Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/8153 E. 2023/3531 K. 03.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/8153
KARAR NO : 2023/3531
KARAR TARİHİ : 03.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Antalya 24. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.05.2015 ve 2014/1746 Esas, 2015/898 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 51 inci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan vekilinin temyiz isteği sanık hakkında alt sınırdan ceza tayin edilmesi ve takdiri indirim nedeni uygulanmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
B. Sanık müdafinin temyiz isteği sanığın suç işleme kastının bulunmadığına, mahkumiyet kararının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın, yetkilisi olduğu şirketin alacaklı, katılan …’ün ise borçlu olduğu suça konu 52.300 TL ve 51.300 TL bedelli sahte senetleri, Vakıflar Bankası Aspendos Bulvarı Şubesine önceden doğmuş kredi borcuna karşılık verdiği iddia ve kabul olunmuştur.
2. Sanık savunmasında suça konu 52.300 TL ve 51.300 TL bedelli iki adet senedi katılana satmış olduğu daireler karşılığında aldığını, senetlerin bedeli ödendikten sonra tapu devrini yapacaklarını beyan ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmemiştir.
3. Katılan … ifadesinde sanık ile ticari ilişkisinin bulunduğunu ancak suça konu senetlerdeki borçlu imzasının kendisine ait olmadığını belirtmiştir.
4. Antalya Polis Kriminal Laboratuvarı Müdürlüğünün 31.10.2014 tarihli raporunda suça konu senetlerdeki borçlu imzalarının katılan …’ün el ürünü olmadığı, bu imzanın sanık …’ın elinden çıktığını gösterir nitelikte kaligrafik uygunluk tespit edilemediği ve senetler üzerindeki yazıların katılan ve sanığın el ürünü olmadığı belirtilmiştir.
5. Mahkemece sanığın resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği kabul edilerek temyize konu mahkumiyet hükmü kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
1. Belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu göz önüne alınarak, suça konu senet asıllarının duruşmaya getirtilip incelenmesi, yasal unsurları taşıyıp taşımadığı ve aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve denetime olanak sağlayacak şekilde belge asıllarının dosya içinde bulundurulması gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle hüküm kurulması,

2. Sanığın suça konu senetleri satmış olduğu daireler karşılığında katılandan aldığı yönündeki savunması ve daire alım satımına ilişkin olarak 03.03.2012 ve 23.04.2012 tarihli iki adet “daire satım sözleşmesi” başlıklı belge ibraz etmesi karşısında maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; katılana 03.03.2012 ve 23.04.2012 tarihli daire satış sözleşmesi gösterilerek ve sanığın savunması okunarak diyeceklerinin sorulması, taraflar arasında daire satış sözleşmelerinin gerçek olup olmadığının araştırılması, sözleşmelerin gerçek olması durumunda sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 211 inci maddesinde öngörülen “bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla resmi belgede sahtecilik” suçunu oluşturup oluşturmadığının da tartışılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3. 5271 sayılı Kanun’un 5728 sayılı Kanun ile değişik 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca mahkemece hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir. İncelenen dosyaya göre, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin sekizinci fıkrasına 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 72 nci maddesi ile eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” şeklindeki hükmün ancak yürürlük tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından uygulanabileceği gözetilerek, sanığın adli sicil kaydındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin altıncı fıkrasının (a) bendi kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine engel teşkil etmediği dikkate alınarak objektif ve subjektif şartlar değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken ve “…suç işleme hususundaki eğilimine göre cezanın ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaat edinildiğinden…” bahisle cezası ertelenen sanık hakkında “yasal koşulları oluşmadığı” şeklindeki yetersiz gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Antalya 24. Asliye Ceza Mahkemesinin, 21.05.2015 ve 2014/1746 Esas, 2015/898 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekili ile sanık müdafinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

03.05.2023 tarihinde karar verildi.