Yargıtay Kararı 11. Ceza Dairesi 2019/246 E. 2022/904 K. 20.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2019/246
KARAR NO : 2022/904
KARAR TARİHİ : 20.01.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, başkasının kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

I) Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde:
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
Adli emanetin 2014/7 sırasında kayıtlı suça konu sürücü belgesinin dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi gerekirken, 5237 sayılı TCK’nın 54/1. maddesi gereğince müsaderesine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’in 321. maddesi uyarınca hükmüm BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından “Adli Emanet’in 2014/7 sırasına kayıtlı 1 adet sahte sürücü belgesinin TCK.nın 54/1 maddesi gereğince MÜSADERESİNE” cümlesinin çıkartılarak yerine “Adli emanetin 2014/7 sırasında kayıtlı suça konu sürücü belgesinin dosyada delil olarak saklanmasına” cümlesinin yazılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II) Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde:
5237 sayılı TCK’nin 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, bir resmi belge düzenlenmemiş olması halinde ise 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati oluşur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; daha önce işlediği iddia olunan suçlar nedeniyle hakkında yakalama kararı bulunan sanığın kimlik soran polis memurlarına kendisini … olarak tanıtıp sahte sürücü belgesini ibraz ettiği, … adına düzenlenmiş bir tutanak bulunmadığı, yüklenen fiilin bu haliyle 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesine uyduğu ve “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” veya “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma” suçlarının unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyet hükmü kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın fiiline uyan 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, fiilin gerçekleştiği 04.12.2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK’nin 322 ve Kabahatler Kanunu’nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 20.01.2022 tarihinde 1 nolu düzeltilerek onama düşüncesi yönünden sanığın savunma hakkının kısıtlandığına dair Başkan Vekili …’ın karşı oyu ile oy çokluğu ile diğer yönlerden ise oy birliğiyle karar verildi.

KARŞI OY

Dairemizin 20/01/2022 tarih, 2019/246 Esas, 2022/904 Karar sayılı çoğunluğun (1) nolu düzeltilerek onama düşüncesine aşağıdaki belirttiğim ek gerekçe ile katılmıyorum.
Sayın çoğunlukla ortaya çıkan uyuşmazlık duruşmalardan bağışık tutulmak talebinde bulunan ancak hükmün verildiği oturumda aynı yargı çevresi içinde bir başka suçtan hükümlü olarak bulunan sanığın karar duruşmasında hazır edilmemesinin savunma hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı noktasındadır.
Yerel mahkemece sanığın yokluğunda hüküm verildiği oturumda yargı çevresi içinde bir başka suçtan hükümlü olduğu anlaşılmaktadır.
Savunması alındığı sırada başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunan sanıkların bağışık tutulma hakkından söz edilemez. Çünkü, bağışıklık, kovuşturma evresinde hür olan sanıklara talimat mahkemesinde veya asıl mahkemesinde savunma yapma konusunda verilen bir haktır. Dolayısıyla başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunması sebebiyle bu konuda seçim veya tercihte bulunma imkanı bulunmayan sanığın “bağışık tutulma” beyanının hukuki sonuç doğurduğundan söz edilemez.
Buna göre bir başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunan sanığın karar duruşmasına getirilmemesi son savunma ve son söz hakkının kısıtlanması sonucunu doğurmuştur.
Bu sebeplerle anılan mahkeme kararının öncelikle CMK’nin 196/1. maddesi kapsamında savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesi ile bozulması gerektiği düşüncesindeyim.20.01.2022