Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/7919 E. 2023/3280 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/7919
KARAR NO : 2023/3280
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Demre Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.05.2015 tarihli ve 2014/374 Esas, 2015/192 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyizi, çekleri katılana ondan aldığı faizli borç karşılığında verdiğine, daha sonra borcunu ödeyerek çekleri … … isimli kişiden geri aldığına, çeklerin arkasındaki yazı ve imzaların … …’ya ait olabileceğine, ekspertiz raporunu kesinlikle kabul etmediğine, kendisinin suçsuz olduğuna ve bu nedenle kurulan hükmün bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Katılanın Demre Asliye Ceza Mahkemesinde tefecilik suçundan yargılanırken, bu dosyada bulunan iki adet çekin arkasındaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığına, sanığa ait olabileceğine ilişkin şikâyeti üzerine yapılan soruşturma sonucunda sanık hakkında üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açılmıştır.
2. Katılan, çeklerin arkasındaki imza ve yazıların kendisine ait olmadığını beyan etmiş, dosya arasında bulunan Kriminal rapora göre de, çeklerin arkasındaki birinci ciranta yazı ve imzalarının katılanın elinden çıktığını gösterir nitelik ve yeterlilikte kaligrafik ve grafolojik bulgu olmadığı belirtilmiştir.
3. Sanık aşamalardaki savunmalarında, çeklerin aldığı faizli borç para karşılığında kendisi tarafından katılana verildiğini, ancak arkasındaki imza ve yazıların kesinlikle kendisine ait olmadığını, çek bedellerini ödeyerek … … isimli kişinden çekleri teslim aldığını ve bankaya iade ettiğini, katılan ile … …’nın birlikte çalıştıklarını, imza ve yazıların … …’ya ait olabileceğini, ekspertiz raporunu kesinlikle kabul etmediğini beyan etmiştir.
4. Yine dosya arasında bulunan Kriminal rapora göre; çeklerin arka yüzünde bulunan birinci ciranta yazı ve imzaların sanığın elinden çıktığının kuvvetle mümkün ve muhtemel olduğu kanaatini bildirir rapor düzenlenmiştir.
5. Mahkemece sanık ve katılan beyanları, Kriminal raporlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçu işlediği kabulü ile hakkında temyize konu mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.

IV. GEREKÇE
1. Sanığın savunmasında ısrarlı bir şekilde çekleri … … isimli kişiden geri aldığını savunması ve dosya arasında bulunan raporun da sanığın huzurda alınan mukayese imzaları ile düzenlenmiş ve onun elinden çıktığının kuvvetle mümkün ve muhtemel olduğuna dair rapor düzenlendiğinin anlaşılmış olması karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından; … … isimli kişinin kimlik bilgilerinin tespit edilmesi ile 5271 sayılı Kanun 48 inci maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık olarak beyanına başvurulması, tanık ile sanığın suç tarihinden önceki resmi kurumlardan temin edilecek yazı ve imza örneklerinin getirtilip, huzurda alınan yazı ve imza örnekleri ile birlikte gönderilerek uzman bir kurum ve kuruluştan yeniden rapor alınması ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2. Kabule göre ise;
a. sanık tarafından çeklerin aldığı faizli borç para karşılığı katılana verildiğinin ifade edilmesi ve 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesine göre “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olup; aynı anda gerçekleşen fiillerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı dikkate alındığında, çeklerin aynı anda mı yoksa farklı zamanlarda mı katılana verildiğinin tespit edilmesinden sonra zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekliliği,
b. 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin uygulanması sırasında madde numarasının gösterilmemesi ile 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasına muhalefet edilmesi,
c. Suça konu belgelerin akıbeti ile ilgili olarak herhangi bir karar verilmemesi,
d. 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması nedenleriyle sanık hakkında kurulan hükümde hukuka aykırılık bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Demre Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.05.2015 tarihli ve 2014/374 Esas, 2015/192 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.04.2023 tarihinde karar verildi.