Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/5709 E. 2022/14135 K. 06.07.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/5709
KARAR NO : 2022/14135
KARAR TARİHİ : 06.07.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

5271 sayılı CMK’nin 231/8-son cümlesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 12.03.2009 tarihinden, denetim süresi içinde ikinci suçun işlendiği 13.03.2013 tarihine kadar dava zamanaşımının durduğu gözetilerek yapılan incelemede;
1) Denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle ihbar üzerine yapılan yargılamada duruşmaya gelmeyen sanık hakkındaki hüküm açıklanmış ise de; denetim süresi içinde suç işlediğine ilişkin ihbar yazısının örneği de eklenip, “dosyanın yeniden ele alındığı ve duruşmaya gelmediği takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanacağı” uyarısı da yazılarak, sanığa duruşma tarihi ve saatiyle birlikte usulüne uygun olarak tebligat yapılması, sanık geldiğinde diyeceklerinin sorulması, daha sonra hükmün açıklanıp açıklanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, ihbar üzerine yapılan yargılamada, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanacağı uyarısını içermeyen, sadece duruşma tarihi ve saatine ilişkin davetiye tebliğ edilerek sanığın yokluğunda hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2) Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.11.2014 tarihli, 2013/830 esas ve 2014/502 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; CMK’nin 231/11 maddesine göre hükmün açıklanmasına dair kararda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3, CMK’nin 34 ve 230. maddeleri uyarınca gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiğinden; somut olayda sanığın sabit kabul edilen fiilinin ne olduğu belirtilip buna dayanak olan deliller gösterilip tartışılmadan gerekçesiz hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321.maddesi uyarınca sair yönleri incelenmeyen hükmün BOZULMASINA, 2 numaralı bozma sebebi yönünden Başkan Vekili …’nın karşı oyu ile oy çokluğu ile diğer yönlerden oy birliği ile 06.07.2022 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

Dairemizin 06/07/2022 tarih, 2019/5709 Esas, 2022/14135 Karar sayılı (2) nolu bozma düşüncesine aşağıdaki sebeplerden katılmıyorum.
Tartışmanın konusunu, denetim süresi içinde kasıtlı suç işleyen sanık hakkında, açıklanması geri bırakılan hükmü açıklayan mahkemenin, CMK’nin 34 ve 230. maddeleri gereğince yeniden gerekçeli hüküm kurmasının gerekli olup olmadığı oluşturmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenleme, Ceza Muhakemesi sistemi ile bağdaşmamakta ve uygulamada sayılamayacak kadar sorun ve tartışma yaratmaktadır. Ancak sorunu mevcut yasal düzenlemeye göre çözüme ulaştırmak gerekmektedir.
CMK’nin 231. maddesinin 11. fıkrasının birinci cümlesinde, sanığın, “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar.” denmiştir.
Bu açık hüküm gereğince, mahkeme, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işleyen sanık hakkındaki açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar vermekle yetinecektir. Yani hükmü açıklayan mahkeme açıklama koşullarının oluştuğuna dair gerekçeleri göstermekle yükümlüdür.
Aynı fıkranın ikinci cümlesinde ise, mahkemenin, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabileceği öngörülmüştür. Yeniden hüküm kurulması ancak bu durumda mümkündür.
Sanığın kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle hüküm açıklandığında; açıklama kararının gerekçesi, sadece açıklama koşullarının gerçekleştiğine, bu nedenle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklandığına ve hükme karşı başvurulacak yasa yoluna ve şekline ilişkin olmalıdır. Mahkûmiyet kararının gerekçesi ise açıklanan hükümdeki gerekçedir. Bu durumda bir hüküm bir de bunun açıklanmasına ilişkin karar bulunmaktadır. Açıklama kararı bir anlamda açıklanması geri bırakılan hükmün tefhimi niteliğindedir. Açıklama kararının tefhimi veya tebliği üzerine yasa yoluna başvurma süresi işlemeye başlayacaktır. Hüküm kesinleştiğinde, açıklanan hükmün altına, hükmün açıklandığı kararla ilgili bilgiler ve kesinleşme şerhi yazılacak, bu şekilde açıklanan hüküm infaza verilecektir.
Sayın çoğunluk görüşüne göre, hüküm açıklanırken yeni baştan hüküm kurulması ve hükümlerde bulunması gereken gerekçenin gösterilmesi gerektiği öngörülmektedir. Bu durumda, daha önce açıklanması geri bırakılan ve kasıtlı suç işlenmesi nedeniyle açıklanan hükmün ortadan kalktığı kabul edilmektedir.
Oysa daha önce açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kalktığı kabul edilemez, çünkü bir hüküm ancak açık bir yasa hükmü veya yasa yoluna başvurulması sonucu bozulması ya da kesinleştikten sonra yargılamanın yenilenmesi üzerine CMK’nin 323. maddesi uyarınca iptali ile ortadan kalkar. Hükmün açıklanması halinde, bu durumlardan hiçbiri bulunmadığına göre, aynı konuda yeni bir hüküm kurulması ile açıklanan hüküm ortadan kalkmış olamaz. Yeniden hüküm kurulması gerektiği kabul edildiği takdirde, aynı konuda iki hüküm bulunacaktır. Bunu kabul etmek mümkün değildir.
Belirttiğim sebeplerle; açıklanan hükmün esasının incelenmesi gerekirken, yeniden hüküm kurulması ve bu hükmün CMK’nin 34 ve 230. maddelerinde öngörülen gerekçeyi içermesi gerektiğine, açıklanan hükme atıf yapılmasının yeterli olmadığına ilişkin CMK’nin 231. maddesinin 11. fıkrasına açıkça aykırı olan (2) nolu bozma görüşüne katılmıyorum. 06.07.2022