Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/8103 E. 2023/3710 K. 09.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/8103
KARAR NO : 2023/3710
KARAR TARİHİ : 09.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 … maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 … maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.05.2015 tarihli ve 2014/165 Esas, 2015/225 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı … Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; sanığın, katılana yaptığı ödeme karşılığında suça konu senedin teminat olarak verildiğine ve asıl dolandırılanın müvekkili olduğuna, suça konu senede ilişkin olarak katılanın eşi tarafından banka hesabına ödeme yapılmış olması, senede ilişkin icra takibi ve protestoya karşın itirazda bulunulmaması nedeniyle katılanın alacak ilişkisini kabul etmiş olması dikkate alınarak hatalı olan kararın temyize incelenerek bozulmasına, ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Katılanın, sanıktan aldığı 4.000,00 TL borç karşılığında bono düzenlendiği, ancak sanığın katılan tarafından düzenlenmeyen suça konu 50.000,00 TL bedelli bonoyu icra takibine konu etmek suretiyle üzerine atılı suçu işlediği iddia ve kabul edilmiştir.
2. Sanık aşamalardaki savunmalarında; katılanın bir arıtma firmasının yetkili temsilcisi olduğunu ve aralarında ticari ilişki bulunduğunu, ilk olarak peşin ödeme yaparak üç adet arıtma cihazı aldığını, daha sonra 55 adet arıtma cihazı bedeli olan 50.000,00 TL’yi katılana peşin olarak elden ödediğini, karşılığında ürünler teslim edilinceye kadar suça konu 50.000,00 TL bedelli bonoyu teminat olarak aldığını, sipariş edilen ürünler teslim edilmeyince bonoyu icraya koyduğunu, senedin bizzat huzurunda imzalanarak verildiğini, beyan ederek üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiştir.
3. Katılanın aşamalardaki beyanları, sanıktan daha önce borç aldığına ve karşılığında sanığa miktar yazmadan senet doldurarak verdiğine, ancak suça konu bononun kendisinin verdiği senet olmadığına, sanığın yeniden bono düzenleyerek kendisini icraya verdiğine yöneliktir.
4. Soruşturma aşamasında alınan grafoloji uzmanı bilirkişi raporu ile, suça konu bonodaki imzaların katılanın eli ürünü olmadığı ve sanığın mukayese imzaları ile bonodaki imzalar arasında, aynı elden çıktığını gösterir nitelikte grafolojik ilişki tespit edilemediği, yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
5. Dosya kapsamında taraflar arasındaki ticari ilişkiye yönelik herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmadığı görülmüştür.
6. Mahkeme tarafından suça konu bononun konu edildiği icra takip dosyasının getirtilerek incelendiği ve örneğinin dosya arasına alındığı belirlenmiştir.
7. Suça konu senedin müsaderesine karar verilerek dosyada delil olarak saklanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık görülmemiştir.
2. Gerekçeli karar başlığında 01.01.2013 olarak yanlış yazılan suç tarihinin, suça konu bononun sanık tarafından icra takibine konu edilmek suretiyle son olarak kullanıldığı 21.10.2013 olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
3. 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
4. Sanık hakkında kurulan hükümde, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen suça konu bono aslının dosyada delil olarak saklanması yerine 5237 sayılı Kanun’un 54 üncü maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde (4) numaralı bentte açıklanan nedenle İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 28.05.2015 tarihli ve 2014/165 Esas, 2015/225 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 … maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasının dokuzuncu bendinde yer alan “suç konusu sahte senedin emanete alınarak TCK’nın 54. maddesi gereğince müsaderesi ile dosyada delil olarak saklanmasına” ibaresinin çıkarılarak yerine “suça konu sahte senedin emanete alınarak dosyada delil olarak saklanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.05.2023 tarihinde karar verildi.