarihli psikoteknik değerlendirme belgesinin renkli printer marifetiyle sahte olarak husule getirilmiş olduğu ve aldatma niteliğinin bulundukları,
b.)Kovuşturma aşamasında adli grafoloji ve adli belge inceleme uzmanından alınan 29.02.2015 tarihli bilirkişi raporuna göre; suça konu belgelerin aldatma niteliklerinin bulundukları,
c.)Kovuşturma aşamasında adli tıp kurumundan alınan 08.04.2015 tarihli rapora göre; İnceleme konusu … adına düzenlenmiş 26.12.2013 belge tarihli “PSİKOTEKNİK DEĞERLENDİRME BELGESİ”nin mukayeseye esas orijinali her ne kadar bulunmasada; bu tür belgelerin basım ve güvenlik unsurlarını taşımadığı, söz konusu belgenin bilgisayar ve ekipmanı aracılığı ile tümden sahte olarak oluşturulmuş olduğu ve inceleme konusu belgede yapılan sahteciliğin iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığı hususunun, olayın oluş biçimi ve gelişimi, ibraz ve kabul koşulları, ilgili mevzuat, belgenin mevcut durumu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek mahkemece yorumlanmasının uygun olacağının rapor edildiği tespit edilmiştir.
4. Mahkemece sübut bulan eyleminden dolayı sanığın zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine hükmedilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Tebliğname Yönünden
İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünden alınan 23.01.2015 tarihli uzmanlık raporunun soruşturma evresinde alındığı, rapor içeriğine göre suça konu belgelerin aldatma niteliklerinin bulunmuş olduğunun iddianamede belirtilmiş olduğu ve sanığın 12.03.2015 tarihli sorgusunda iddianamenin ve alınan bilirkişi raporlarının sanığa okunduğu, herhangi bir itirazının bulunmadığı anlaşılmakla, 5271 sayılı Kanun’un 217 nci maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendiren mahkemenin takdir ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki eksik incelemeden bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden
1. 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
2. Kolluk tutanakları, uzmanlık ve bilirkişi raporları, sanığın ikrarı karşısında, sanığın üzerine atılı suçun sübuta erdiği anlaşılmakla, sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipleri ile yaptırımların düzeltilen husus dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir, ancak;

a) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.06.2010 tarihli ve 2010/11-98, 143 sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen, “değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi” ifadesi nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, bir kişiye karşı aynı suçların mutlaka değişik zamanlarda işlenmesi gerekli olup, somut olayda, belgelerin aynı anda ele geçirilmesi ve farklı tarihlerde düzenlendiklerine dair bir delilin de bulunmaması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, suçun zincirleme şekilde işlendiğinin kabulü ile fazla ceza tayini, hukuka aykırı bulunmuş, sanık hakkında uygulanan zincirleme suç hükümlerinin hüküm fıkrasından çıkartılması halinde sonuç cezanın 2 yılın altına düşecek olmaması nedeniyle, bu husus Yargıtay tarafından düzeltilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Bakırköy 23.Asliye Ceza Mahkemesinin 16.06.2015 tarihli ve 2015/104 Esas, 2015/354 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 … maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasından 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin uygulanmasına ilişkin kısım tamamen çıkartılmak ve 62 nci maddesinin uygulandığı paragraftaki “3 sene 1 ay 15 gün” ibaresi çıkartılarak yerine “2 yıl 6 ay” ibaresi yazılması suretiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

24.05.2023 tarihinde karar verildi.